Three

150 13 43
                                    

Keyifli Okumalar...

Korkmaya izin yok.
Acılar için gözyaşı dökmeye bile izin yok
Sevmeye aşık olmaya izin yok
Bu cehennemden kaçış yok...

Taehyung'tan

Sevdiklerini kaybetme korkusu vardır ya şu an onu hat safada yaşıyorum. Özellikle sevdiğiniz kişi bu dünyada ki tek varlığınız tek koruyucunuz ise korkunuz da iki katına çıkıyordu.

Abim... O benim tek varlığım. Tek koruyucum. Umudum. En büyük korkum onu kaybetmek. O da olmazsa ne yapardım nasıl başa çıkardım gerçeklerle bilmiyorum. Zaten hayat hiç gülmedi yüzüme. Yüzümüze. Anne ve babamı kaybettiğim de ben dört o altı yaşındaydı. Daha çocukken dünyayı hiç tanımıyorken - dünyanın iğrençliğinden bir haberken- bir anda tek başımıza kalmıştık. Düşünsenize o küçük yaşta bir anda "annen artık yok baban artık yok. Gece üstün açıldığında üstünü örtecek kimse yok. Okuldan geldiğinde seni yemek yemeye zorlayan yok. Üzüldüğünde seni umursayacak kimse yok." diyorlar. Ne yapacağınızı bilmezdiniz de mi? O yaşta bunların ne olduğunu anlamıyorduk. Annem bir yerden çıkıp gelecek de " Taehyung! Yemek hazır" diyecek gibi geliyordu. Ya da babam gelip " Aslan oğlum hadi parka gidelim" diyecek zannediyordum. O yaşta ölüm diye birşey olduğunu bilmiyordum. Aptal saçma bir kazanın hayatımı alt üst edeceğini bilmiyordum.

Annem ve babamın kaybından bir hafta sonraysa artık bundan sonra ne olacak ne yapacağız diye düşünürken bir anda dayım - O pislik iğrenç insan-  çocuklar benimle kalsın diyerek bizi kendi cehennemine sürükledi. İlk zamanlar iyiydi. Yine içiyordu ama bize bir zararı yoktu. Kendi halimizde boş boş duruyorduk. Herşey aradan iki yıl geçtikten sonra oldu. Eskidende kumar alışkanlığı varmış. Karısı - O dayımın aksine bir melekti-  intihar ettikten sonra bir süreliğine bırakmıştı. Bir arkadaşının ısrarıyla sözde kafa dağıtmak için tekrar başladı. Sonrası ise tam bir felaket. İlk önce evi hariç elindeki herşeyi kaybetti. Sonra abimi okuldan alıp ki abim o zaman 8 yaşındaydı bir dükkanda çalıştırmaya başladı. O küçücük haliyle o dükkanda temizlik yapıyor kazandığı parayı o iblise veriyordu. Sonrası malum. İçip içip parayı kumarda kaybediyor hıncını alamayıp evde bizi dövüyordu. Bu her zaman böyle oldu. 12 yıl boyunca hergün aynı vaziyet.

Birgün yine dayımdan dayak yemiş oturuyorduk. Abimde canı çok acıyor diye işe gitmemişti. O gün sırf abim işe gitmedi diye bizi evden atıp "Akşama kadar gözüme görünmeyin" demişti. Bunun bizim için bir ödül olduğunu bilse kessinlikle yapmazdı. O iğrenç bir insandı. O bizi evden atınca bizde evin iki sokak altındaki parka gitmiştik. Parkta hiç kimse yoktu. Aslında bu bizim için iyi bir şeydi. En azından diğer çocuklar yüzümüzdeki morlukları görmeyecekti. O gün saatlerce parkta oyun oynadık. Canımızın acımasına rağmen saatlerce hiç durmadan oyun oynadık. Sonra yorulunca parktaki banklara oturduk. Hayatımda annem ve babamı kaybetmemizden sonra ilk defa  o kadar çok eğlenmiştik. Banklarda oturup parkı izlerken yanımıza abimle yaşıt bir çocuk oturmuştu. Tavşana benzeyen çok tatlı bir çocuk. Benim ilk aşkım olan çocuk. Abimle bana bakıp morlukları göstererek " Yüzünüzde ki şeyler çok tatlı. Benim adım Jungkook arkadaş olmak ister misiniz" demişti.

Jungkook hyungla böyle tanışmıştık. O bizim ilk arkadaşımızdı. Daha çok abimle oynarlardı ama her fırsatta beni de çok sevdiğini söylerdi. İlk başlarda içimde ona karşı bir hayranlık vardı. O gerçekten çok tatlıydı. Gözlerinde bir sürü yıldız vardı. Yüzü o kadar güzeldi ki keşke onun gibi güzel olsam diye hep dua ederdim. Sonra ona karşı duygularım hayranlıktan öteye geçti. Ona karşı ne hissettiğimi bilmiyordum. Sürekli onun yanında olmak istiyordum. Onun yanında kendimi o kadar güvende hissediyordum o kadar mutluydum ki hayatımın en güzel anlarıydı. Bu aşk mıydı anlıyamıyordum. Çünkü aşkı anlamazdın fark ederdin. Ve bunu bana farkettirecek kimse yoktu. Hyunguma desem beni alaya alırdı. Hatta kızardı da. Çünkü kendisi hem aşka inanmıyordu hem de Jungkook hyung onun çok yakın arkadaşıydı. Böyle birşey olsun istemezdi. Zaten Hyungum dışında kimsem yoktu. O yüzden ona hissettiğim duygular aşk mıydı anlayamıyordum. Belki takıntıydı. Belki hayranlık. Bilmiyorum ama o çok başkaydı.

Love?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin