0.4

1.4K 311 288
                                        

200 yorum, 150 oyyy

***

Kento Hoshi.

Ailemi öldüren adamın oğlu. Benim sahip olamadığım imkânlara sahip olan, benim ailem öldüğü hâlde ailesiyle büyüyen adam. Ansızın evimize Japon Askerleri tarafından baskın yapılıp annemle babam kurşuna dizilirken babasına yalvardığımı hatırlıyordum; senin çocuğun yok mu, demiştim ağlayarak.

Senin çocuğun yok mu, bir çocuğu ailesinden koparırken kendi çocuğunu hiç mi düşünmüyorsun? Cevap dahi vermedi bana ve ceza olarak da beni hayatta bıraktı.

Ondan sonra bir yemin ettim, ondan önce en başta çocuklarını öldüreceğime dair. Bu yemin için hayallerimden vazgeçtim, önceden fırça tutan elim sonra silah tutmaya başladı ve başta bir silahı dahi adam akıllı tutamayan ben şimdi komutanların en iyi askerlerinden biriydim, tüm bu deliliğime katlanışları bundandı.

En iyi oldum, kendimi savaş için nerede olacağıma kadar hesapladım, Japonya'ya en yakın noktadaydım ve benim karşıma Generalin oğlu düşmüştü. Binbaşı Kento Yamazaki.

Diğer hedefim ise şimdi tam karşımda bana bakıyordu.

Hoshi ile karşı karşıyayken bir şeyi merak ettim, o da babası gibi biliyor muydu abisini öldürenin ben olduğumu yoksa böyle sırıtır mıydı? İkimiz birbirimize bakarken "Pek," dedim kaşlarımı kaldırarak. "Hoş bulmadım. Demiştim ya sana, nefes darlığı var bende."

"Ne yazık," dedi o da alayla ama kendini alay etmeye zorluyor gibiydi.

"Yalnız gitmem."

"Yolculuk arkadaşın da benim o zaman."

Ona baktım, bana baktı. Gözlerimdeki nefreti anlasın istedim ve görünen o ki çok iyi anladı. Yanımdan geçip ilerlemeye başladığında arkamı dönüp bizi izleyen kalabalığa baktım, Seungmin'in uyarıcı bakışı ile adımlarım da harekete geçerken çok değil, birkaç dakika sonra karargahın içerisindeydik.

Kalacağımız yer hemen buranın bahçesindeki küçük bir evlerden biriydi, bazı askerler de buralarda kalıyordu. Eşyaları bırakıp direkt arşive geçerken Hoshi de askerleriyle birlikteydi. Seungmin'e hitaben Japonca bir şekilde rahatça konuştu.

"Bu raf tamamen asya ülkeleri ile ilişkilerden oluşuyor, inceleyip sizin ülkenize ait olanları alabilirsiniz. Masanın üstünde gördüklerinizde arşivin geri kalanından ayıklanmış Korece belgeler, kolay gelsin. Bir ihtiyacınız olduğunda askerlerim burada olacak."

Seungmin'in ettiği teşekkürle odadan çıkarken yüzümü buruşturup konuşmasını taklit ettim. "Bir ihtiyacınız olduğunda askerlerim burada olacak, tipini siktiğim."

"Çok konuşma da işe başla," dedi Seungmin, ona alayla bakıp masaya yaslandım. "Tercüman olarak sen geldin, ben değil. Çalış Asker."

İflah olmaz biri olduğumu bildiğinden Seungmin sandalye çekip direkt işe koyulmuş bense masanın bir diğer ucuna oturup önce silahımı temizlemiştim. Söktüğüm parçaları geri takarken arkama yaslanıp bir sigara yaktığımda "Ya sen," dedi. "Kağıtlarla dolu bir odada sigara mı yakıyorsun?"

"Hep beraber ölürüz işte ne güzel."

Seungmin bana cevap vermedi, işine geri dönerken yanımızda getirdiğimiz çantaya bırakıyordu belgeleri sürekli. Birkaç saatin sonunda boynunu esnetti. "Su getirsene bize."

Normalde reddederdim ama yorulduğu için itiraz etmeden ayağa kalkıp odadan çıkarken kapıdaki asker direkt bana döndüğünde "Su var mı?" dedim Korece ama içerideki Seungmin Japonca seslenerek beni düzeltmişti.

die with a smile, hyunho ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin