Lan bölüm atalı 14 gün olmuş. Dövebilirsiniz...
*
Tony ve Steve, kutlama için dostlarını ve iş yerinden arkadaşlarını çağırmışlardı. Evlilik tazeleme kutlamasıydı. Tabiki bunu Tony istemişti, Steve ile yaşlı bir şekilde evde oturup çay içerken kurabiye yiyemezdi.
Tony, herkese espri yapıp ortamı coştururken Steve belini tutup koltukta oturuyordu. Tony çok acımasızdı... Hem de çok. Bunun için düğüne 2 saat geç kaldılar.
Peter ise zorla odasında çıkarılıp iğrenç bir smokin giymek zorunda kalmıştı. Harley halinden memnundu. Sonuçta herkes onu seviyordu.
Peter, uzun masaya gidip vişne suyu aldı. Partide yiyip, içmek dışında bir şey yapmak istemiyordu. Ailesi zübbe arkadaşları ile eğlenirken kendisi ise bu saçmalıklara katlanmak zorundaydı.
"Lanet olası sınıf farkı,"
Şu an belki de en yakın arkadaşı ile konuşabilirdi! Fakat, ailesi kendi ailesinin yanına yakışmayacak kadar zengin değillerdi.
"Hey, köstebek Peter da buradaymış!"
Harley, yanında ki arkadaşları ile geldi. Harley'in yakın arkadaşı Jeremy gülerek dalga geçti. Peter, yanından uzaklaşacaktı ki Harley onu sıkıp geri yerine itti.
"Yerine geçsene küçük kardeşim. Sadece eğleniyoruz."
Peter, kırgın gözlerle ona baktı. Kardeşi Harley, hep böyle biriydi. Hep kırıcıydı. Kendisini hiçbir zaman sevmedi.
"Ben, senin ikiz kardeşinim, Harley."
"Ve en büyük nefretim bu."
Gözleri genişledi Peter'ın. Harley'in yanında ki çocuklar güldüler. Kaşlarını çattı, Peter.
"Benden daha zeki ve daha akıllı olmadığın için beni kıskanıyorsun!"
Harley, yumruklarını sıktı.
"Benim, notlarım daha yüksek. Ben, evde daha usluyum. Tony babam, beni daha çok seviyor!"
Harley, yüzüne yumruk atınca sustu. Geriye kalan tek şey acıydı. Etraf kararıp bazı bulanık ışıklara dönüyordu. Etrafta tezahüratlar sarmalalıyken ağzından kan gelince sessizlik oldu.
"Lanet olsun, Harley! Çekil şuradan, ölecek!"
Bu en büyük zorbası Jeremy. O bile korktu mu? Neden, kendi ikiz kardeşi ona acımıyor?
"Peter! Harley!"
Bu Steve, babası. Birkaç dakika sonra iki güçlü kol kendisini kucağına aldı. Vanilya kokusuyla tanıdı, Steve babası. Şu an göremiyordu, sanırım Harley gözlerine vurdu. Bilinci yavaş yavaş kapandı.
×
Steve, odaya tepsiyi almak için geldi. Biliyordu, tembel oğlu getirmeyip uyuyacaktı. Oğluna bakarken alnında ki yara izine dokundu. O gün anılar tekrardan aklına geldi.
Peter'ın yüzü kan içindeydi, kaburgalarında zedelenme, kırık vardı. Ayrıca kolu, bacağı ve burnunda da kırık vardı. Kendisine gelmesi epeyce uzun sürmüştü. 14 yaşında bir çocuk için dayanılmaz şeylerdi.
Steve, en çok kıran Tonydi. Tony, Peter'ın ettiği ona hakareti duyunca hak ettiğini düşünmüştü. Fakat, Peter'ın halini görünce yumuşamıştı. En nefret ettiği, kendisi de aynı fikirdeydi.
Steve, göz yaşlarına boğuldu. Hıçkırarak ağlamak istiyordu. Şu an ne kadar iyi babalar olsalar da eskiden ikisi de iğrenç birer babalardı.
Steve, tepsiyi bırakıp çıktı odadan. Kendi odasına gelene kadar kafasına vurdu ve aynı şeyi tekrarladı; "Aptalsın sen! Aptalsın!"
Odaya gelince Tony yatakta uzanıyordu. Sarışınını bekliyordu. Steve böyle görünce endişeyle doğruldu Tony. Yanına gidip sarıldı mavi gözlüye.
"Ne oldu, Stevie? Ne oldu?"
Steve, dayanamayarak hıçkırdı. Eski iğrenç günlerden nefret etti.
"Hepsi bizim suçumuz, Tony. Peter kurtaramadık. O yoğum bakıma girdiği günde..."
Devamını getiremeden hıçkırdı. Tony, aklına gelenlerle sustu. Kalbine öyle bir sancı girdi ki. O iz, Peter'ın travmasıydı. Neredeyse ölecekti. O günden nefret ettiler.
Esmer adamın da gözlerinden yaşlar geldi. Kendisinden nefret etti. Sarışın adama sarıldı ve sessiz kaldı. Birbirlerinden teselli bulmaktan başka çareleri yoktu.
Fakat, Peter? Evet, travması. Ama harika biri ile tanışması;
Peter, kendine gelmişti. 2 gün sonra taburcu olacaktı. Ailesine gitmişlerdi. Harley, evde kriz geçirdi. Peter, gitmelerini istedi. Fakat, sadece birisi gidebilirdi. Diğeri kalmalıydı.
Yatağına gömüldü ve ağlamaya başladı. Onca acıdan ağladı. Sadece fiziksel acı değil, psikolojik acıdan da. Nefret etti kendisinden. Acaba ailesine bir yük müydü? Sonuçta güneş Harley'di. Kendisini ufak bir uydu mu?
"Ağlamak bir çözüm değildir."
Duyduğu ses ile istemeyerek yorganı kafasından çekti. Kendisinden epeyce büyük bir çocuktu. 18 yaşındaydı sanırım. Yakışıklıydı, tek kusuru yanağında ki sivilce ve büyük alnıydı.
"Canın mı yanıyor? Öyle zamanlar da gözümü kaparım ve sayarım. Yada uyurum. Yada küfür ederim sanırım."
Peter, cevap vermeyince elinde ki poşetin içine elini soktu ve büyük bir çikolata çıkardı.
"Kendime almıştım ama sanırım senin daha çok ihtiyacın var."
Çikolatayı uzattı. Birkaç saniye sonra aldı Peter. Çocuk, yüzünde gözlerini gezdirdi.
"Vay be. Hangi piç seni bu hale getirdi?"
"Kardeşim,"
"Şerefsiz, pust. Şu seksi hemşireyi dinledim. Kaburgaların falan kırılmış heralde?"
O gün baya konuştular o ve Peter. Adını asla öğrenemedi. Ama biliyordu, onun yıllar sonra tanıyacağı Wade Wilson.
Wade lanet olası Wilson.
Tek ve son aşkı. Hep seveceği adam. Hayallerinin, evleneceği adam. En mutlu gününde yanında duracağı başrol adam. Dizilerde ki o yakışıklı ve sevdiği adam. Tek ve en çok sevdiği adam. Hayatının tek anlamı olacak adam.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baş Belası Wade
FanfictionWade, 20 yaşında bir üniversite öğrencisi. Peter ise 17 yaşında bir lise öğrencisi. Wade, Peter'a deliler gibi aşık ama Peter, çok nazlı. Kaderlerinde ne var?