Güneş okyanusun mavileriyle buluşmuş hava kararmaya başlamıştı. Sonbaharın gelişini hissettiren derecede serin bir esinti kızın dalgalı saçlarını uçuştururken kız, bir eliyle yüzüne gelen saçları çekip bir eliyle de fırçalarını omzundaki çantaya sıkıştırmaya çalışıyordu. Caddede seri adımlarla ilerlemeye devam ederken üzerindeki paltoya iyice sarıldı ve meydana vardığında gözleriyle etrafı taramaya başladı.
"Hey Valery, burdayız!"
Kız sese doğru döndüğünde arkadaşlarının deniz kenarındaki banklardan birinde toplaştığını fark etti ve yanlarına adımladı. Aslına bakılırsa grubun içindeki tek arkadaşı olan Ashley yine saçlarının rengini değiştirmişti. Güzel sanatlar okuyup da saçlarının rengiyle sürekli oynamayan var mıydı ki? Ashley'nin mürdüm saçlarının aksine Valery'nin acı kahve saçları doğduğundan beri aynıydı.
Sadece Ashley'e hafif bir gülümsemeyle selam veren Valery, grubun kalanıyla ilgilenmemiş ve herkes onun bu haline alışık olduğu için kendi aralarındaki sohbetlerine geri dönmüşlerdi. Ashley bir yandan birkaç ay sonra mühendis olacak sevgilisinin anlattıklarına odaklanmaya çalışırken bir yandan da Valery'i süzüyordu. Kızla ilk tanıştığı zamanları hatırlayınca Valery'nin şuan bu ortamda rahat olmadığına emindi. Valery arkadaşı olmaya en yakın kızın endişeli bakışlarına göz kırparak karşılık verdi.
"Hadi gençler geç kalacağız." Ashley'nin omzuna kolunu attıktan sonra saçlarına bir öpücük kondurup ilerleyen Barlas'ın sesiyle herkes yarışın yapılacağı piste doğru ilerlemeye başladı. Onlar en önden ilerlerken yanlarında Barlas'ın kuzeni Karl ve sevgilisi Emma, biraz arkalarında Ashley'nin fakülteden yakın arkadaşı Tiffany ve bir süredir onunla flörtleşmeye çalışan ve aynı zamanda yine Barlas'ın fakülteden arkadaşı Matthew, ve en arkada Valery olacak şekilde yarış pistine vardılar.
Pist sahil kenarında başlayıp ormanın içindeki virajlarla daha da zorlu hale gelirken en son yine sahil kenarında sonlanıyordu. Önlem açısından semtin büyük bir bölümü trafiğe kapatılmıştı. Herkes pistin yanında yerlerini almış ve başlangıç düdüğünün çalmasını bekliyordu.
V'den...
Rüzgar saçlarımı okşarken onca kalabalığın arasında yarışı nasıl en önden izleyebildiğimizi merak ediyordum. Her an yarış başlayabilirdi ve Ashley hala ortalıkta gözükmüyordu. Piste vardığımızda hemen döneceğim deyip Barlas'la birlikte yanımızdan ayrılmışlardı ama hala dönmemişti. Gergin geçen birkaç dakika sonra Ash'i elinde iki bardakla kalabalığın içinden bana doğru ilerlerken gördüm. Barlas da dibinden ilerlerken kollarıyla etraftaki insanların Ash'e çarpmalarını engellemeye çalışıyordu.
Ash yanıma ulaştığında uzattığı bardaktan koca bir yudum aldım. Biranın oldukça ucuz olmasını beklerken ortalamanın gayet üzerinde çıkmasıyla karşlarım istemsizce şaşkınlıktan havalandı. Kısılan gözlerimle Ash'e döndüm.
"Ne iş?"
Anlamamış gibi gözüküyordu. "Nasıl ne iş?"
"Aptal gibi mi gözülüyorum? Binlerce insanın içinden geçip yarışı en önden izleyeceğiz ve sulandırılmış dandik biralar yerine bana canavar gibi bir şey getiriyorsun." Biramdan koca bir yudum daha aldım ve ekledim. "Neler çeviriyorsun?"
Ashley umursamazca omuz silkti.
"Barlas'ın eski bir arkadaşı da yarışacak bu gece. Her şeyi o ayarladı. Az önce de Barlas'la yarıştan önce onunla konuşmaya gitmiştik zaten."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Cruella Tigress || Yarı Texting
Teen Fictionvillain.inheaven: O, bir cenazedeki kıkırtı. villain.inheaven: Bu cümle çok fazla sen. villain.inheaven: Neden?