"Ver bana."
Yeonjun Beomgyu'nun valizini aldı ve alt kata indirdi. Soobin onlara yardım ediyorken Taehyun kenarda durmuş, ikilinin toplanmasını izliyordu. Beomgyu her şeyi aldığından emin olunca odasından çıkıp alt kata indi. Yeonjun ceketini giymiş onu bekliyordu.
"Keşke kalsanız."
Soobin montunu giyen Beomgyu ve onu bekleyen Yeonjun'a bakarak konuştu ama gözleri en çok Yeonjun'un üstünde dolandı. Çok uzun olmasa bile birlikte olmaya alıştığından gitmelerini istemiyordu.
Beomgyu omuz silkti, ayakkabılarını giydiğinde tamamen hazırdı. Kenardan onları izleyen Taehyun kapıya doğru ilerledi ve bu süre zarfında gözlerini oğlandan hiç çekmedi.
"İsterseniz kalabilirsiniz."
Beomgyu siyah saçlının söylediğine karşılık gülümseyerek kafasını iki yana sallamıştı. "Bizim de bir hayatımız var, kalamayız."
Taehyun güzelce karşılayarak kafasını aşağı yukarı sallayınca Yeonjun kocaman gülümsemişti. "Sizinle takılmaz eğlenceliydi, arada buluşuruz."
Eve döneceği için mutlu mutlu konuşmuş, Soobin'in içten içe sarılmalarını dilediğini bilmeden el sallayarak Beomgyu'nun arabasına ilerlemişti.
Kızıl saçlı oğlan da arkadaşının arkasından gülüp Soobin'e sarıldı, Taehyun ise küçük bir el sallaması kazanmıştı ondan yalnızca. Hemen ardından hızlıca kendi arabasına bindi. Aynadan geride kalan ikiye bakarken iç çekti.
"Mutsuz musun?"
Arabayı çalıştırıp bahçeden çıkan oğlan Beomgyu'ya hitaben konuştu. Kızıl saçlı kafasını iki yana sallarken "Hayır, garip hissediyorum sadece." diyebildi.
Yeonjun onu anlayarak kafasını aşağı yukarı salladıktan hemen sonra radyoyu çalıştırdı. "Taehyun ile aranızda bir şey mi geçti dün gece?"
Bununla birlikte kafasını arabanın camına yasladı Beomgyu, konuştuklarını her şey tekrar gözlerinin önüne geldi.
"Benden hoşlanıyor musun?"
Taehyun gelen ani soruyla birlikte ne yapacağını şaşırmış, gözleri de kocaman olmuştu. Beomgyu parmağını oğlanın dudağından çekip hafifçe doğruldu. Cevabını hemen alamayacağını zaten biliyordu.
"Neden soruyorsun?" Dedi Taehyun şaşkınlığını attıktan hemen sonra. Beomgyu omuz silkti ve ortağının kucağından kalktı, siyah saçlının elleri boşluğu düştü.
"Bilmem, davranışların böyle hissettirdi." derken aslında kendi söylediklerine bile inanmıyordu oğlan. Sadece bir şeyleri çözmeye çalıştığından minik yalanlar söylüyordu.
Taehyun kaşlarını çatıp ayağa kalktı, komodinin üstündeki vazoyu inceleyen oğlanın arkasına geçip çenesini omzuna yasladığında Beomgyu irkildi. "Hoşlanan biri varsa eğer," diyerek yarım bıraktı cümlesini. Elini oğlanın beline sarıp parmaklarının karnının üstünde gezdirirken Beomgyu vazoyu dikkatlice yerine bırakıp "Hoşlanmıyorum." dedi kesin bir ifadeyle.
Bedenini Taehyun'a döndürüp yüz yüze gelmelerini sağladıktan sonra kollarını boynuna doladı.
"Ben yalnızca dokunuşlarını istiyorum. Anlaşma sona erdi, artık aramızın garip olacağı bir durumda da değiliz. O halde bana başka bahaneler sun Kang Taehyun."
Kafasını omzuna doğru eğip gülümseyince Taehyun bir saniyeliğine oğlanın dudaklarına baktı fakat kendini hemen frenledi. Kafasını usulca iki yana salladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
thursday's child has far to go, taegyu
Fanfiction"Ayrılmak için güzel bir gün." |şiddet