4

208 18 31
                                    

"Aç lan, siktiğimin telefonunu!"

Kıvırcık olan, gaza daha da yüklenirken korna seslerini umursamamış, büyük bir sinirle direksiyonu sıkmaya başlamıştı.

Elleri bembeyaz kesiliyor, boynundaki damarlar belirginleşiyor ve zoraki nefes almaya çalışıyordu.

Fernando'nun böyle yapmasını anlamamıştı. Hele ki ona karşı gelmesi, Barış'ı sinirlendiren son nokta olmuştu.

Çalan telefon arabaya bağlı olduğundan, arayan kişiyle telefonu açmıştı genç oğlan. Arkadaşının sesini umursamadan buz gibi olan sesini ona yöneltti.

"Tek bir soru soruyorum, cevaplamazsan sikerim belanı, Mauro. Nando nerede?"

"Kendine gel salak herif, kendine gel!"

Mauro'nun verdiği cevapla sinirle gaza daha da yüklendiğinde umursamamış, ciddi ses tonunu tekrardan arkadaşına yöneltmişti:

"Mauro, Nando nerede? Sikik çeneni aç ve bana onun nerede olduğunu söyle!"

Gür sesiyle yutkunduğunda gözleri arka koltuğu bulmuştu.

Daha birkaç gün önce sevgilisinin her zerresini görmüştü kıvırcık oğlan. Onu delice sevmiş, tamamen kendisine ait olmasını sağlamıştı.

Aklına gelenlerle gözleri sinirden dolduğunda, Nando'nun verdiği cevaplar beyninde dolaşmaya başlamıştı bu sefer.

Barış, kendisine ters cevap verilmesinden nefret ederdi. Bunu en iyi bilen kişi ise Nando'dan başkası değildi.

Şimdi bile bile Barış'a ters cevap vermiş, aniden evden çıkıp koskoca İstanbul'da onu aramasına neden olmuştu.

Barış, bunun acısını çıkarmasını bilirdi fakat tek istediği, Nando'nun yanında olması, badem gözleriyle ona bakmasıydı.

"Bilmiyorum, inan bana bilmiyor-"

Ani sinirle Mauro'nun yüzüne kapatıp hızla kavşaktan dönmüştü. Beyazlaşmış ellerini iyice sıktığında, ezbere bildiği yolda ilk kez bu kadar hızlı gitmişti Barış.

Bahçeli eve vardığında arabayı hızla park etmiş, cebindeki anahtarı çıkararak sert bir şekilde eve girmişti Barış.

Sessiz olan evde yankılanan ayak sesleri sinirlerini arşa çıkardığında, gür sesiyle sevgilisinin adını evde yankılatmıştı.

Cevap yoktu, eve sessizlik ve karanlık hâkimdi.

Salonun ışığını açtığında gördüğü alkol şişeleriyle beyninden vurulmuşa dönmüştü.

Barış Alper, hiçbir şekilde sevgilisinin alkol kullanmasına izin vermezdi. Onun sağlığını düşünür, temposunu kaybetmemesi için kendisini bile feda etmişliği vardı.

Nando'yu beklemekten başka çaresi yoktu Barış'ın. Evin ışıkları gözlerini rahatsız ettiğinden ışığı geri kapatmış, ardından koltuğa oturarak bacaklarını gergince sallamaya başlamıştı.

Sinirden vücudunun her zerresinin ağrıdığını hissediyordu. Bunun sorumlusunun sevgilisi olması, onu daha da çıldırtıyordu.

Bir süre sonra kapı sesi duyulduğunda yerinden bile kıpırdamamıştı Barış. Koridordan gelen ayak sesleriyle ışık açıldığında, gelen kişi korku dolu sesiyle sinirle sırıtmış, ardından ayağa kalkmıştı.

Nando'nun kendisine olan bakışlarını umursamadan eline aldığı bira şişesini hızla yere fırlatmıştı.

"Ne kadar içtin lan bundan, içmeyeceksin demedim mi ben sana!"

"Siktir git evimden."

Nando tiksinerek karşısındaki adama ve davranışlarına baktığında, tekrar kırılan cam şişeyle sıçramış, ardından kapıyı göstermişti.

"Barış, siktir git!"

"Sen sigara mı içtin bir de?" Barış, yoğun sigara kokusuyla ani bir şekilde Nando'nun kolundan tutar tutmaz yediği tokat ile afallamıştı.

Nando ilk kez ona böyle bakıyordu. Acımasız, ürkütücü ve tehditkâr şekilde bakıyordu. Karşısındaki adamın onu tehdit edercesine konuşması, işi tekrar boka sarmıştı.

"Sen bu hareketlerini düzeltene kadar, yanıma bile yaklaşmayacaksın anladın mı Barış Alper Yılmaz?"

___

Selam!

Hızlı başladık bismillah

Kusura bakmayın, beklettiğimin farkındayım.

İyi Okumalar Sevgili Dostum!

-Lizzie

Ying and Yang- Fernando X BarışHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin