♦️ 17. ŞU DAĞLAR KÖMÜRDENDİR

482 15 1
                                    

Fenerbahçe'nin soyunma odasında oturmuş dümdüz önüme bakıyordum. Abim herşeyi anlattığından beri ağlamadığım tek dakika yoktu. Hiçbirşeyin gerçek olmamasını diliyordum sürekli. Kalbime onlarca iğne batıyordu.

Ayak seslerini duyunca kafamı kaldırarak kapıya baktım. İlk önce içeri gülüşerek giren irfancan ve mert hakan'ı gördüm. Onlar da beni fark edince gülümsemeleri soldu. İrfan elindeki suyu kenarı attı.

"Birce ?" dedi Mert Hakan.

"Birce mi ?" diye onların arasından sıvışmaya çalıştı İsmail.

"Nerde televizyonda mı ?" diye bir ses duydum ama kimin olduğunu algılayamadım.

"Oturun." sesim çok soğuk çıkmıştı. Bakışlarımı onlardan çekip diğer tarafa döndüm.

Görmesem bile adım seslerinden karşıma oturduklarını hissediyordum.

"Gördünüz mü ?" dedim bu sefer de.

"Biz.. Dušan videoyu açtı.. Ama hiçbirimiz izlemedik emin ol. Herkes dışarı çıktı, görmediler yani." dedi Mert Hakan. Gözlerimden yaşlar akıyordu.

"Benim hakkımda ne söyledi size ?"

Hiçbirinden çıt çıkmadı. Kafamı hızla onlara çevirdim.

"Cevap verin !" dedim sesimi yükselterek.

"Bana.. senin güzel bir kız olduğundan ve... şeyden.. vücudunun güzel olduğundan bahsetti." diye başını öne eğdi İsmail.

Gözlerimi sıkı sıkı kapattım.

"Bir gün gece beni aradı.. 'Çağların kız kardeşi Birce ile yattım.' deyip kahkaha atmıştı." dedi bu sefer adını bilmediğim çocuk.

Kafamı diğer tarafa çevirdim tekrardan.

" 'Onunla fiziği için birlikteyim,yoksa ben niye seveyim onu.' demişti bana da." dedi İrfancan.

Nefes alamıyordum sanki. Aldığım her nefes haramdı bana. Derin derin nefesler aldım.

"Nerde o ?" dedim ayağa kalkarken.

"Gelir birazd-" İrfanın sözünü kesen şey bir anda içeri giren Dušan'dı. Onu görünce gözlerim hafifçe büyüdü. Onun beni burada asla beklemediğini belli eden ifadesi ile duruyordu ilerimde.

(Bundan sonrası ingilizce konuşuluyor. Ama duygular yine aynen veriliyor.)

"Sen.. sen nasıl bir insansın ya ?" dedim ona biraz daha yaklaşırken.

"Ben sana güvendim ! Babamdan, abimden, annemden görmediğim sevgiyi senden gördüm diye sevindim ben !" deyip yüzüne güçlü bir tokat attım.

Odadakiler şaşırmış olmalıydı ki garip sesler çıktı odadan. Onun başı sağa doğru eğilmişti ama başını yerden kaldırmadı.

"Sen nasıl yaptın böyle bir iğrençliği ! Sen nasıl bir insansın ! Sana insan demeye dilim varmıyor !" dedim ellerimle göğsüne vururken. Güçlü vuruyordum galiba çünkü her vurduğumda geri gidiyordu.

"Ben ilk defa birine aşık olduğumu hissettim. İlk defa heyecandan midemin bulandığını hissettim." deyip sonrasında diğer yanağına tokat atınca irfan arkama geçti.

"Birce çok haklısın biliyorum. Ama sakinleş bak fark etmiyorsun ama ellerin çok titriyor." dedi sakince. Onu takmadım.

"Sen insanlığın yüz karasısın beni anladın mı ! Sen Fenerbahçe'nin yüz karasısın adi,şerefsiz herif ! Ölsem bile sana hakkım helal olmayacak. Senin adını bir daha anarsam ölümüm o dakika olsun ! " dedim hem bağırıp hem ağlarken.

Hızlıca ona değmemeye çalışarak koridordan çıkışa ilerledim. Koridorun başında bir silüet vardı yaklaştıkça belirginleşiyordu. Ryan.

"Haklıymışsın." deyip ona bakmadan otoparka ilerledim. Arabama binip titreyen ellerimin geçmesini umdum.

Bir kez daha öğrendim kimseye güvenmemem gerektiğini.

Bunu sevdiğim adamdan öğreneceğim hiç aklıma gelmezdi.

Hayat,belki de bize dünyanın en iyi şeyi gibi gelen hisler, aslında hayatımızı karartmaya yemin etmiştir.

🌊

Diğer bölüm final...



Poison Tree | ᴅᴜšᴀɴ ᴛᴀᴅɪćHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin