- Birinci Bölüm: Albüm Kapağı -

154 15 137
                                    

🎼 House of MemoriesPanic! at the Disco 🎶

• • •

"Samu! Uyan hadi!"

Küçük çocuğun sesi odada yankılanırken, ikiz kardeşi hayattan bezmiş bir tavırla homurdandı. Gece bir damla uyku uyuyamamış, şimdiyse anca iki saate ulaşmış uykusunu bölmek istemiyordu.

Tabii ki Atsumu, kardeşinin akşama kadar uyumasına izin vermeyecekti. O gün doğum günleriydi! Kim, neden doğum gününde saatlerce uyurdu ki?

Derin bir nefes aldıktan sonra istemeye istemeye yatakta doğruldu Osamu. Kahverengi saçları birbirine dolaşmış, göz altları o yaştaki bir çocuk için fazla morarmıştı. Üstündeki bol pijamanın düğmelerinin birkaçı açılmış, onun gece ne kadar bunaldığını kanıtlıyordu resmen.

Onun aksine, odada gayet neşeli bir şekilde koşuşturuyordu Atsumu. Akşamki aile toplantısında ne giyeceğini asla bilmiyordu. Dolaptaki kıyafetleri inceliyor, giymek istemediğine karar verdiklerini yere atıp duruyordu.

Bir süre kardeşinin yaptıklarını izledi Osamu. Ne giyeceklerini pek önemsemiyordu. Kafasındaki tek şey, mutfaktan gelen kokuydu.

Çürümüş et gibi kokuyordu, sanki yanıktı da. Osamu'nun yüzünü buruşturmasına sebep olan kokunun yoğunluğu, zaman geçtikçe artıyordu.

"Tsumu, kokuyu aldın mı?" diye sordu Osamu. Atsumu, tek kaşını kaldırıp anlamaz gibi kardeşine baktı. Elbette ki kokuyu alıyordu.

Ne de olsa anneleri, onlara her doğum günlerinde mükemmel pankeklerle süslenmiş harika bir kahvaltı hazırlardı.

"Elbette aldım Samu! Alışamadın mı sen bu kokuya hâlâ?" diyerek yanıtladı onu Atsumu. Kardeşinin bu sorusunu tuhafsamadığını söylemek, düpedüz yalan olurdu.

Osamu ona cevap vermedi. Sadece kendi kendine çıkardığı mırıltılar eşliğinde ranzanın merdivenlerinden indi. Zamanında büyük ısrarlarla yerleştiği ranzanın üst katından artık nefret etmeye başlıyordu.

Gözlerini ovuşturup kardeşinin yanına ilerleyen Osamu, onun seçtiği sarı kazak ile aynı model olan bir siyah kazağı geçirdi üstüne. Onunla birlikte odadan çıktıktan sonra, elini tuttuğu kardeşini peşinden sürükleyerek mutfağa koşmuştu.

Osamu, yine yanılmıştı. Mutfakta bırakın çürüğü, taze ete dair bile bir iz yoktu.

"Günaydın anneciğim!" diye seslendi Atsumu. Pankek tabağını masaya koyan annesinin bacağına heyecanla sarıldığında, kadın da oğluna dönüp ona kocaman gülümsemişti. Eğilip oğlunun alnını öptükten sonra, sıkıca sarılmıştı ona da.

Kapıda bekleyen Osamu, annesi ve kardeşinin sevgi gösterisini izledi bir süre. Sonraysa yavaş adımlarla her zamanki sandalyesine oturdu.

"İyi ki doğdunuz, size sahip olduğum için o kadar şanslıyım ki..." diye mırıldanan anneleri, kollarından birini açmıştı Osamu için. Oğlan herhangi bir tepki vermeyince derin bir iç çekti.

Atsumu ve annesi de oturunca, babalarının mutfağa gelmesi pek uzun sürmemişti. Babaları ve anneleri arasında geçen kısa bir günaydınlaşmadan sonra, hepsi kahvaltılarına başlamışlardı. Osamu hariç.

Yemeğin sonuna kadar tabağındaki meyvelerden birkaçını yedi, sütünü içti. Şurubuna çatalını yasladı ve bulaşan şurubu emdi, fakat doğru düzgün iki lokma bile yemedi.

Zambağa Birikmiş | SunaOsaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin