***Ortalık adeta savaş alanına dönmüştü.
Taehyung'u arkasında bırakıp tüm hızıyla gittiği kamp alanındaki curcunayı görmesiyle olduğu yerde duraksadı Jungkook. Yolunda gitmeyen işlerin olduğunun farkındaydı fakat kendini bu durumun içinde bulmasıyla ne yapacağını bilememişti. Askerler oradan oraya koşturuyor, yaralılar bağırarak çadırlara koşuyor, komutanlar ise emirler yağdırarak nizamı sağlamaya çalışıyorlardı. Kimse o an böyle bir kargaşanın içine düşeceğini tahmin bile etmemişti, Jungkook da dahil.
İçinde binbir sıkıntıyla sevgilisini arkasında bırakmıştı. Attığı her adımda dahi geri dönmeyi düşünmüştü fakat kendini onun güvende olduğuna inandırarak bu fikirden vazgeçti. Bir yanda çığlığı kulaklarından silinmeyen arkadaşı, ve belki de daha fazlası, bir yanda ise biricik sevdiği vardı. Taehyung'u kamp alanına götüremezdi. Eğer onun başına bir iş gelirse delirecek raddeye gelirdi. İşte bu sebeple bulundukları hendeğin sakinliğine güvenerek onu oraya saklamıştı. Hemen geleceğini söylemişti, onun orada olacağına inanarak.
"Hassiktir.."
Ağzından firar eden küfüre engel olamazken kısa sürede kendine geldi ve adımlarını hızlandırarak çadırlara yaklaştı. Görünmez gibiydi. Etrafındaki askerler gelip geçiyor, ortada dikilen bedene çarpsa dahi umursamadan yollarına bakıyorlardı. Bu durum Jungkook'u daha da öfkelendirdi. Ne yakın dostlarını, ne de bölük arkadaşlarını ortalıkta göremiyordu. Solukları hızlanmaya başlarken gözleri kartal gibi etrafı tarıyordu.
Omzuna çarpan bedenin tanıdık simasını görmesiyle kolundan yakaladı bölük arkadaşını.
"Jimin nerede?!"
Sesini duyurmak için bağırdı arkadaşının yüzüne doğru. Zaten korkmuş ve gergin olan genç Jungkook'un bağırmasıyla irkildi ve gözlerini kapadı sımsıkı. "R-revirde." diyebildi sadece. Jungkook aldığı cevapla dişlerini sıkarak geri çekildi ve adımlarını revir çadırına doğrulttu. Burada Taehyung'dan sonra yakınında olan birkaç kişiden birydi Jimin onun için. Her ne kadar birbirlerine takılsalarda onu hep korur ve kollardı. Ona zarar geldiği düşüncesi bile kalbini sıkıştırmıştı iri bedenin.
Koşarak çadıra ulaştığında içeriden gelen bağırış sesleriyle yüzünü ekşitti. Arkadaşlarının, yandaşlarının canını yakan herkesin eceli olmak istedi. Öyle ki tırnaklarını sertçe elindeki tüfeğe bastırdı ve ağzından küfürler savurarak çadırdan içeri girdi. Tam karşısındaydı, Jimin. Sargılı koluyla baygın bir şekilde uzanırken başında sadece Yoongi bekliyordu.
"Yoongi!"
Kendisine seslenen bedenle dakikalardır gözlerini çekmediği sevgilisinden bakışlarını ayırarak kafasını çevirdi Yoongi. Jungkook'u görmesiyle son raddeye kadar tuttuğu göz yaşları bir anda yanaklarına hücum etti. Jungkook'un içi acıdı bu görüntüye. Dayanamadı ve koca birkaç adım atarak kollarını arkadaşının bedenine sardı. Yoongi sanki bunu bekliyormuş gibi kafasını Jungkook'un omzuna gömdü ve tüm acısını döktü. Hıçkırarak ağlamaya başladı dostunun kollarında.
"Durumu nasıl?"
"Dikiş attılar." Kendini geriye çekerek elinin tersiyle gözyaşlarını sildi kısa olan. "Enfeksiyon kapma riski var, steril bir ortam olmadığı için. Ateşi çıkarsa veya kötüleşirse diye başında bekliyorum işte."
"Neden baygın?"
"Dikiş atıldığı için doktor ilaç verdi. M-muhtemelen acıdan uyanamıyor."
Kendi kurduğu cümlelerle gözyaşları yeniden akmaya başlarken ellerini yüzüne kapadı hemen. Jungkook ilk defa ne yapacağını bilemiyor gibiydi. Kafasını havaya kaldırdı ve yüzünü sıvazladı sinirle. Küfürlerini bir bir sıralarken ne yapması gerektiğini düşünüyordu. Burada arkadaşlarının yanında mı kalmalıydı, yoksa diğer askerlerin yanına giderek destek mi olmalıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soldier | Taekook
FanficJungkook: Bu numara 1. bölükten Kim Taehyung'a mı ait? Taehyung: evet Neden sordun? Jungkook: Sabahki eğitimde hedefe nişan almak yerine benim ayağıma sıkan gerizekalının sen olduğundan emin olmak için. •texting •düz yazı