thursday's child has far to go
"Nereye?"
Ceketinin kollarını düzeltirken dudaklarına ufak bir sırıtış yerleştirdi oğlan, kahve gözleri haylazlıkla parlıyor; aklındaki düşünceler sağa ve sola salınıp duruyordu.
Yaklaşık bir haftadır planladığı şeylerin bu gece gerçekleşecek olması ise kalbini hızlandırıyordu.
Bembeyaz bir takımla boy aynasından kendine son kez bakıp tatmin olmuşcasına gülümsedi. Sorusu havada asılı kalmış olan arkadaşının hala ona baktığını hissedince ise topuklarında döndü.
"Ne düşünüyorsun?"
Ellerini iki yana açmış, bir tur da kendi etrafında dönmüştü cazibesini sunarcasına. Yeonjun en yakın arkadaşına alıcı gözüyle bakıp kafasını aşağı yukarı sallarken "Gecenin yıldızı gibi." dedi, abartmıyordu da.
Oğlan yerinden kalkmış, ellerini göğsünde birleştirip Beomgyu'ya doğru yürümüştü. Hala sorusuna bir cevap alamamış olmak onu biraz gıcık etmişti.
"Nereye gidiyorsun böyle?"
Beomgyu saçını geriye doğru tarayıp takımıyla uyumlu telefon çantasını taktı, içindeki eşyaları da kontrol edip arkadaşına döndü.
"Sevgilimin doğum günü partisine."
Heyecanla konuşup ayakkabılarını giydi. Dudaklarındaki gülümseme bir türlü silinmiyordu, bu durum Yeonjun'a biraz garip gelmişti.
"Anladım, gelmem gerekiyor mu?"
Beomgyu ayaklanıp arkadaşının omuzuna dokundu. "Hiç gerek yok, gelince sana anlatırım."
Omuz silkti, zaten Beomgyu'nun sevgilisini pek sevdiği de söylenemezdi. Gözü tutamamıştı bir türlü ama saygı duymaktan başka çaresi de yoktu.
Beomgyu her şeyinin tam olduğuna karar kılıp dışarı çıktı, kapıyı kapatmak için kolu kavradı ama son anda aklına gelen şey sırıtmasına neden oldu.
"Bugün günlerden perşembe," dedi. Sözlerinin devamını getirmeden önce dudaklarını ıslattı. "Ayrılmak için güzel bir gün, değil mi?"
Arkadaşının şaşkın bakışlarını umursamadan kapıyı çekip mutlulukla arabasına doğru yürüdü. Heyecanla çarpıyordu kalbi, öyle ki bayılacak gibi hissediyordu.
Arabasını çalıştırıp ezbere bildiği yolda sürdü, sevgilisinin evine - villa demek daha doğru olurdu aslında - vardığında onun yerine park etmesi için anahtarı valeye teslim etti. Evet, evlerinde vale de vardı.
Yere serilmiş kırmızı halının üstünde yürümek Beomgyu'nun özgüvenine özgüven katınca gülümsemesi daha da büyüdü. Kapıdaki güvenlikler kızıl saçlı oğlanı tanıdığı için zorluk çıkmadan içeri girebilmişti.
Beomgyu tanıdığı birkaç kişiye gülümseyip selam verirken yanından geçen garsonun tepsisinden içki aldı çevik bir hareketle.
Gözleri etrafta sevgilisini aradı bir süre, göremediğinde ise üst kattaki odasına çıktı.
Kapıyı tıklattı, sevgilisinin komutuyla içeri girdi. Gözleri direkt olarak buluşunca Beomgyu ayağıyla kapıyı kapatıp sırtını hemen yandaki duvara yasladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thursday's child has far to go, taegyu
Fanfiction"Ayrılmak için güzel bir gün." |şiddet