DY*11

597 43 10
                                    

Elim ayağım boşalırken Berk beni kollarımdan tutmuş, ne olduğunu soruyordu. Sıla'da ondan farksız değildi. Abimi endişelendirecek ne olmuştu? Abimin her şeyini bilirdim. Domatesten nefret etmesinin sebebinin çocukken üstüne döküp,sevdiği kız önünde rezil olmasını,dar alanlardan nefret etmesini,beni ve ya sevdiği insanı kıskandığına gözünün hiç bir şey görmeyişini,meyve suyu olarak sadece portakal suyu içmesini,dondurma olarak limonlu ve çikolatalı dışında başka yememesini, belkide sadece benim bildiğim ; bel boşluğundan aşırı huylanmasını... Daha bir çoğu. Ve onun hakkında bildiğim bir şey daha varsa ; sadece gerçekten endişelendiği zamanlar öyle konuşmasıydı.Abim hiç endişelenmemişti.Ciddi durumlar hariç. Bu yüzden korkuyordum. 

''Abim...Beni Gündoğan hastanesine alel acele çağırdı. Korkuyorum. Berk çok korkuyorum!''dedikten sonra ona sarılarak göz yaşlarımın akmasına izin verdim. Berk hızla beni yanına alarak arabasına sürükledi.Sıla arka koltuğa bindiğinde ön koltuğa binmiştim. 

Hastanenin önüne vardığımızda koşarak görevliye abimi sordum. Bana oda numarasını söylediğinde hızla üçüncü kata çıkıp abimin odasına daldım. Bir adam abimin gövdesinde açılan kocaman kesiği diken doktoru görünce kalbim sıkıştı. Abime nolmuştu? 

Yanında sevgilisinin durduğunu görünce sinirle ona döndüm.Zaten onu feci derecede kıskanıyordum, üstüne saldırmak için neden arıyordum.Biz abimle birbirimizi paylaşamıyorduk. Ben bir erkeğin yaptığı espriye gülsem bile abimin sert bakışlarını üstümde hissederdim. O asla kıskandığını itiraf etmezdi ama bir Türk abisi olduğu için kıskandığını biliyordum. Bende onu o şıllıktan kıskanıyordum ama belli etmezdim.

''Sen,''diye kükredim kıza doğru. ''Sen yaptın bunları abime, değil mi?''

''Derin, hayır o bişey yapmad-'' abimin sözünü bağrışı kesti. Bana laf anlatmaya çalışırken doğrulmaya çalışmıştı ve dikişler henüz bitmemişti.

''Hanım efendi,lütfen; hastanın canını acıtıyorsunuz.''dedi doktor sert bir sesle. Kızı iterek abimin elini tuttum ve yanağını öptüm. 

''Özür dilerim abi,özür dilerim...''derken başımı boynuna gömmüş ağlıyordum. ''Ağlamaya devam edersen evde çok kötü acısını çıkarırım Derin.Özür dilemene gerek yok.''

Abim ağladığımda genel olarak ; yanağımı koparırcasına ısırırdı, suratımı yalayarak beni iğrendirmeyi başarırdı,bana sıkıca sarılıp nefes almamı engellerdi ya da belime sürekli dokunup huylanmamı sağlardı, ki bunu yaptığında sürekli kaçtığım için ağlamazdım. Acısını çıkarırım derken bunları yapmaktan bahsediyordu. Ama ben kendimi durduramayıp ağlamaya devam ediyordum.

''Evde göreceksin sen. Ayrıca sümüklerin tişörtüme bulaştı.''

Umursamadan fısıldadım ''Sana bu nasıl oldu?''

''Her genç adam ömrü hayatı boyunca sokak serserileri tarafından bıçaklanılmadıysa,gençliğini yaşamamış demektir!''dedikten sonra güldü. 

''Allah onların belalarını versin!''diye bağırdıktan sonra sevgilisi sırtımı okşamaya başlamıştı.

Ne yapıyor bu değişik?

İstifimi bozmadan ağlamaya devam ettiğimde,abim konuştu.''Evet güzelim,Allah onların belasını versin.Beni bıçakladıkları için değil ; seni bu kadar ağlattıkları için.''

Doktorlar artık ağlamama dayanamayıp beni odadan apar topar çıkardıklarında,hala ağlıyordum.Berklerden uzaklaşıp sessiz bir alana gittim ve hiç düşünmeden Batı'ya sesli mesaj attım.

''Batı,ben çok kötüyüm. Abim...Abim bıçaklanmış.Nolur ara beni.Seninle konuşmak istiyorum.''

Bir kaç dakika sonra sesli mesajım iki mavi tik oldu.Heyecandan kafayı yiyecektim.Karnımda kelebekler uçuşuyordu. 

Duvar YazısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin