[5]

82 15 38
                                    

Yorum🥺

...

Beomgyu üstündeki siyah takımı son bir kez daha kontrol edip aynadaki bakışlarını yere indirdi. Öldürme kısmı haricindeki her şey tam da aradığı kaosu karşılar nitelikteydi.

Karşılığında ne yapacağını bilmeden Taehyun'ın teklifini kabul etmişti ve sonuçlarına katlanmak zorundaydı, yani kendisi böyle düşünüyordu. Yeonjun ise epey bağırıp çağırmış, en sonunda Soobin'in onu odaya çekip teke tek konuşması ile sakinleşmişti.

Beomgyu ne konuştuklarını oldukça merak ediyordu. Hatta içindeki tilkiler, kesin öpüşmüşlerdir diyordu sürekli.

Dudakları bu düşünce ile tekrar kıvrılırken kapı açıldı ve Taehyun içeri girdi.

Siyah takımını giymiş, oldukça hazır görünen bedene doğru yaklaştı ve tam arkasında durdu, aynanın üstünde birleşen gözleri ikisi için de kaçınılmaz olmuştu. Beomgyu ellerini cebine yerleştirip kafasını hafifçe eğdi.

"Olmuş mu?" Derken sesi epey keyifli çıkıyordu.

"Olmuş. Hatta çok güzel olmuş."

Beomgyu'nun gözleri heyecanla parlarken ortağına döndü. Aralarında çok bir mesafe olmamasını umursamadı, teması severdi zaten Beomgyu.

"Hadi gidelim."

Odadan çıkacakken Taehyun'ın onu kolundan tutması ile kendini yine aynı yerinde buldu. Taehyun cebinden bileklik çıkarttı ve oğlana taktı nazik olmaya çalışarak.

Gözleri buluştuğunda, "Yalnızca başın çok büyük bir belada olduğu zaman figürü basılı tut Beomgyu, tamam mı?" Dedi, sesi oldukça ciddi çıkmıştı bunu söylerken.

Beomgyu bilekliğin üstündeki kedi figürüne bakıp gülümsedi ve kafasını salladı onaylarcasına. Birlikte aşağı indiler, Yeonjun oturduğu yerden kalkıp arkadaşının yanında durdu.

"Beomgyu, dikkatli ol tamam mı?"

Oğlan arkadaşına sırnaşıp biraz gülümsemesini sağladıktan sonra evden çıktı, Taehyun da arabaya kadar takip etmişti onu.

Şoför arka kapıyı açınca birbirlerine baktılar, "dikkatli ol." Dedi siyah saçlı olan. Güvenlik önlemleri sıkı da olsa başına bir şey gelmeyeceğinin garantisini veremiyordu kendine.

"O pozisyonu alıp geleceğim."

Kendinden emin bir şekilde konuşup göz temaslarını kesti ve arabayla evin bahçesinden ayrıldı Beomgyu.

Yarım saat süren yolun ardından kocaman şirketin önünde duran arabadan indi. Kol düğmesinde dinleme cihazı olduğunu bildiği için rahattı Beomgyu.

Gerçi, rahat olmak zaten onun hayat felsefesiydi.

Dönen kapıdan geçip Taehyun'ın ona anlattığı için danışmaya sözde 'mülakatın' yapıldığı yeri sordu. Danışmadaki çocuk gözlerini kısıp önündeki oğlanı biraz inceledikten sonra bilekliğini fark etti, ince dudakları iki yana doğru kıvrıldı.

"Rufus Connell?"

Beomgyu yeni adını duyunca gülümsemesine engel olamadan "Ta kendisi." Dedi. Danışmadaki oğlan ayaklandı, siyah saçları düzgünce taranmış ve jöle ile şekillendirilmişti.

"Dean Anderson."

Beomgyu onun elini sıkarken duyduğu isim biraz heyecanlanmasına neden oldu. Taehyun'ın söyledikleri sürekli kafasında dönüp duruyordu.

thursday's child has far to go, taegyu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin