Yeliz Akarsu. Arkadaşlarının deyimiyle Liz.
Hayattaki tek gayesi rahatsız edilmeden okulun müzik odasındaki gitarı çalmak ve şarkı sözleri yazmak. Hayaller ve gerçekler arasında sıkışıp kalmış,kafası karmakarışık bir genç kız.
Ayrıca bunlar yetmezmi...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Haru
Balkona çıktığımda bir sigara yaktım. Sigara dumanı kaygılarımla birlikte havaya karışırken derin bir nefes alıp verdim. Gözlerimi kapatıp sessizliğin ve huzurun tadını çıkarıyordum. İzmir'deydim. Bu şehri seviyordum. Bu şehrin enerjisini ve neşesini sevdiğim kadar huzurunu da seviyordum.
Neredeyse bir yıldır İzmir'e gelmemiştik. Buraları gerçekten özlemiştim. Ayrıca arkadaşımız da burada üniversite okuyordu ve Türk arkadaşlarımız da vardı. Onları da ziyaret etmiş olurduk.
Burada her köşeden çıkıp beni rahatsız edecek babam yoktu. Beni tehdit edecek ve geri dönmem için beni her saniye taciz eden o adam yoktu. Burada sadece huzur vardı, eğlence vardı ve belki de bizim erken geldiğimizi fark ederlerse bizi rahat bırakmayacak yüzlerce hayran vardı.
Bunu düşününce istemsizce gülümsedim. Konsere birkaç hafta vardı ama biz erken gelmiştik. Aslında bunun nedeni bendim. Artık babamın benimle uğraşmalarından fazlasıyla bunalmıştım. Erken gitmek için diğerlerine çok ısrar etmiştim.
Ayrıca erken gidersek biraz etrafta rahatsız edilmeden gezebilir ve biraz eğlenebilirdik. Bu yüzden şimdilik burada olduğumuzdan hayranların haberi yoktu ama sanırım bu çok da uzun sürmeyecekti ama o zamana kadar huzur ve sessizliğin tadını çıkarabilirdim.
" ÇABUK SİL O FOTOĞRAFI YAYINLARSAN SENİ ÖLDÜRÜRÜM!"
" Gel de kendin sil. Tabi telefonu alabilirsen!"
Duyduklarım karşısında iç geçirdim. Sanırım huzur buraya kadardı. Kendi kendime gülümsedim. Bizim çocuklar varken huzur ve sessizlik çok uzun sürmezdi. Balkonun kapısı açıldığında içeri Kira girdi ve bana seslendi.
" Burada çok da durmasan iyi olur" dedi gülerek " O pamuk şeker saçlarınla hayranlar seni on metre öteden bile tanıyabilir."
" Ha ha " dedim yapmacık bir gülüşle " Ne kadar da komik"
Sigaramı söndürüp içeri geçtim. İçeride tam bir kaos hakimdi. Koltuklar dağılmış , yastıklar yerlerde geziyordu. Shiro Ren'i kovalıyor ,Ren ise kahkaha atarak kaçıyordu. Kısacası gelip burayı görseniz burada bir rock grubu değil de anasınıfı çocukları var sanırdınız.
Hepimiz birbirimizi liseden tanıyorduk. Biz Ren ile lise 1 den beri tanışıyorduk. Kira ve Shiro da çocukluk arkadaşıydı ama Ren ile ben onlarla lise sonda tanışmıştık. Yani grup kurmayı ilk düşündüğümüz zamanlarda.
Babam müzik ile ilgilenmeme karşıydı. Beni hep uzak tutmaya çalışmıştı. Engelleyemediğinde ise evlatlıktan reddetmişti. Bu konu hakkında konuşmayı sevmezdim. Zaten sadece arkadaşlarım biliyordu. Onlar da asla başkalarına söylemezdi.
Yine de her şeye rağmen bizim çocuklarla yaşadığım anılar güzeldi. Kendi halinde çalan sade bir gruptuk. Zamanla büyüdük. Tanındık. Hayallerimizin peşinden gittik. Bu yolda hayranlarımız bizi hiç yalnız bırakmadı. Bizi destekledi ve ümit verdiler. Dayanma gücümüz oldular. En zor zamanımızda bile , bizi kendimizden şüphe ettiğimizde bile onlar bizden şüphe etmediler.