Selamlar canlarımm. Yepyeni bir bölümle karşınızdayımm. Keyifli okumalarr.
...
Gözlerini açtığımda ay ışığının aydınlattığı harabe bir yerle karşılaştım. Işık varla yok arasındaydı. Bu da bir kaç saattir uyuduğumu gösteriyordu. İçerisi küf kokuyordu. Hiç bir yeri aydın göremiyordum.
"Beni nasıl yakaladı bunlar! Siz daha kimi kaçırdığınızın farkında değilsiniz!" Ne kadar debelensemde kurtulamıyordum.
Ayak sesleri duyduğumda hareketlerimi durdurdum. Nerdeyse kırklarının ortasında olan bir adam girdi görüş açıma.
"Bayan Karahanlı, sizi görmek ne güzel." dedi pis bir sırıtışla. Sırıtışı midemi bulandırmıştı.
"Kimsin?!" dedi sesimi sert çıkartarak.
"Vay be Karahanlı'nın karısı da en az onun kadar varmış. "
"Kimsin dedim sana!" diye bağırdım en son dayanamayarak.
"Ben Temmuz. Temmuz Doğan."
"Ya, bende Haziran. Haziran Doğmayan. Memnun oldum." dedim gülümseyerek. Arkadan gülümseme sesleri geldi ama kim olduğunu göremedim.
Boğazını temizledi. "Komik değildi."
"Ben güldüm ya, önemli olan o." dedim kendimden emin bir sesle.
"Kendini çok mu önemli sanıyorsun sen?"
"Cık. Sanmıyorum, zaten öyleyim."
"Kendini beğenmiş." dedi tiksinerek.
"Tabikide kendimi beğeneceğim. Kendim kendimi beğenmeyeceğim de kim beni beğenecek? Sen ve senin gibiler mi?" diye sordum yüzümü buruşturarak.
"Bana bak," dedi dişlerini sıkarak. "Laflarına ve mimiklerine dikkat edeceksin!"
"Laflarıma dikkat ederimde, mimiklerime söz veremem ama çalışırım."
"Deliye çattık." diye homurdandı. Cevap vermeden arkamdaki duvara yaslanarak rahatıma baktım. Beni böyle görünce sinirleri tepesine çıktı. Planım basitti, onu delirtip beni bırakmasını sağlayacaktım.
"İnsan misafirine çaydan börekten bir şeyler verir. Bu nasıl misafirperverlik?"
"Kasanın yerini söyle." dedi. Demek derdi kasaydı ama ne kasası?
"Ne yapacaksın canım kaseyi? Bana yemek mi yapacaksın? Çok naziksin yaa kaseyi marketlerden de bulabilirsin."
"Kasa dedim ne kasesi aptal karı!" Devrelerini mini minnacık yaktım sanırım.
"Öncelikle karı değil kadın. Sonrasında anladım işte kase olduğunu ne israr ediyorsun?"
"Silahımı getirin!" diye bağırdı arkaya doğru. İri bir adam karanlıktan gelerek silahı Temmuz'a uzattı.
"Oha adamın çok yakışıklıymış. Demir'le boşanıp onunla evlenmeyi düşünebilirim."
"Ne saçmalıyorsun?"
"Biliyor musun kendimi şuan kitaptaymış gibi hissediyorum. Evlenmemiş olsam şuan birbirimize aşık olup evleneceğimizi düşünebilirdim. Ama yani sana da aşık olmak için göz gerekir."