Muhammed sarsıntıyla yerinden sıçradı. Sarsıntının birçok sebebi olabilirdi fakat o tek bir seçenekte odaklanmak istiyordu. Dünyayı kurtaracak olan varis, yaşayan son cadı. Kim olduğunu bilmiyordu, zaten kim olduğu çokta önemli değildi. Tabii ki merak ediyordu fakat merakı şiddetli bir deprem yahut yapay zekâ saldırısı seçeneklerini elemiyordu. Keops Piramit'i hala varlığını sürdüren en eski yapıydı, sadece artık dayanamıyor da olabilirdi. Altarın önüne geçip dua etmeye başladı. Kendisine göre son duasını ediyordu fakat yine de içinde bir umut ışığı vardı.
"Tanrılar ve Tanrıçalar! Evrenin anneleri ve babaları! Lütfen sesimi duyup..."
Bu sırada büyük bir sarsıntıyla ancak vasilerle birinci dereceden Osiris Rahipleri'nin açabileceği kapı bir anda açıldı. Yirmili yaşlarda, simsiyah kıvırcık saçları olan, buğday tenli bir kadın içeriye doğru yere kapaklandı. Başını yere çok sert çarpmış olmalıydı. İlk önce donup kaldı, ne yapacağını bilemiyordu. Şoka girmiş bir halde kadına bakarken başından kan süzüldüğünü görüp koşarak kadının yanına gitti. Yavaşça kucağına alarak kanepeye yatırdı. Hızlıca ilk yardım dolabına yönelip bolca gazlı bez, su, makas ve tentürdiyot aldı. Yanına dönüp yarasını bulmaya çalıştı fakat saçı çok sık, gür ve kıvırcık olduğu için el yordamıyla bulamıyordu. Zaman kaybetmemek için lensinin X-Ray özelliğini etkinleştirdi, yaranın nerede olduğunu bulup saçının o bölgesini keserek yarayı bulup temizledi. Pansuman yaptıktan sonra başka yarası veya kırığı var mı diye kontrol etti. Başını vurduğu yerde ufak bir çatlak vardı. Kütüphane bölgesinde çatlağı iyileştirebilecek teknolojisi yoktu. Sadece yarayı dikip pansuman yapmakla yetinebildi.
Saatler geçiyordu fakat variste halen en ufak bir kıpırtı dahi yoktu. Onu yeterince iyi kontrol edecek tıbbi malzemesinin olmaması kötüydü çünkü insanlığın son umudu oydu. Varis ya robotları durduracaktı ya da robotlar dünyayı tamamen yok edecekti. Muhammed arada bir lensiyle yaşam değerlerine bakıp, nefesini kontrol ediyordu. Durumunun sabit olması onu endişelendiriyordu. Bunun nedeniyse beyin sarsıntısı geçirmiş olmasıydı. Onu hastaneye götürebilmesi için kendinde olması gerekiyordu. Uyanmayacak gibiydi.
Bitkilerin ve iksirlerin olduğu bölüme gitti. Kötü enerjiyi kovmak için adaçayı yaktı, ardından yerba mate yakıp varisin etrafında dolaştırdı. Tütsüler bittikten sonra varisin başucunda dizlerinin üstünde çömelip iyileştirici duaları okumaya başladı. Bu döngüde saatler geçti. Varisin hala bilinci kapalıydı, endişelenmeye başladı. Elini alnına koyup tüm enerjisini ona yolladı. Tam bayılmak üzereyken elini yukarı doğru iten bir güç belirdi, gözlerini açtı. Yavaşça elini çekip sakin olmasını, güvende olduğunu söyledi. Kadın doğrulmaya çalıştı fakat o enerjiyi kendisinde bulamadığı için geri yattı. Başını sağa sola çeviremeyecek kadar güçsüzdü. Göz ucuyla etrafı inceledi. Endişeli, korkmuş, meraklı bakışları vardı. Kafasının içinde bir sürü soru dönüyordu. Birden piramidin göçmesiyle tam ortasında ki odada hiç tanımadığın biriyle mahsur kaldığı aklına geldi. Bu her gün insanların başına gelen bir durum değildi. Endişelenip korkması çok olağandı. Muhammed korkmasını gerektirecek hiçbir şey olmadığını, yardımcı ve yol gösterici olarak yanında olduğunu söyledi. Asena'ysa sert bir şekilde kim olduğunu sordu. Muhammed sakince son Osiris Rahip'i olduğunu, görevinin ezoterik bilgileri ölümüne korurken yaşayan son cadıyı eğitip, ona yol göstermek olduğunu söyledi. Asena şaşırmıştı, yutkunup kaşlarını çattı.
"Hepinizin binlerce yıl önce yok olduğunu sanıyordum."
Kafası karışmıştı, güvensizdi. Osiris'in Rahip'i gülümseyip başımı eğdi.
"Yanılıyorsun güzel dostum, onca saldırı boyunca kendimizi korumayı başardık. Fakat yapay zekâ işgalinden sonra sayımız giderek azalmaya başladı. İnsanlar korkudan rahip olmak istemiyor olanlar da bırakıyordu. Kalanlarsa ya yapay zekâlar tarafından öldürüldüler ya da ecelleriyle göçüp gittiler. Artık sadece ben kaldım."
"Tek kaldığından nasıl bu kadar emin olabiliyorsun?"
"Şu ışınlanma çiplerini biliyorsundur. Henüz tüm Osiris Rahipleri ölmeden önce üstünde birkaç geliştirme yapıp sadece ezoterik bilgi sahiplerinin zihinsel olarak bağlantıda olabileceği bir özellik ekledim. Ardından sadece ezoterik bilgi sahibi insanların çözebileceği bir bilmeceyle yayabildiğim kadar yaydım. Son üç buçuk yıldırsa kimseyle iletişime geçemiyorum. Belki de korkuyorlardır, bilemiyorum. Şimdiyse sen varsın. Son cadı, son varis, son umut."
Duydukları karşısında şaşkınlıktan donakalmış olmalıydı. Hiçbir tepki vermeden şaşkınlıkla Muhammed'e deliymişçesine bakıyordu. Rahip kendisinin bir an gerçekten delirdiğini düşündü. Sanki sonsuzlukmuş gibi geçen bir dakikadan sonra Asena hilal şeklindeki kaşlarını kaldırarak Muhammed'e ciddi olup olmadığını sordu. Rahip son derece ciddi olduğunu söyleyip ayağa kalktı. Büyük bir bardağa su koyup yanına döndü.
"Beyin sarsıntısı geçirdin bolca su içmeli ve yirmi dört saat uyanık kalmalısın. Eğer başın çok kötüyse hastaneye gidebiliriz."
Kalkıp kana kana suyu içtikten sonra soluklanıp cevap verdi.
"Bu halde ışınlanmam çok riskli ki ayrıca çipim odaya girmeyi başarmadan daha doğrusu düşmeden önce düşmüş olmalı. Tek çiple de beni ışınlayamazsın."
"Bunu nereden bilebilirsin ki, daha önce denedin mi?"
"Hayır, fakat o çipi ben icat ettim."
"On dört yaşında M.I.T üniversitesine giren dahi çocuk sen miydin gerçekten?"
Sorusunu başıyla onayladı. Muhammed bir dâhiyle dünyayı kurtaracaktı, bu onun için oldukça heyecanlı vericiydi.
Yirmi dört saatin dolmasını beklerken muhabbet etmeye başladılar. Ezoterik bilgilerle nasıl tanıştıklarından, bu konuda nasıl eğitildiklerinden, hayatlarının geri kalan kısmından bahsettiler. Yaşamları birbirine çok benziyordu. İkisinin de babası henüz onlar beş yaşındayken robotlar tarafından öldürülmüştü. Aralarında ki tek fark Muhammed'in genç yaşta birinci dereceden Osiris Rahip'i olması, Asena'nınsa hayatta olan son cadı, dünyayı kurtaracak kişinin ta kendisi olmasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Cadı
Fantasy3000'li yıllar, robot disyopyasında yaşayan cadılar, mutantlar, gece yaratıkları... Barış sağlanacak mı yoksa büyük bir savaş mı bekliyor bizleri?