idk

17 3 0
                                    

Quackity's pov

Aradan günler geçmiş ve artık eve gelmiştim ama bıkmıştım artık, nasıl bir gerizekalıyım lan ben? Nasıl o aptalın eline düştüm? Nasıl sevgilimin hatta annemin yüzünü göremeyecek hale geldim? Nasıl oldu bu? Ne zaman kendimi öldürmeyi düşündüm? En son ne zaman ağlamaktan bayıldım? Ne zaman yaralarımı kapatmaya çalıştım? Ha, ne zaman! Kendime bakmak için kalktım ve aynanın karşısına geçtim. Hayır, saçım dağılmış mı ve ya tipim kaymış mı diye değil ağlamaktan kızaran, hayır, moraran göz altlarıma baktım. Ne hale geldim ben. Her gün kendime bu soruyu soruyordum. Bu düşüncelere dalmışken kapım tıklandı ve içeri biri girdi, Karl girmişti, biliyordum. Çünkü annem şuan işteydi. Karl bana baktı ve yanıma yaklaşıp sarıldı, göz yaşlarını tutamadı. Her sabah olurdu bu,o da haklıydı tabi. Onun da psikolojisi bozulsa bende onun gibi olurdum. Saçlarını okşadım ve saçlarına küçük bir öpücük bıraktım.

Q:ben iyiyim Karl, ağlama artık
K:her zamanki gibi yalan söylüyorsun! Her gece ağlıyor, kendine lanetler ediyorsun! Ben eski abimi özledim..
Q:ah Karl,sana söz veriyorum ki düzelicem ama şuan okula gitmelisin.
K:gitmek istemiyorum! Seninle kalmak istiyorum!
Q:böyle yapmaya devam edersen sınıfta kalırsın
K:umrumda değil!
Q: Karl, dediğimi yap
K:ama abi! Ya başına birşey gelirse!
Q:Karl, telefon diye bir şey var.
K:off, iyi tamam!
Q:bir şeyler yedin mi?
K:hayır
Q:iyi tamam, okulda yersin.
K:bana kahvaltı hazırlamicak mısın!
Q:yo?
K:abi!
Q:tamam tamam,şaka yaptım. Sen git hazırlan ben hazırlarım sana bir şeyler.
K:tamam!

Karl odasına gidince ağır adımlarla merdivenden indim,her yerim ağrıyor hatta sızlıyordu ama karlı kırmak istemediğim için mutfağa gidip ona kahvaltı hazırladım ve tezgaha yaslanıp karlı bekledim,çok geçmeden gelmişti zaten. Tam yemeye başlayacaktı ki bana döndü.

K: sen yemicek misin?
Q: hayır,sen ye
K:olmaz! Sende açsın!
Q:değilim Karl
K:öylesin!
Q: küçük bir çocuk gibi inatlaşmayı keser misin!

Bunu dememle karl sustu, çünkü bu babamın sözüydü. İşi için buraya getirdiğini sandığımız ama yeni sevgilisi için bizi buraya getiren babamın, o adama baba derken bile kendimden utanıyordum. Karla baktığımda aynı eski evimiz Florida'daki gibi masum ve ürpermiş şekilde yemeğini yiyordu. Yaptığım aptallığın farkındaydım,yanına geldim ve saçlarını okşadım.

Q: özür dilerim Karl.
K:sorun değil abi, fazla inat ettim.
Q:bişey olmaz,artık yemeğini ye okula geç kalacaksın.
K:tamam!

Karl yemek yerken bende telefondaydım, wilbur ile fotoğraflarıma bakıyordum. Onu çok özlemiştim, bana sarılmasını,öpmesini herşeyini özlemişim. Ama onu görmek istemiyordum, hayır,ondan nefret etmiyordum ve ya kaçmıyordum. Ben.. aşktan kaçıyordum. O kai yüzünden aşktan soğumuştum, sadece aşktan değil herşeyden, herşeyimi kaybetmiştim. Kardeşim hariç..o benim karanlığımın içindeki umut ışığıydı..o hala benimleydi..kardeşler asla gitmez,seni arkada bırakmazlar.. ben bunları düşünürken Karl sofrasını toplamıştı bile, yanıma gelip sıkıca sarıldı.

K: görüşürüz abi! Ben gidiyorum!
Q: görüşürüz Karl,iyi dersler.

Bana sarılmayı bırakıp çantasını aldı ve kapıya doğru koştu, çünkü servisi kaçıracaktı,bu hali çok komikti. Tezgahtan bedenimi çektim ve odama ilerledim.Odama varınca yatağıma oturdum ve yatağımın yanındaki komidine baktım(yanlış yazdım net ama olsun) üstünde dün sözde babam olan herifin ne için kullandığını bilmediğim bıçağı duruyordu, bunu gizlice almıştım. Bıçağı elime aldım ve koluma götürdüm,tam kesecekken durdum, napıyordum ben? Canıma mı kıyacaktım, makas bile kullanırken bir yerim kesilir diye korkutuğum canıma mı kıyacaktım? Bıçağı aldığım yere koydum ve ağlamaya başladım, saniyeler dakikaya dakikalarda saate dönüşene kadar ağladım,göz yaşlarım bitene kadar ağladım,nefessiz kalana dek..  o sırada kapının zili çaldı, saate baktığımda daha erkendi,karl değildi. Annem bugün mesaiye kalacaktı, o da değildi, kargocu desem,annem haber verirdi. Zil sesi artınca aşağı indim ve kapıyı açtım,karşımda Tinayı gördüm, endişeli şekilde bana bakıyordu ve ellerinde poşetler vardı,içlerinde ise cips,kola falan vardı. Onu bu hâlde görünce dayanamadım ve sıkıca ona sarıldım,göz yaşlarıma hakim olamadım. Daha demin ağlıyordum ve yine ağlıyorum. Ben hep ağlıyordum. Tina elindeki poşetleri mutfağa bıraktı ve beni de alıp odama ilerledi beni yatağa oturttu ve yanıma oturdu.

T:iyi misin? Sana ulaşmaya çalıştım, ama biliyorsun.. Kore'den buraya bilet bulmak zordu.
Q:evet biliyorum. İyiyim.
T:emin misin? Karl bana pek öyle demedi,hastanede olduğunu,yeni çıktığını ve psikolojinin karl dışında kimseyi göremeyecek kadar bozuk olduğunu söyledi.
Q:o olay mı..ah evet biraz kötüydü,ama düzelmeye çalışıyorum..
T:ama başaramıyorsun. Bildiğim iyi bir psikolog var Florida'da.
Q:yani eski evimde..
T: evet, hemde evini görürüz,en sevdiğin kafeye gider,günümüzü gün ederiz?
Q: bilmiyorum Tina,orası benim için kabus dolu bir yer
T:eski yaşananlar artık eskide kaldı,yeni bir sayfa açmaya ne dersin?
Q: bilmiyorum..ya annem? Beni hayatta göndermez, babam? Öğrenirse beni 40 parçaya böler
T: Baba'nın haberi olmicak söz veriyorum. Hem annen oğlu için herşeyi yapar. Yani benim hatırladığım Mia teyze izin verirdi,hem o nerde bi de Karl?
Q:karl okulda,annem de işte ek mesai yapacak.
T:o da iyi.

Tina odama göz gezdirirken,salak gibi komidinde unuttuğum bıçağı gördü, şanslıyım ki kan yoktu ama bıçağın burda olması bile herşeyi açıklıyordu. Tina bıçağı aldı ve bana döndü.

T: Alex?
Q: Tina?
T:bu ne?
Q:bıçak?
T: naptın sen bu bıçakla!!
Q:hiçbir şey
T: Alex dedim
Q:yara yapacaktım,ama son anda vazgeçtim..
T:cidden sen evde kala kala oksijen yetmezliği yaşamışsın, hırkanı al dışarı çıkalım
Q:peki..

Kalktım ve hırkamı alıp giydim Tina elimden tuttu ve dışarı çıktı ayakkabılarımızı giyip dolaşmaya başladık. Biraz sonra okulun yakınlarındaydık, zaten çıkış ziline az kalmıştı o yüzden karlı bekledik,gelince kafeye falan gidecektik. Tina ile okul bahçesine ilerledik ve bir ağaca yaslanıp çocukluk anılarımızdan konuştuk,o kadar eğlendik ki zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık, zil çalınca  tina koluma girdi sonra insanların içine daldık ve karlı aradık. Bulunca hemen yanımıza aldık,bir anlık etrafıma bakınma isteği ile kafamı çevirdim,wilburu gördüm. Bana ve tinaya bakıyordu. Tam yanına gidecekken hızla okuldan uzaklaştı. Naptım ben.. yine kendi çukurumu kazdım.. Karl beni sarstı ve düşünce balonumun patlamasını sağladı. Sonra da sahile doğru sürükledi beni.

|Evett canım minnak okurlarım 🎀🫶🏻 bu bölüm sizi ne kadar üzdü ne kadar sevindirdi bilemem ama umarım çok üzmemiştir. Sizleri seviyorumm💋

!965 kelime!

The News are Losers | TNTduo Sapkarl Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin