Kapalı kiliti olmayan dar bir boşluğun içindeyim. Annemi ve babaı arıyorum. Ama kalbimde ki umutsuz acı beni boşluğun en derlinliklerine çekiyor..
Müzik: Gittiğinde
Gözlerimi açtığımda karanlık bir yerdeydim. Etrafı göremiyordum. Bir sandalyeye bağlanmıştım. "Yardım edin!" diye bağırdım ama ses yoktu.
"Burada biri var mı?!" Nafile.. Kimse gelmemişti. Yerimde haraket ederek iplerden kurtulmaya çalışıyordum. Ama o kadar sık bağlanmıştım ki kolumda morluklar bile oluşacağını biliyordum.
Yine haraket edecektim ki kapının açılma sesi durmama sebep oldu. Uzun boylu biri benim tarafa yürüyordu ama karanlıktan yüzünü göremiyordum.
Biraz daha yaklaştığında yüzünü görmüştüm.
Kutay..
"PİSLİK! BIRAK BENİ MAFYA BOZUNTUSU!" Tüm gücümle bağırmıştım ama o sakinliğini koruyarak benim daha da sinirlenmeme sebep olmuştu. "YEDİĞİNİZ TÜM BOKLARI POLİSE ANLATACAĞIM DUYDUN MU BENİ?!" Öyle bir haykırmıştım ki boğazım yırtılacaktı.
Kutay sakin bir şekilde kendine sandalye bulup önüme oturdu. "Seni gözünü kırpmadan öldüre bilecek birine fazla cesurca konuşuyorsun Dalya." diyerek beni aşağıdan yukarıya süzdü.
"Beni öldüremezsin!" Düşünmeden "Ailem seni bulur anladın mı beni?!" dedim. Sonra biran da gerçekler yüzüme çarptı. Alış artık Dalya, senin bir ailen yok.
Kutay iğneleyici tavırla "Hangi ailen? Ailen mezarlıktan çıkıp öyle mi kurtaracak seni?" dedi. Gerçekler yine tokat gibi yüzüme çarptı.
"Adi herif," Sesim kısık çıkmıştı.
Kutay ayağa durup belinden silahı çıkardı. Tüm korkum bedenime yayıldı. Her tarafım elektrik çarpmış gibi titriyordu.
Kutay silahı kafama doğrultup "Bundan sonra üzülmene gerek kalmayacak. Seni ailenin yanına göndereceğim." dedi.
Gözlerimi kapatıp kendi kendime konuşmaya başladım. "Ölmeyeceksin," dedim kısık sesle. "Öleceksin," sesim titriyordu. "Korkma sen çocuk değilsin." kısık kısık ağlamaya başladım. "Annene kacuşacaksın Dalya." dedim hıçkırarak.
"Ölmek istemiyorum!" Gözlerimi açmaktan çok korkuyordum.Aradan dakikalar geçmişti ama ne bir silah sesi vardı ne de ben ölmüştüm. Gözlerimi yavaş yavaş açıp baktığımda Kutayın silahı kafamdan çektiğini ve öylece bana baktığını gördüm.
"Öldürmeyecek misin beni?" dedim korkak çocuk gibi.
"Cezanın bedeli ölüm değil." dedi korkutucu şekilde. İçim rahatlamıştı. Biraz olsa bile korkum azalmıştı. Ölmekten iydir."Ne yapacaksın bana?"
Silahını geri beline yerleştirip "Karım olacaksın." dedi. "Hayır! Kabul etmiyorum." dedim sert şekilde.
Arkasını dönüp kapıya doğru ilerledi. Tam kapıyı açıp çıkacaktı ki "Ben sana teklif sunmadım Dalya." dedi ve beni odada yanlız bıraktı.
,,,Kutayın gitmesinin üzerinden bir saat geçmişti. O kadar acıkmıştım ki bıraksalar kendimi yerdim. Kapı açıldığında içeri iki kişi girdi. Kutayın itleriydi...
Yaklaşıp beni bağladıkları ipleri çözmeye başladılar. İpler açıldığında ayağa kalktığım gibi kafam döndü. Korumalardan biri bileğimden tutacaktı ki kolumu çekip "Dokunma bana!" deyip bağırdım.