Mahalledekilerle toplanmış basketbol oynamaya gidiyorduk. Hatta Lale ve Eda'da geliyordu. Kimseden şikayetçi değildim ama Toprak ve Ahsen de bizimle geliyordu. Emre'nin koluna yapışmıştım. Ahsen ona yaklaşmasın diye bir oraya bir buraya sürüklüyordum.
Sahaya vardığımızda takımları ayarlamaya başladık. Ben tabii ki Emre'nin takımındaydım. Ahsen de bizim takımda olmak için çok uğraşmış olsada onu zorla karşı takıma vermiştim. Toprak ise bizim takımdaydı.
"Ben Emre'yle aynı takımda olmak istiyordum. Bu çocuk çok kısa! Nasıl basket atacağız?" dedi Arda'yı göstererek.
"Sanki sen Sultan Kösen'sin!" dedi Arda sinirli bir şekilde.
"O kim be?"
"Cahil..." diye mırıldandı.
Burak gülerek Arda'nın saçlarını karıştırdı. Onu zorla kendi takımına almıştı. Fatih ve Eda'yı bizim takıma alıp Orkun ve Lale'yi de onlara verdik. Altay'ın bacağı sakat olduğu için evde Güney'le birlikte oturuyordu.
Oyun başladığında sadece Ahsen'in üzerine oynuyordum. Sürekli omzuna çarpıp duruyordum. O da sinirli bir şekilde söyleniyordu. Bundan çok keyif alıyordum.
Emre'ye yaklaşacağı sırada üzerine doğru koştum ve yanlışlıkla çarpmış gibi yaptım. Aniden yere düştü.
"Yeter ama artık ya! Kız var karşında. Biraz kibar olsana!"
"Ay, kusura bakma." dedim yanına eğilirken. "Fark edemedim."
Emre gülmemek için zor duruyordu. Ahsen gözlerini devirip ayağa kalkmaya çalıştı. Birden topallamaya başladı.
"Ay canım çok acıyor!"
"Geç otur kenarda. Düzelir birazdan."
"Tek başıma yürüyemem." dedi acı dolu bir sesle. "Emre, yardım eder misin?"
Emre cevap vermeden önüne geçtim.
"Ben edeyim!"
Kolunun altına girip yandaki banka doğru ilerledim. İnadına hızlı yürüyordum. Rol yaptığını biliyordum.
"Yavaş yürüsene. Canım acıyor!"
Onu sertçe banka bıraktım ve yapmacık bir şekilde gülümsedim.
"Bence bir daha oynamaya gelme ya. Böyle giderse daha çok sakatlanırsın."
O bir şey diyemeden arkamı dönüp sahaya gittim. Arda yavaşça omzuma vurdu.
"Haketti. İyi yaptın."
Omzumdaki eline vurup oyuna devam ettim. İçim çok rahattı. Ona hiç üzülmüyordum. Yaptıklarımdan da pişman değildim.
Oynarken Toprak'ın attığı pas sayesinde bir basket attım. Toprak mutlulukla kollarını bedenime sardı. Emre birden onu tişörtünden tutup geriye çıktı.
"Abartma!" dedi bastırarak.
Toprak bıkkın bir yüz ifadesiyle yanımızdan uzaklaşırken Emre yanıma geldi.
"Bir daha onun pasıyla basket falan atmayacaksın!"
"Yuh Emre!"
"Dediğimi yap!"
Oyuna devam ederken Toprak'ın attığı pasları hemen başkasına gönderiyordum. Yoksa Emre sinirlenecekti. Biraz saçmalamıştı ama ben onu bu şekilde kabul ediyordum. Onun kıskançlık huyu benimkinden daha kötüydü.
Biz huzurlu bir şekilde oynarken Ahsen oyuna geri döndü. Az önce çok acıyan bileği mucizevi bir şekilde düzelmişti. Bu sefer daha çok hırslanmıştım. Hiç olmadığı kadar iyi oynuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen (Gay)
RomanceBabası öğretmen olan Ekim, babasının tayini çıktığı için yeni bir mahalleye taşınır. Mahalleyi gezmek için dışarıya çıktığında bir adamla atışırlar. Bu adam mahallede sözü en çok geçen kişidir. İlk başta araları pek iyi değildir ancak ilerleyen zama...