Keyifli Okumalar...
Jungkook'tan
Misafirler gittikten sonra salonu topladım. Taehyung odasında dinleneceğini söyleyip yukarı çıkmıştı. Yoongi'de dışarıdaydı.
Salonda işim bitince bende odama çıktım. Saat yedi buçuğa geliyordu. Hava yeni yeni kararmaya başlamıştı.Odaya girip yatağın kenarına oturdum. Gözüme yatağın yanındaki küçük mavi defter çarptı. Merakla defteri elime aldım. Bu... bu benim küçükken tüm sorunlarımı yazdığım defterdi. Günlüktü yani. Ama nerden çıkmıştı ki bu? Ben bunun varlığını bile unutmuştum. Neyse diyerek ilk sayfasını açtım. Özensiz bir el yazısıyla yazılmış sayfaları görünce gözlerim doldu istemsizce.
1 Eylül 2015
Sevgili günlük,
Bugün benim doğum günüm. Annemsiz geçirdiğim ikinci doğum günüm. Annemi özlüyorum hem de çok özlüyorum ama benim güçlü olmam lazımmış. Babam öyle dedi. Erkek adam ağlamazmış. Hem Somi de etkileniyormuş benden. Ona kötü örnek oluyormuş. Hiç iyi bir evlat değilmişim. Ama ben elimden geleni yapıyorum en iyi evlat olmak istiyorum. Babam bana keşke annen giderken seni de götürseydi dedi. Birde sürtük dedi. Sürtük ne demek ki? Anlamadığım için bişey de demedim. Biraz üzüldüm ama sadece birazcık. Küçücük üzüldüm. Ama bunu ben seçmedim ki. O aptal hakim seçti. Nefret ediyorum ondan!!!
Dolmuş gözlerimle defteri kapattım. O gün aklıma geliyorda ne gereksiz üzülmüştüm.
Flashback
Yazardan..
Güneş yüzünü yeni yeni gösteriyordu. Jeon ailesinin küçük ve tek oğlu Jeon Jungkook yeni uyanmıştı. Minik ayaklarını yataktan sarkmış ve masum masum etrafa bakıyordu. Hemen yanında ki takvime baktı. 1 Eylül... Bugün onun doğum günüydü. Ama Jungkook hiç mutlu değildi. Annesi olmadan kutlayacağı ikinci doğum günüydü bu. Bir çocuğun en hüzünlü günüydü. Eskiden can atardı doğum günleri için. Şimdiyse nefret ediyordu Jungkook. Annesi yokken herşey ona kötü geliyordu. Annesi ve babası iki yıl önce boşanmıştı. Hakim velayeti babasına vermişti. Şimdi ise annesi yurtdışındaydı.
Babası ise... ondan pek hoşlanmıyordu. Jungkook'u sevmiyordu. Bu açık ve netti. Annesi ile boşandıktan sonra daha da artmıştı küçük çocuğa kini. 9 yaşındaki bir çocuğu insan nasıl sevmezdi? Jungkook yataktan kalktı. Biricik varlığı küçük kardeşi Somi'nin odasına ilerledi. Yavaşça odaya girip kardeşinin yanına geldi. Kardeşi melek gibi uyuyordu. Çok seviyordu kardeşini. Annesinin emanetiydi ona. Onu korumak onun göreviydi. Annesine söz vermişti. Ona gözü gibi bakmak için söz vermişti. Kardeşinin saçlarını okşadı. Somi... Annesine çok benziyordu. Kumral hafif sarıya çalan saçları, büyük kahverengi gözleri, küçük pembe dudakları... Jungkook onu her gördüğünde annesini görmüş gibi oluyordu. Kokusu bile annesinin kokusu gibiydi. Portakal çiçeği kokuyordu.
Biraz durup kardeşini izledi. Küçük Somi yavaş yavaş gözlerini açtı. Küçük kız karşısında abisini görünce gülümsedi. Yavaşça kalkıp kollarını abisinin boynuna doladı. O da abisini çok seviyordu. Somi'ye de abisi annesini anımsatıyordu. Gözlerinde ki yıldızlara aşıktı Somi. Sanki Jungkook gözlerinde bir galaksi barındırıyordu da annesi de O galaksinin en büyük yıldızı olmuştu. Yavaşça kollarını çekti abisinin boynundan. Yanağına küçük bir buse kondurup çekildi.
S - Günaydın Oppa!
Jungkook da kardeşinin yanağına bir buse kondurup geri çekildi. Somi hafifçe yerinde dikleşti. Aklına bugünün abisinin doğum günü olduğu geldi. Bir kere daha sarıldı abisine.