1.BÖLÜM

3 1 0
                                    

Kafamda dönüp duran hiçbir sorunun cevabı bende değildi. Kaç dakika, kaç saattir burada hareket etmeden duruyordum? Beni fark etmişler miydi? Fark etmiş olsalar biraz önce adama yaptıklarını bana da yapmayı deneyeceklerine emindim. Ne kadar başarılı olurlar tartışılırdı. Dört kişilerdi. Hepsi yapılı ve uzun olmalarının yanı sıra üstlerinde simsiyah kıyafetler de vardı. Başta basit birer sokak serserisi gibi görünseler de vücut özellikleri ve kıyafetleri onları farklı kılıyordu. Tabi uğraştıkları kişinin basit bir kişi olmaması da bir etkendi.

Yüzlerinde gözlerinden yukarısını açıkta bırakacak birer bez parçası vardı. Onları birbirinden ayıran tek özellikleri gözleri ve sıfıra vurulmuş saçlarının renkleriydi. Bu ıssız çıkmaz sokakta sıkıştırdıkları kişi iş adamı görünümlü bir teröristten fazlası değildi.

Görevden alınmadan önce yani bir PÖH üyesiyken, peşinde olduğumuz bu teröristin çok şey bildiğini düşüyorduk. Saklandıkları kamp yerleri, planlanan suikastlar gibi bilgilerin yanında elebaşlarını da bulabilirdik.

Teröristi daha önce karakola teslim ederken aldığım uyarıyı düşünürsek peşinde olmam aptallıktan başka bir şey değildi. Ancak benim hayatım buydu, onların peşinde koşmak ve yok etmek. Alınan tüm önlemlere rağmen cezaevine sevki sırasında kaçmıştı çünkü çok şey biliyordu. Onu öylece bırakacaklarını düşünmemiştim elbette ama söz hakkım yoktu. Çünkü şu an eski bir özel harekât üyesi olmam gözlerinde beni haklı kılmıyordu.

Bu çetenin başta adamı öldürmek için gelen teröristler olduklarını düşünmüştüm, yakalanırsa bize vereceği bilgilerden korktukları için, ancak uzun bir kovalamacadan sonra köşeye sıkıştırmış ve aradıkları adam olduğunu teyit etmişlerdi. Bunu aralarında geçen konuşmalardan anlamıştım. Sonra o şerefsizi bayıltmışlardı.

Benim yerime tüm bunları yapmalarına izin vermiştim çünkü işime gelmişti. Hem karakola teslim ederken kargaşaya ‘tesadüfen’ denk geldiğimi söyleyebilirdim. Şimdi tek yapmam gereken doğru zamanı beklemek ve kaba tabirle paketi almaktı.

Üçü adamın başında beklerken biri yavaşça bana doğru yöneldi. Eğer bu tarafa dönerse sessizce işini halledebilirdim. Diğer tarafa dönerse o zaman başka bir plana ihtiyacım vardı. Biraz geriye gittim ve artık onları izlemeyi bıraktım. Şimdilik. Biraz arkamda bulunan binanın bahçe duvarını aştım ve arkasına saklandım. Eğer bana doğru gelmezse yine de gizlenmiş olacaktım. Bu tarafa dönerse de arkadan saldırarak avantaj kazanacaktım.

Ve şanlı olmalıyım ki kısa sürede sarışın olan benim olduğum tarafa döndü. Gece olduğundan etrafta kimse yoktu ve sarışında da bunun rahatlığı vardı. Islık çalarak yürümesini buna bağlamıştım. Yürüdü yürüdü ve tam önüme geldiğinde sırtın atladım. Boynundan geçirdiğim kolumla kafasını sıkıştırdım.

Kısa sürede beni engellemek için kolumu tutup çekmeye çalıştı ama bırakmadım. Nasıl olduğunu anlamadığım bir hızla beni tutup önüne aldı ve yere fırlattı. Hızla toparlandım. Ona diğerlerini çağıracak fırsatı vermemeliydim.

Karnına bir tekme geçirdim ancak kısa bir sarsıntıdan sonra sol elmacık kemiğime yumruk yedim. Sinirleniyordum. Karşılık olarak çenesinin altına geçirdiğim yumruk onu geriye düşürdü. Kısık bir inleme sesi sokakta yankılandı. Diğerlerinin duymamış olmasını umdum. Kalkmasına fırsat vermeden üstüne atladım ve bacağındaki kılıftan silahını çıkarıp ona doğrulttum.
Yeşil gözleri benimkilerle çakıştı ve onu vurmamı bekledi belki de. Ancak ben ona bir fısıltıyla karşılık verdim.

“İlerle!”

Hafif arkaya bakmasıyla arkadaşlarını düşündüğünü anladım.

“Dediğimi yapmazsan önce sen sonra da arkadaşların ölmek zorunda kalır.”

MÜNZEVİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin