0.1

1.3K 248 297
                                    

die with a smile
hyunho

die with a smilehyunho

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

.・。.・゜✭・

1950'lerin Kore'sinde en büyük tehdit ne, diye sorsanız tek bir cevap verirdim; Japonlar. Japonya'dan, milletinden, sınırlarından, her şeyinden nefret ediyordum. Savaştaydık ama savaşta değildik, askerlerimiz onların topraklarına girmiyordu ama onların askerleri bizim topraklarımızda çok rahatça gezebiliyordu.

Öyle ki savaşa ara verildiğini günler süren uykumdan uyandığımda öğreniyordum. Gözlerimi açar açmaz dudaklarımdan ilk çıkan şey "Durum ne?" olurken yanımdaki Seungmin bana baktı. "Ateşkes." Ekledi. "Şimdilik."

"Ne?" diyebildim. "Şaka yapıyorsun, değil mi?"

Yerimden hızla doğrulduğumda "Dikkatli ol!" diye uyarmış ama geç kalmıştı, kendimi tutamadan omuzumdaki acı ile bağırdığımda elim direkt sargılı omuzuma gitti. Bakışlarım oraya kaydı.

Bilincimi yitirmeden önce vurulduğumu hatırlıyordum, gözlerim tek tek yaralarıma gitti. Biri omuzumdan, ikisi belimden, üst üste atılmış. Derin bir nefes aldım, hayatın değerini biliyorum sanırdım. Asker olunca bu fikrim değişmişti, bu fikrim gerçekten çok değişmişti.

Elim omuzumdan çekildiği gibi savaş süresi boyunca sık sık yanına yaralı askerleri getirdiğim hemşire kız kardeşime bu sefer kendim gelmiştim, yaralarımı kontrol ederken yüzüne baktım. "Yeji."

Yeji yüzüme çevirdi gözlerini. "Ya sana bir şey olsaydı?" Dişlerini sıktı. "Hyunjin, ya sana bir şey olsaydı? Bu hayatta tutunacağım tek sen kaldın, seni burada görmek ne kadar kötüydü biliyor musun? Niye dikkatli olmadın?"

"Özür dilerim."

Bizi yalnız bırakmak için uzaklaştı Seungmin, o giderken sol kolumu kaldırıp kardeşimin omuzuna koydum, daha doğrusu ikizim demek daha uygun olurdu. "Buradayım."

"Savaş bitti asker." dedi yüzüme bakarak. "Artık bedenin delik deşik olmadan dur."

"Bir askerin savaşı hiç bitmez Yeji."

"Her neyse." Omuzumdaki ve belimdeki sargıyı söküp yaralarıma pansuman yapmış, bense o pansumanı bitirdikten sonra üniformamı üstüme geçirmiştim adımı seslenen kardeşimi duymazdan gelerek.

Yüzümü yıkayıp kendime baktım paslı aynadan, yüzümde bir ölünün donukluğu vardı sanki. Gözlerimin önünde vurulduğum an, tutuklu kalan bir sinema gibi oynuyordu. Kendime gelmek için soğuk suyu bir kez daha çarptım ve Seungmin'e doğru elimi uzattım.

Tereddütlü bir bakış attı ama onun aksine ben kararlıydım. "Silahımı ver Seungmin."

"Hyu-"

"Komutanın olarak emrediyorum, o silahını ver!"

die with a smile, hyunhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin