element,

187 32 33
                                    

Atsumu, ikiziyle birlikte Las Vegas sokaklarının birinde ikizinin sevgilisini bekliyordu. Havanın soğuk olacağını tahmin etmemiş olacak ki sıfır kol bir üst giyiyordu. Bu da haliyle üşümesine sebep oluyordu. Atsumu telefonundan saate bakarak Osamu'ya döndü. "Neden bu kadar uzun sürdü?" Osamu bilmiyorum der gibi omuz silkti ve arkasındaki direğe yaslandı. Atsumu iç çekerek yoldan geçen arabaları izledi. Dalmış olacak ki bir süre sonra omuzlarına bırakılan ceketi fark etmesi uzun sürdü. "Samu gerek yoktu," Atsumu arkasına ikizinin ceketini vermek için döndüğünde ikizinin zaten sevgilisi Suna ile konuştuğunu gördü. Bir de kendisine bakan maskeli bir yüz.

"Omi?" Atsumu tek kaşını kaldırarak Sakusa'ya baktı. Onun burda olmaması gerekiyordu. Bakışlarını Suna'ya çevirdiğinde Suna açıklama yapmaya başladı. "Peşime takıldı, ben gelme demiştim, geleceğim dedi benim suçum yok." Osamu ve Atsımu ellerini aynı anda yüzlerine vurdu. Atsumu, Sakusa'ya baktığında emin olamasa da onun maske altından sırıttığına emindi. Atsumu'nun eli tekrar kendi omuzlarına dokundu ve ceketi geri vermek için Sakusa'ya uzattı. Bu hareketi yalnızca Sakusa'nın bileklerini tutması ve ceketi Atsumu'ya giydirmesiyle sonuçlandı. Atsumu itiraz etmek istese de sesi çıkmadı. Atsumu şimdi etrafına baktığında ikizi ve Suna'yı göremiyordu. Şaşkınlığını Sakusa fark ettiğinde omuz silkti. "Onlar ayrı gezecek, biz de ayrı gezelim."

Atsumu, Sakusa'nın önerisine kafa salladı. Bunun bir üçlü buluşma olması gerekirken şimdi Sakusa ile birlikteydi. Sakusa önden yürümeye başladığında Atsumu onu takip etti. Kabul etmek istemese de kokusu güzeldi, Atsumu ceketi kaçırabilirdi. Atsumu, etrafa bakarken ve Sakusa'yı takip ederken sadece ikisinin duyabileceği bir ses tonuyla konuştu. "Omi, elini tutabilir miyim?" Atsumu sorduktan sonra yutkundu, red bekliyordu. Zaten mizofobi olan birine böyle bir soru sormak ne kadar mantıklıydı. Sakusa yanıt vermeyince Atsumu susmuştu, cevabını almıştı. Sakusa, hâlâ sessizken Atsumu'nun elini tuttu. Parmaklarını birbirine kenetledi ve tekrar yürümeye başladı. Atsumu bunu beklemiyor olacak ki sorgulayacı bakışlarla Sakusa'ya baktı ama Sakusa sadece boş caddeye bakıyor ve yürüyordu. Atsumu gülümsemesine engel olamadı.

İkili birlikte bir süre yürüdü, sahil yoluna gelmişlerdi. Atsumu, Sakusa'yı kolundan çekiştirdi ve banklardan birine oturdular. Deniz durgundu, dolunayın yansıması denizden gözüküyordu. Atsumu, hâlâ kendisine bakmayan Sakusa'ya döndü. "Omi, denizi seviyor musun?"

Atsumu'nun sesini duyduğunda Sakusa ona baktı, sonra da denize. "Pek değil, huzursuz ediyor."

"Neden? Kötü bir anın mı var?" Atsumu, merakla sordu ve Sakusa'nın bakışını tekrar kazandı.

"Olsa bile bunu neden sana anlatayım ki, Miya?" Sakusa sözlerinin nasıl dudaklarından çıktığını bilmiyordu. Atsumu'ya geldiğinde soğuk gardını indirmeliydi. Ama o duygularını gizlemek ister gibi daha çok takınıyordu.

"Bilirsin, arkadaşlar bunun içindir." Atsumu, Sakusa'nın küçümsemesine hiç takılmadan konuştu ve gülümsedi. Yapay bir gülümsemeydi ve Sakusa bundan rahatsız olmuştu. Atsumu'nun imasını anlıyordu.

Sakusa bir süre cevap vermedi. Sadece Atsumu'nun gözlerine bakıyordu. Ay ışığında ve kendi ceketiyle birlikte güzel gözüküyordu. Sakusa onu daha fazla dışarı çıkarmalıydı. Her ne kadar evde sadece kendi için tutmak istese de. Uzun süre incelemenin garip kaçacağını bildiğinden Sakusa tekrar denize döndü ve iç geçirdi. "Arkadaşın olmak istemiyorum Miya."

Atsumu duyduğuyla afalladı. Doğru duyduğundan emin değildi. "Anlamadım?"

Sakusa yine ona dönmeden konuştu, gergin bir nefes verdi. "Hangi arkadaşlar birbirini kıskanıyor?"

"Ben seni kıskanmıyorum." Atsumu itiraz etti. Sakusa onu kıskanıyor olabilirdi ama Atsumu kıskanmıyordu.

"Bu yüzden mi Ushijima'ya bu kadar takıntılısın?" Sakusa bekletmeden cevapladı. Atsumu'dan cevap yoktu, ne diyeceğini zaten bilmiyordu. Ushijima'yı kıskandığının farkında değildi belki de. Sakusa tekrar konuştu. "Ayrıca arkadaşlar birbirini öpmüyor."

Atsumu tek kaşını kaldırdı, rüzgardan bukleleri bozulmuş çocuğa baktı. "Ne demeye getiriyorsun, Omi?"

Sakusa şimdi Atsumu'ya bakıyordu. Maskesini çıkardı ve vücudunu Atsumu'ya döndürdü. "Arkadaşın olmak istemiyorum, seni seviyorum Atsumu."

Sakusa, Atsumu'nun tepki vermesine izin vermeden Atsumu'ya yaklaştı ve çenesini kavradı. Sakusa'nın kokusu ve bu denli yakın olması Atsumu'yu mantıklı düşünmekten alıkoyuyordu. Sakusa direkt olarak Atsumu ile göz teması kuruyor, kararmış gözlerini Atsumu'ya dikiyordu. "Arkadaşlar bunu yapmıyor."

Sakusa başka bir şey söylemeden kendi dudaklarını Atsumu'nun dudaklarıyla buluşturdu. Uzun zamandır bunu yapmak istiyordu ama Atsumu'yu korkutmamak için kendini kaptırmaktan geri durdu. Atsumu'nun dudakları yumuşaktı. Sakusa sert değildi, fazlasıyla nazikti. Atsumu karşılık vermiyordu ama gözlerini kapatmış, kendini geri de çekmiyordu. Sakusa dudaklarını ayırdı, tek taraflı olsa da hayatında deneyimlediği en iyi öpücüktü. Atsumu yavaşça gözlerini açtı. Durumun gerçekliğini anlamak için kendini dürttü, gerçekti. Sakusa onu öpmüştü. Atsumu bir şey demeden banktan kalktı ve geldikleri yönde tek başına geri yürümeye başladı.

Sakusa arkasından bağırmak, peşinden gitmek istedi ama kendini tuttu. Atsumu ondan rahatsız olmuştu, bunu yapmamalıydı. Sakusa maskesini tekrar taktı, ay ışığında bir daha asla deneyimleyemeyeceğini düşündüğü öpüşmeyi ve Atsumu'nun ay ışığının altındaki güzelliğini düşündü. Her şeyi batırmıştı.

Formula One | SakuAtsu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin