Bölüm 8

58 6 20
                                    

Beomgyu kendini hipnotize olmuş hissediyordu. Karşısındaki gözler onu içine çekiyordu. Sonsuz bir boşluktaydı. Daha önce bu kadar parlak gözlerle karşı karşıya gelmemişti.

Beomgyu nerede olduğunun farkına vararak hızlıca alfanın kucağından indi. Gözlerini alfanın gözlerinden kaçırdı. Alfanın karşısındaki koltuğa doğru yürüdü ve oturdu. Az önce ne olduğuna dair bir fikri yoktu. Daha önce hiçbir alfayla bu kadar yakınlaşmamıştı. Sadece küçük öpücükler ve dokunuşlara izin verirdi.

"Utandın mı?" dedi Taehyun omeganın kızarmış yanaklarına bakarak.

Beomgyu alfanın sesindeki alay tınısını hissetmişti. Sinirli bir şekilde alfaya baktı. "Utanmadım." o dedi.

"Ama yanakların öyle söylemiyor." dedi Taehyun sırıtarak.

"Sadece sinirliyim. Daha ilk günden anlaşmanın bir maddesine uymadın. Sadece dudaklarımız değecekti daha ilerisi yoktu. Ayrıca burada öpüşmemizi görmesi gereken hiçbir kimse yok. Öpüşmemizi gerektiren hiçbir neden de yok." dedi Beomgyu kaşlarını çatarak.

"Neden beni durdurmadın o zaman? Sana istemediğin herhangi bir şey yapmayacağıma söz verdim. Öpüşmeye başladığımızda beni durdurabilirdin. Ama öpücüğe karşılık verdin." dedi Taehyun Beomgyu'ya bakarak.

Beomgyu alfanın dediklerinin haklı olduğunu biliyordu. Bilmediği şey alfanın sorusunun cevabıydı. Neden onu durdurmadığı hakkında bir fikri yoktu.

"Her neyse olan oldu dudaklarını sil dışarı çıkalım. Rujun dağılmış." dedi Taehyun yakasını düzeltirken. Ayağa kalktı ve masasının arkasında askılıktaki ceketini aldı ve giydi.

Beomgyu yanaklarının yandığını hissetti. Sabah sürdüğü dudak parlatıcısı dağılmıştı. Eliyle taşan yerleri silmeye çalıştı. Sonra cebinden telefonunu çıkardı ve yansımasına baktı, eliyle silse bile düzeltilemezdi.

"Burada hiç peçete var mı?" diye sordu Taehyun'a bakmadan.

Taehyun masasının altındaki çekmeceyi açtı ve peçete kutusunu Beomgyu'ya doğru attı.

Beomgyu peçete kutusunu havada tuttu ve Taehyun'a baktı. Saçları dağınıktı. Muhtemelen Beomgyu onları çektiği için dağılmıştı. "Saçlarını düzeltsen iyi edersin." dedi Beomgyu ve dudaklarını silmeye geri döndü.

Taehyun ellerini saçına götürdü ve saçını düzeltti. Saç diplerinden gelen hafif bir acı hissetti. Omega saçlarını gerçekten sert çekmişti. Omegaya baktığında dudaklarının etrafını silme işi bitmişti. "Hadi gidelim. Daha yapmamız gereken çok iş var." dedi Taehyun kapıya doğru yürürken.

Beomgyu'da ayağa kalktı ve alfayı takip etti. "Saçın hala dağınık." dedi Beomgyu ve Taehyun'a doğru yürüdü.

Taehyun, Beomgyu tam karşısında durduğunda ne yaptığını izlemeye başladı. Uzandı ve ince uzun parmakları ile saçlarını düzeltti. Yüzleri arasında sadece santimler vardı. Taehyun'un gözleri omeganın hala şiş ve kırmızı dudaklarına düştü. Sonra bir adım geri attı ve ofisten çıktı.

Beomgyu arkasından "Önemli değil." diye bağırdı ve onu takip etmeye başladı.

Asansöre doğru ilerlediler, Taehyun asansör tuşuna bastı. Asansör geldiğinde bindiler ve Taehyun zemin katını tuşladı. Asansörde yoğun bir gerginlik vardı. Taehyun Beomgyu'ya dönmeden konuşmaya başladı. "Asansörden indikten sonra el ele tutuşalım. Arabaya binene kadar."

"Tamam." dedi Beomgyu. Resepsiyondaki betaya iyi bir gösteri olabilir diye düşündü.

Asansör kapıları açıldığında Beomgyu elini tutan soğuk bir el hissetti. Soğukluk karşısında biraz irkildi ama elini geri çekmeyerek daha sıkı tuttu.

Gözlerindeki Evren  | TaeGyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin