Bölüm-4

29.8K 1.5K 840
                                    

Bölümü anca yetiştirebildim ve sevdiğim bir bölüm oldu. Yeni bölüm ne zamana gelir bilmiyorum daha hiç başlamadım şimdiden söyleyeyim :) profilimden takip edebilirsiniz.

Yorum ve vote sayısı çok az beğendiğinizi umuyordum :( neyse bundan sonra yine en beğendiğim yoruma bölüm ithafı vereceğim bilginize :)

İyi okumalar.

Canan'ın etrafında koyu kanların oluşturduğu küçük bir gölet vardı.

Aynı dakikalarda yüzüm Buğra'nın sert göğsüne bastırılmıştı. Bir saniye bile yetmişti, manzaranın dehşetini görmeye.

Sesimi çıkartmadan sıkıca Buğra'ya sarılıp her şeyin bir rüyadan, sahradan ibaret olduğunu hayal ediyordum.

Fakat değildi. Tüm gerçeklik gözümün önünden ve zihnimin içinden ayrılmıyordu. Sadece bir soruyu düşünüyordum. Kim?

Yerde çıtırdayan ot ve küçük tahta parçalarından birilerinin geldiği anlaşılıyordu.

"Almila, sakın gelme!" Buğra'nın sesi ormanın derinliklerinde yankılanırken cevabı uzun sürmeden karşı taraftan verilmişti.

"Neden?"

"Gelme, diyorum. Çınar gelmesine izin verme."

"Tamam da neler oluyor, söyleseniz. Mısra neden ağlıyor?" Çınar'ın merakla konuşmasını duyduktan sonra uzun süredir gömülü olduğum Buğra'nın boynundan ayrılarak yüzümü olduğu yerde çivilenmiş iki can dostuma dönmüştüm.

"Canan." Elimin tersiyle gözümden akan yaşı siliyordum.

"Ne olmuş ona, buldunuz mu yoksa?"

"Evet ama o.." Canan'ın bulunduğu yöne bakarak yaklaşık on beş ileride olan Almila'nın yanına gitmiştim.

Çınar'ın yaşlı gözlerine inat Almila'nınkiler donuktu. Canan, gruptaki en yakın arkadaşıydı.

"İnanmıyorum, kendim göreceğim. Sizin aptalca şakalarınızdan biri olabilir."

"Böyle korkunç şaka yapmayacağımızı biliyorsun. Baksana, o ayakkabılar Canan'ın." Gözyaşlarıma hıçkırıklarım eklenmişti.

"Onun da bu işin içinde olmadığını nereden bileyim. Çocuk gibi ağlama, ölmedi o." Diyerek Çınar'ın omzuna küçük bir yumruk atmıştı.

Kararlı adımlarla ilerleyen Almila'yı engelleyemeyince dikildiğim yerde yaşanacakları beklemeye başlamıştım.

Büyük ağaca her yaklaşımında yavaşlıyor, kendinden emin hali yerini ürkekliğe bırakıyordu.

Son bir, iki küçük adım kala derin bir nefes alıp ağacın önüne geçmişti.

Çok zaman geçmemişti. Kısa bir süre. Kısa bir sürelik bakışta tüm söylediklerimizin gerçekliği Almila'nın yüzüne vurmuş, bilincini kaybetmesine neden olmuştu.

Yanı başında duran Buğra, düşmeden önce nazikçe belinden kavrayıp uzaklaştırmıştı Canan'ın soluk bedeninden.

Almila'yı yanımdaki çalılıkların üzerine yatırınca ilk yardım uygulamaya başlamıştım.

Çınar Almila'nın ayak bileklerinden tutup hafifçe kaldırırken, iki ince kaşının arasına baskı uyguluyordum.

"Şimdi ne yapacağız?" sessizliği bozan Çınar'dı.

"Diğerlerine haber vereceğiz. Çınar, sen burada bekle ben kızları kamp yerine götüreyim. Kalmaları onlar için iyi olmaz."

"Ben yalnız kalmam."

KAMP(Basılı Eser)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin