ALDATILMACA

17 1 0
                                    


BAŞLANGIÇ TARİHİNİZİ BURAYA ALALIM SEVGİLİ OKURLAR

En kötü yalanlardan biri, çocuklara söylenen yalandır. Çünkü onlar hemen inanırlar.

Eylül akşamının serinliğiyle birlikte İstanbul'un sokaklarına yayılan huzursuzluk, içimi ürpertiyordu. Yoğun trafik gürültüsü, apartmanların gri yüzleri ve üzerinde solgun ışıkların oyun oynadığı boş sokaklar, benim için sadece bir arka plandı. Asıl kafa karışıklığım, beni seviyor dediğim adamın beni uzun zamandır aldatıyor oluşuydu. 2 gün önce kredi kartı hesaplarından birinden kadına alınmış olduğu belli eden hediyeler vardı. Kolyelerden tut bana işim uzadı dediği gecelerin otel masrafları vardı.

Benim hayatım, adaletin terazisiyle dengelenmiş bir halde ilerlerken, ilişkim de en azından dışarıdan bakınca göz kamaştırıcı bir güzellikteydi. Yakışıklı ve başarılı bir mimar olan Kaan, benim için sadece bir sevgili değil, aynı zamanda en yakın dostumdu, en azından bir zamanlar. Ancak son günlerde, Kaan'ın davranışları tuhaf bir değişim geçirmişti. Gizemli telefon görüşmeleri, beklenmedik iş gezileri ve en kötüsü, açıklanamayan zaman dilimleri... İçimdeki rahatsızlık, her geçen gün büyüdüğünde kredi kartına bakmayı cesaret edebilmiştim

Kaan üniversite yılında en yakın dostum olarak tanıştığım bir insandı. Bana göre çok güzel bir dostluğumuz vardı. Ama sonrasında o bunu ilgiye çevirdiğinde onu reddedemedim. Yoksa çokta ufuklarda aşkım yoktu ama onu seviyordum. Çünkü... Çünkü o bildiğim Kaan'dı.

2 gün öncesinde aldattığını öğrendiğimde ona duyduğum aşkı sorgulamaya başladım. Aynı zamanda onun aşkını. Tekrardan yalanlar dinlemekten korkuyordum, kalbimin kırılmasından. Ama korktuğum şey bu değildi. Korktuğum şey beni kiminle aldatıyordu, tanıyor muydum?

Bu akşam da onu arayıp konuşmak istediğimi söyledim ve benim evime gelmesini söyledim. iş çıkışı geleceğini söyleyerek telefonu kapattı. Aslında ne kadar oldu olan diyen biri olsam da benim hak etmediğim şeyleri yaşamışsam onun hesabını sorardım. Ama intikamla falan değil. Sakin sakin çıldırtan sözlerim ve aniden patlayan sinirimle. Kapı çaldığında yavaşça ayağa kalktım. Hazırladığım masaya son bir defa baktım. Viski, atıştırmalılar, mezeler... Kapıyı açtığımda o beklenen gülümseme yerine, Kaan'ın kaygılı bakışlarıyla karşılaştım.

"Hoşgeldin" dedim Kaan'a sessizce.

Kaan'ın kalbi bir an duracak gibi oldu. "Neyin var, Derin? Ne oluyor?" diye sordu titreyen sesiyle.

Kaan derin bir nefes alıp, "Hadi ama Kaan. Sen hiç bir zaman korkak bir adam olmadın. Gel masa hazırladım bize" dedim. Ama Kaan cümlemi algılamakta zorlandı. Gözleri kaçak bir şey arar gibi kaçtı. Derin bir nefes aldı ve arkamdan o da masaya doğru ilerledi.

Masaya doğru oturdu. Gözlerini viskide, mezelerde gezdirdi. Ama bir yerde takıldı. Kaan bir anda buz kesti. "Bu ne, Derin?" diye sordu, içindeki korkuyu bastırmaya çalışarak. Masada Kaan'ın beni aldattığının bütün kanıtlarının bulunduğu kağıtlar masanın bir ucuna özele dizilmişti. Üstünde ise bıçak duruyordu. Açıkçası şu savcılık hayatımda öğrenmiştim ki insanları korkutmak çok kolaydı.

Derin bir iç çektim ve sonunda gözlerinin içine bakarak, "Kaan , bir şeylerin değiştiğini hissediyorum. Seni seviyordum. Ama beni aldatacak kadar gurursuzsan benle neden bunca zaman kadar vakit geçirdin? Anlamayacak mıydım, seninle bu konuşmayı yapmayacak mıydım?" dedim, sözlerim yarım kalmış bir veda gibi havada asılı kaldı.

"Derin gerçekten açıklamak istiyorum. Bize bir şans verelim. Bu aralar iyi değildim ve yorgundum hem-" diye konuşurken, benim elimi kaldırıp dinlemek istemiyordum dememle beraber söyleyeceklerini de korkularıyla ve pişmanlıklarıyla beraber yuttu.

YALANLARIN ARDINDAWhere stories live. Discover now