Bölüm 2

64 12 15
                                    

Elis Çevik (Erkuran )

Kalktığım koltuğa tekrar otururken hoşnutsuz bakışlarım kapıdaki develerdeydi . Çok sağolsunlar iteleye iteleye içeri geçmeme sebep olmuşlardı . Şuan burada olmayı hiç istemiyordum ama çıkamıyordum da . Onlar arkada kavga ederlerken konuşmalara kafa vermeden koltukta geriye yaslandım .

 Burada durmak istememe sebeplerimden en büyüğü tabi ki de on dakika önceye kadar nüfusta ailem olan vatandaşlardı . Zaten yıllardır beni başlarından atmak için uğraşıyorlardı şimdi de ellerine büyük bir fırsat geçmişti . Zehirli dilleri ile hiç susmadan üzerime saldıracaklarının elbette ki farkındaydım . Bu nedenle bir an evvel onların evine gidip kalan bir kaç parça eşyamı almayı düşünmüştüm . Son üç yıldır okuduğum lisenin yurdunda kaldığım için evlerinde çok fazla bir eşyam yoktu . Ben kendi kendime dertlenirken bir anda önümde beliren gıcır gıcır ayakkabıları fark ettim . Başımı kaldırıp ayakkabıların sahibine baktığımda kapıdaki develerden biri olduğunu gördüm .

' Kalk bakalım minik fare ' dediğinde şaşkınlıkla kaşlarım havalandı .

Fare ? Minik ? Bana mı diyordu ? E benle göz göze geldiğinde göre başkasına söylemiyordur herhalde diye düşündüm . 

LAN BENİM BOYUM 1.78 NE MİNİĞİ OLUM demek istesem de demedim .

'Ne miniği ne faresi birader şaştın herhalde ' deyip sinir olduğumu belli eden bir tavırla yüzüne baktım .

Bir ufak şaşırsa da yüzünde hoşuna gitmiş gibi hafif bir sırıtma oluştu .Ben ters ters ona bakarken o sakin bir tavırla takım elbisesinin cebindeki elini çıkartıp bana uzattı .

' Ben en büyük abin Maran Erkuran ' dediğinde uzattığı elini delikanlıca tuttum . Büyük avcu içinde benim ellerim çocuk eli gibi durmuştu .

Ben deve gibi derken boşa konuşmuyordum kardeşim . Herifin maşallahı vardı çok sağolsun Toros dağları gibi olan omuzları sebebiyle arka taraftaki kargaşayı bile göremiyordum .

' Elis ' diye kendimi kısaca tanıtıp elimi çekmek istediğimde elimi bırakmadı . Bırakmadığı elimi aniden kendine doğru çektiğinde oturduğum yerden ayaklandım . Kaşlarımı çatarak en afillisinden bir ''Hayırdır'' bakışı gönderdim kendisine .

' Sen ne ayaksın ? ' dediğim de bir yandan da suratına bakmak için kafamı kaldırmak zorunda kalmıştım . Yüzündeki sırıtma daha da genişlediğinde ağzının ortasına bir tane yapıştırma isteğimi göz ardı etmeye çalıştım . 

' Her şey açığa çıktığına göre artık bizimle geleceksin . ' dediğinde tuttuğu elimi yumuşakça okşadı .

' Aynen kardeşim aç kapıyı Aras kargo hadi bak işine ' deyip elimi elinden çektim . 

Yüzüne bakmayı da kestiğimde sağ tarafa doğru bir kaç adım atarak ondan uzaklaştım . O hala bana bakarken benim bakışlarım arkada tartışan insanlara döndü . 

Eski babam kendisini tutan takım elbiseli bey amcalardan birine bağırırken eski annem yerde baygın taklidine devam ediyordu . Hayır yani salak karı numara yaptığını herkes biliyordu bir hemşire de onu yerden kaldırmaya çalışıyordu . 10 dakika önce babam olduğunu öğrendiğim kişi ise bir yandan telefonla konuşurken bir yandan da doktora laf yetiştiriyordu . Elfin denen kız ise yanındaki adamla beraber bir sandalyeye oturmuş eline tutuşturulan suyu içiyordu . Yanındaki adam ise bir yandan şişeyi düşürmemesi için yardımcı oluyor bir yandan da saçlarını okşuyordu .

Odada tartışan bir kaç takım elbiseli bey amca hemşireler ve kim oldukları hakkında bilgimin olmadığı insanlar varken bakışlarım kenarda oturan gerçek anneme döndü . Gözyaşları içinde oturduğu sandalyede küçücük kalmıştı yanında daha önce gördüğüm küçük kız ve bir adam daha vardı . Kadına bakmam ile onun bakışları da bana döndüğünde ağlaması daha da şiddetlenmiş gibiydi . Bu görüntü ister istemez canımı sıktığında bakışlarımı ondan kaçırarak yanındaki küçük kıza baktım . Benim aksime o bana değil tamamen yanında ağlayan kadını sakinleştirmeye odaklanmıştı .

Koy Göte GitsinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin