lanetli ev

56 10 44
                                    

Günümüz

Jisung'tan~

"DEFOL GİT BU EVDEN JİSUNG HEMDE DERHAL!"

Annem kızgın gözlerle bana bakıp işaret parmağını kaldırıp dış kapıyı göstermişti

"PEKALA BENDE SİZE ÇOK MERAKLI DEĞİLİM!"

Merhaba ben Han Jisung. Şuanda eşcinsel olduğum öğrenildiği için evden kovuluyordum

"EŞYALARINI AL ÖYLE DEFOL GİT SENDEN OLAN HİÇ BİRŞEY İSTEMİYORUM!"

Bu dediği ile odama çıktım ve bir sırt çantası kapıp içine kıyafetlerimi, şarj aletimi ve bir iki tane kitap sıkıştırıp evden çıkıp gitmiştim

"Of tanrım of nereye gidicem ben!"

Çaresizce etrafıma bakınıp duruyordum. İleride bir ormanlık alan vardı ama çok ıssız duruyordu. Öte yandan yaşadığımız sokağa göz gezdirdim. Birazdan sarhoşlar çıkardı. Ondan dolayı en iyi seçenek orman gibi duruyordu. Ne kadar ıssız dursada bu sokaktan daha güvenli gibiydi. Yavaş yavaş ormana doğru yürüdüm ve 10 dakika sonra tamamen ormanın içine girdim. Belki gerçekten birileri yaşıyordur? Küçükken hatırlıyorum: birisi buraya bir ev yaptırmıştı ama sonra bilmediğim bir nedenden dolayı evini terk edip kaçmıştı. Belki o evde bu geceyi geçirebilirdim? Sadece ormanda bir ev arıyordum

Ormanın daha da derinliklerine doğru yürüdüm ve bir şey dikkatimi çekti. Bir karartı. Evet bir karatı. Bir yere koşuyordu ama nereye?

"Hey bekle!"

Diye seslenip bende onun arkasından koşmaya başladım. Ama beni duymamış olsa gerek hala koşuyordu. Bende daha hızlı koşup onu yakalamaya çalıştım. Karartıyı hala kovalamaya devam ederken gözüm karartının biraz ilerisinde duran bir eve kaydı. Ev sanki yıllardır terk edilmiş gibiydi ki galiba öyleydi. Karartı bir anda o eve girdi ve kapıyı benim duyabileceğim kadar sert bir şekilde çarpıp kapattı. Bende hemen o eve ulaştım ve kapıya sert sert vurmaya başladım

"Merhaba?!"

Yürüme sesi...

"Kimse varmı?"

Kapının kolu indi ve açıldı ama karşımda hiç kimse yoktu... yutkundum.  Büyük ihtimalle ben yanlış görmüşümdür çünkü havada baya karanlıktı. Telefonumu çıkarıp ışığını açtım ve evin içine tutmaya başladım. Heryer yıkık döküktü. Yıllardır terk edildiği belliydi

"MERHABA!"

O karartıyı bulmaya çalışıyordum. Çünkü öyle bir koşuyordu ki sanarsınız canavardan kaçıyordu. İçeriye adım attım ve tamamen içeri girdim. Aniden kapı arkamdan çat diye kapanınca yerimde zıpladım. Rüzgardır ya

"HEY NEREDESİN!"

Her yere bastığım zaman yer öyle bir gıcırdıyordu ki sağır olacaktım. Işığı biraz aşağı tuttum ve yerde bişey fark ettim: yerde bir leke mi vardı? Kahverengi kurumuş bir leke. Hafifçe eğilip o lekeye daha dikkatli baktım. Bu leke... kurumuş kan lekesi miydi! Evet aynen öyleydi. Ve biraz ileride kırık camlar? Bir cinayet mi işlenmişti?

Acı dolu bir çığlık duyunca resmen yerimde sıçramıştım. O neydi öyle? Çok yakından gelmişti. Ama nerden?

"Buradayım"

Diye bir fısıltı hissetmiştim kulağımda. İyice korkmuşken hemen elimdeki ışıkla heryere bakmaya başladım. En son ileriye doğru dümdüz tuttuğumda yerde bişey dikkatimi çekti. Bir beden gibi? Titreye titreye yavaş yavaş telefonu aşağı doğru indirdim

Gözleri kocaman, kafasından kanlar akan ve kocaman gülümseyen birisi...

𝙇𝙖𝙣𝙚𝙩 | 𝙈𝙞𝙣𝙨𝙪𝙣𝙜Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin