"Ne o sustun kaptanım, diyecek bir şey bulamadın mı?"
Sokağın boş oluşu işleri iyice zorlaştırırken Barış'ın ona doğru adımladığını farketmişti Fernando.
Farketmeden geriye doğru gitmeye başladığında bu adama böylesine boyun eğmenin verdiği güçsüzlüğe kin kusmak istiyordu.
Fernando Muslera, kendisinden 14 yaş küçük birine korkuyla bakmaktan nefret etsede bu adamın sarı kıvırcık saçları onu mest ediyordu.
Sırtı soğuk duvarla buluştuğunda yutkunarak şişkin dudaklarda gezdirmişti gözlerini.
Alayla gülümsüyordu şişkin dudaklar. Bu haliyle bile oldukça çekici gözüküyordu.
Dolgun dudaklardan gözlerini çekip bu seferde adem elmasına indirdiğinde çekip koparmak istemişti.
Karşısındaki adam, mükemmeldi. Her şeyiyle mükemmeldi.
Yüzünde hissettiği nefesle gözlerini kapatmıştı.
"Uzaklaş Barış, biri görecek."
"Çokta sikimde değil biliyor musun bebeğim?"
Barış, burnunu adamın boynuna yasladığında yavaş yavaş buseler kondurmaya başlamıştı.
Aklına Fernando'nun yanında dolanan adam geldiğinde beyaz tene dişlerini geçirmiş, ardından emerek morarmasını sağlamıştı.
Fernando'nun kısık inlemeleriyle büyük bir memnunniyet içerisinde aşık olduğu dudaklarda oyanlandıktan sonra daha fazla dayanamayacağını farketmişti.
Alt tarafı sızlamaya başlamıştı. Bu Barış için oldukça zor bir durumdu.
Yutkunarak alaylı gülüşünü sürdürdüğünde karşısındaki adamın bileğinden tutmuştu. Sinirli oluşuyla unutmayı ummuştu.
"Kimdi o zevzek?"
"Bilmiyorum, avukatlardan biriymiş sanırım."
"Seni yiyecek gibi bakıyordu ve ben seni saklamak istiyorum."
"Baskın olmaya çalışma"
"Yeterince baskın olmuyor muyum kaptanım?"
Barış dişlerini dudaklarına geçirdiğinde yutkunarak Fernando'yu arabaya çekiştirmeye başlamıştı.
Sikik parti zerre umrunda değildi. Bileğini kavradığı bedeni büyük bir şehvetle becerme isteği tüm tenini yakıyordu.
Arabaya geldiklerinde tenha bir yerde olmalarından dolayı kapıları açar açmaz Fernando'yu arka koltuğa fırlatmış, ardından kapıyı kapatarak sürücü koltuğuna binmişti.
"Barış, nereye? Aç şu kapıyı." Fernando, arabanın arka kapılarında bulunan çocuk kilitleriyle yutkunurken arabayı çalıştıran Barış'la telaşlanmıştı.
"Barış, eşyalarım kaldı..." Sakin çıkarmaya çalıştığı sesiyle derin bir nefes verirken içini heyecan sarmıştı.
Kendisinden küçük sevgilisinin az çok ne yapacağını tahmin edebiliyordu.
"Mauro ya da Lucas'a söyleriz alırlar."
Barış'ın ürkütücü sesi arabada yankılanırken Fernando kafasını sallamış, sevgilisinin ne yapacağını sabırla beklemeye başlamıştı.
Uçurum kıyısında duran arabayla ay ışığı tenine düşerken Barış'ın arabadan inişi ve arka koltuğu açmasıyla titremeye başlamıştı.
Barış büyük bir ustalıkla kravatını çıkarıp altındaki bedenin ellerini bağlarken, Fernando'nun kravatını alarak onun gözlerini kapatmadan önce sırıtmıştı.
"Bir cezayı hak ettin kaptanım."
____
Selam!
Noktalama işaretlerini ve yazım yanlışlarını düzeltemedim, affola...
İyi Okumalar Sevgili Dostum!
-Lizzie🤫
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ying and Yang- Fernando X Barış
FanfictionBarış Alper Yılmaz, takımının kaptanına karşı duygular besliyordu...