Uğultuların içerisinde duyduğun bu kahkaha sesleri de ne Prenses Lena?
Katilin gülüyor mu arkandan?
Yoksa katiline gülüyor musun son kez?
Söylesene prenses? Herkesin tehdit olarak gördüğü bu kadını nasıl aptal birine çevirdin?
---
Sol göğsümde oluşan boşluk, kalbimin işlevini kaybettiğini gösteriyordu. Boğazıma dayanan zehirli hançeri oldukça duygusuz karşılamıştım . Kral arkamda derin nefesler alırken bakışlarım ablamdaydı. Boğazıma dayanan hançer sanki onun boğazına dayanmış gibi gözlerini kapattı sımsıkı, yutkundu. Ablamın hemen yanında karşısındaki askerin boğazını kestikten hemen sonra beni fark eden Yaman ise ablamdan farksızdı, bize doğru adımlamaya kalkışmıştı ki ablam onu durdurdu.
"Ne istiyorsun?" diye sordu ablam sertçe. Muhatabı arkamdaki adamdı. Şaşırmamam gerekiyordu burada olan hiçbir şeye çünkü ben zaten sevdiğim insanlar tarafından öldürülmüştüm. Karanlık tarafın kralının boğazıma bir hançer tutması en masum kötülüktü belki de.
Çınar ağacının bir yaprağı süzülerek ayaklarımın dibine düştü.
"Prensesi." kralın ağzından çıkan tek kelime ile kafamı yana çevirip ona bakmaya çalıştım lakin zehirli hançerin varlığı beni duraksattı. "Hareket etme, zarar görmeni istemem prenses." fısıltısının ulaştığı kişi bendim. Yaptığı hareket ve konuşmalarının tezatlığı gülünçtü.
"Bırak beni ve topraklarına dön Boran!" diye tısladım. Artık öfkenin yavaş yavaş damarlarımda gezindiğini hissediyordum. Kralın tutuşu gevşedi ama beni bırakmadı.
"Bu yaptığın bir savaş nedeni! Halkını düşünüyorsan buradan hemen gidersin. Yoksa-" Yaman'ın öfkeyle söylediği sözleri kralın alaylı kahkahası kesti. Yaman'ın mavileri öfkeyle harmanlanmış, kılıcı tutmayan elini olabildiğince sıkmış ve yumruk yapmıştı.
"Yoksa ne küçük adam? Yoksa ne?" sona doğru yükselen sesiyle istemsizce gözlerimi kapattım. "Burada olmamanız gerektiğini bilmiyor musun Prenses Sahra? Bu topraklarda bulunanların son hali ne oluyor? Aptallığınız yüzünden halkımı da tehlikeye atamam. Bu size küçük bir uyarıydı. Tekrarlandığı an bu kadar barışçıl bir yol izlemeyeceğim." kralın öfkeli bakışlarından ablam da nasibini aldı. Sözlerindeki altı kapalı anlamı çözemedim lakin tehlikeyi hissettim. Ne vardı bu topraklarda? Burada bulununca ne oluyordu? Kafamda dönen bütün sorularım bilinmezliğe adımladı.
Bakışlarım yere düştü. Çınar ağacından düşen yaprakta takılı kaldı.
Senin gerçeklerin burada Lena.
Yaprağın üstünde yazan yazıyla gerçek anlamda korktuğumu hissettim. Kralın elinin üstüne elimi koydum. Hançeri beraber tutuyorduk artık. Kralın bakışlarının bana düştüğünü hissettim. "Hançeri çekiyorsan ya öldür ya da hiç girme bu şovlara." dedim elini kolaylıkla boynumdan çekerken. Kral zorluk çıkartmamıştı. Onun yanından gideceğim vakit kulağıma fısıldananlar ile saniyelik duraksadım.
"Buraya bir daha gelme prenses."
Senin gerçeklerin burada Lena.
Kralın tam karşısına doğru yürürken buraya kesinlikle bir daha geleceğimi biliyordum. Buraya gönderilme sebeplerim olmalıydı. Cezamı çekmiştim ya da ben öyle sanıyordum. Aklımdan geçenler o kadar tehlikeli boyuta evrildi ki burada olan herkesten şüphe duydum. Sessizce olmam gereken tarafa, kralın karşısına, geçtim. Artık ablamın sağında Yaman'ın solundaydım.
![](https://img.wattpad.com/cover/363479926-288-k990721.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Labirent'in Kalbi
Fantasía"Neler oluyor?" diye fısıldadım korkuyla. Az önce bir yemek masasındaydım. Şimdi ise saatler önceki ana dönmüştüm. Yaşlı kadın yüzüğü avuçlarımın içine bıraktı. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı. "Sen hep oraya aittin Lena. Burada cezanı çektin ve şi...