Nereden başlayacağımı ve ne söyleyeceğimi bilmiyorum. İlk söyleyeceğim, iyi bir avukatlık bürosundan, oldukça yetkin bir avukat bulduğum olacak. Bu büronun benim yaşadığım yerde harika bir itibarı var, özellikle de erkekleri boşanmada temsil etme alanında. Avukatım, bu davayı takımından başka birine vermek yerine bizzat kendi üzerine aldı. Tüm firma bana büyük bir destek ve sempati gösterdi. Tek dertlerinin, kazanacakları para olmadığını görebiliyorum.
Avukatım Nadia, benim iyi durumda olmam için elinden gelen her türlü yardımı sağlıyor. Benim davamı aldıktan hemen sonra, formalite formları doldurduk, ona banka hesaplarım ve ikimizin geliri ile ilgili kaba miktarlar verdim. Ona kazadan ve kaza öncesinde olanlardan bahsettiğimde, hemen zührevi hastalıklar testi almamı önerdi ama ona bunu zaten yaptığımı söyledim. Sonra da bana, Mia'nın ihanetinin kanıtlarını toplayıp toplamadığımı sordu. Ona ihaneti keşfettiğimde, doğru dürüst düşünemediğimi söylediğimde de hemen bir özel dedektifi aradı ve ertesi gün için bir randevu ayarladı. Kusura bağlı boşanmanın geçerli olduğu bir eyalette olduğumuzdan, davanın benim lehime gitmesi için, ihaneti ispatlamamız çok önemli.
Bunların yanında, Nadia'nın takımından biri, benimle Mia'nın babası arasındaki iletişimi sağlamak için atandı. Böylece çocukların alınıp bırakılmasını koordine edebileceğiz. Yakında eski kayın babam olacak adamı, eski karımın çocukları önümüzdeki hafta sonu alabileceği konusunda bilgilendirdim.
Nadia benim ve çocukların terapi alması konusunu da açtı. Terapiye başladığımı, çocukların da gelecek hafta başlayacağını söyledim. Şu an çocukların bir şeyden haberi olmadığı için, bu konuyu bekletiyordum. Nadia ihtiyacım olursa birkaç terapist bildiğini söyledi.
Nadia'nın benim durumun konusundaki gerçek empatisinin, beni rahatlattığını söyleyebilirim. Avukatları normalde sevmem ama ruh taşıyan bir tanesini bulmuşa benziyorum.
Nadia bana bir sonraki buluşmamızda tamamlamam için bir liste verdi ki bunlar burada aldığım tavsiyelere de paralel şeyler. Bu nedenle benden DNA testi almamı istediğinde, bu bana garip gelmedi zira bunun standart prosedürün bir parçası olduğunu anlamıştım. Akşam eve vardığımda çocukların yanak içinden sürüntü aldım ve benimkiyle beraber zarfa koydum ve sabah postaya verdim.
Ertesi Cuma çocukları dedelerine bıraktıktan sonra öğle yemeğinden dönerken, DNA testi sonuçları ile ilgili bir mail uyarısı aldım. Emailleri arabada, bilgisayarımda açmaya karar verdim. İlk mailin linkine kaygılı bir şekilde bastım ve oğlum Michael'in benim biyolojik çocuğum olduğunu gördüm. İkinci linke de bastım ve sonuçları okudum. Tekrar okudum. Ve tekrar okudum. Dilimi yutmuştum ve gördüklerime inanamaz bir şekilde başımı sallayıp duruyordum. Kızım Carrie benim biyolojik çocuğum değildi.
Acımın nasıl büyük olduğunu anlatamam. Sanki bir parçamı koparmışlar gibi acı çekiyordum. Gerçekten de ruhumdan kocaman bir parça koparmışlar gibi hissediyordum. O kadar acı içerisinde, kimi arayacağımı bilemedim. Orada öyle oturup ağlarken, bir yandan da bu kabustan uyanmak için yalvarıp durdum.
Sonuçların ekran görüntüsünü aldıktan sonra Nadia'ya gönderdim. Nadia 20 dakika içinde beni aradı ve işyeri adresimi istedi. Adresi zar zor verdim ve Nadia yanıma birini göndereceğini söyledi. Daha fazla dayanamadım ve arabanın kapısını açıp sokağa kustum. Kusmam bittiğinde avukat asistanı gelip beni aldı ve Nadia da toplantısı biter bitmez yanıma geldi.
Bana söylediği ilk şey, bu testlerin bazen yanlış sonuçlar verdiği oldu. Tamamen haklı olan tüm bu öfkeme rağmen, yerel bir laboratuvarda Carrie için bir test daha yaptırmamı önerdi.
Olanlara inanamıyordum. Mia'yı beni aldatırken yakalamama rağmen, DNA testini tamamen formalite olarak görüyordum. Karımın başkasının çocuğunu doğurmasını bırak, bana ihanet edeceğini bile aklımın ucundan geçirmemiştim. Ben kiminle evlenmişim böyle?
Henüz elimde kesin delil yokken Mia'ya hesap soramazdım ama kesin delil eğer şüphelerimizi kanıtlarsa, onunla konuşmak bile aklımın almadığı bir şey haline geliyordu. Avukatlık bürosundakilerden biri, tansiyonum yüksek mi diye ölçüm yaptı. Biraz yüksekti ama ben bir panik atak geçirmek üzere olduğumu hissediyordum. Ama bir yandan da şok nedeniyle duyarsızlaşmıştım.
Küçük kızımın o andan sonra artık benim biyolojik olarak kızım olmayacağı fikri ile mücadele ediyordum. Çocukların anneleri ile olmasına şükrediyordum. Bir yandan da test sonuçlarından tamamen şüphe duymaya başladım. Belki oğlum benim oğlum değildi ama kızım benim kızımdı?
Neyin ne olduğunu öğrenmek için 2 gün daha beklemek istemediğimizden, bir bahane ile Carrie'yi annesinden birkaç saatliğine aldık ve steril bir laboratuvarda testi tekrarladık. Bir yanlış yoktu. Carrie benim kızım değildi. Sonuç geldiğinde Carrie çoktan annesindeydi ama ikinci test sonuçları beni daha beter vurdu. Carrie'nin, test sonuçlarıyla nasıl darmadağın olduğumu görmemesi iyi oldu. Sonuçları avukatıma gönderdim. Hemen beni aradı ve bu çok zor zamanlarda aileme sığınmamı tavsiye etti.
Tamamen duygularıma boğulmuş bir şekilde, yol boyu ağlayarak babamın evine gittim. Annem beni gördüğünde, bir şeylerin çok kötü olduğunu hemen anlamıştı ama ben konuşamayacak kadar ağlamaya boğulmuştum. Sonunda ona, Carrie'nin benim kızım olmadığını söylemeyi başardım. "Ne?" diyebildi ama ne dediğimi anlamıştı. Zaten benim bunu tekrar edecek gücüm yoktu. Benim hüngür hüngür ağladığım, annemin ise orada öylece bakakaldığı bir sessizlikten sonra annem babamı aradı ve hemen eve gelmesini söyledi. Eve gelirken hız yapıp kendini tehlikeye atma ama sana berbat haberlerim var dedi.
Babamın eve gelmesi 20 dakikayı buldu. Bundan sonraki saatler, birbirimizi teselli etmeye çalışmamızla geçti ama hiçbirimiz teselli edilecek durumda değildik. Bana Michael'i sordular ve onlara Michael'in benim çocuğum olduğu kesin dedim. Önce rahatladılar ve sonra sadece bir torun kaybettikleri için rahatladıkları için suçluluk duydular.
Bundan sonra ne yapacağım konusunda hiçbir fikrim yoktu. Ama tek bildiğim, Carrie'nin ihtiyacı olan vey istediği hiçbir şeyden mahrum kalmamasını sağlayacak olduğumdu. İştirak nafakası olmasa da, onu ortada bırakmayacaktım.
Kendi acım altında ezilirken, Carrie için daha çok üzülmeye engel olamıyordum. Bu durumda tamamen masumdu. Onun velayetini istediğimden emin değildim ya da bunun mümkün olup olmadığından. Aynı zamanda Mia'nın bunu bilip bilmediğini ya da bundan şüphelenip şüphelenmediğini de merak ediyordum. Bir anda birçok cevaba ihtiyacım olduğunu farkettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sapkın Aldatma
RomanceBu hikaye, 2 çocuklu sadık, iyi bir baba olan kocanın, karısını başka bir adamla basmasıyla beraber ortaya çıkan korkunç yalan, aldatma ve sapkınlık sarmalının, mahvolan hayatını yeniden toparlarken, artık eski karısı olan kadına nasıl beklenmediği...