SUNGHOON:
Eve geleli 3 saat olmuştu. Kızımla güzel vakit geçirip unutmuştum. Şimdi ise çalışma odamda oturmuş bazı imzalamam gereken dosyaları inceliyorum. Uykum vardı ama önce işlerimi bitirmem gerekti. Dikkatimi dağıtan şey kapının çalınmasıydı. Birden içeriye Changbin girdi.
"Hyung, neden hala buradasın?. Uyuman gerekmiyor mu?"diye sordu.
"İşlerimi halletmem gerek. Sonra uyurum. Sen neden gelmiştin?"tek kaşını kaldırarak sordum.
"Ah sana bugün olanları anlatmak için gelmiştim aslında" dedi tereddüt eden bir sesle.
Başımla önümdeki koltuğu göstererek oturmasını istedim
Oda hemen oturdu. Ve ellerini birleştirdi.
Bende aynı şeyi yaparak biraz öne atıldım ve ellerimi birleştirdim. Tek kaşımı kaldırarak sordum:"Bugün birşey mi oldu Changbin? Neden daha önce anlatmadın?"sakin bir ses tonu ile sordum.
"Hyung aslında önceden anlatacaktım ama. Bilemedim yine hatırlayıp üzülmeni istemedim."dedi mahçup bir ifadeyle.
"Sorun yok. Şimdi anlat,seni dinliyorum." Dedim ona bakarak.
" Bugün parkta küçük hanım yanımızdan uzaklaştı koşarak. Ve genç bir çocuğa anne demeye başladı. Hem koşuyor hemde anne diye bağırıyordu. Genç çocukta adımlarını hızlandırıyordu ki birde durdu ve arkasını döndü. Dönmesiyle Gaeul ile çarpıştılar. Ne konuştuklarını bilmiyorum ama çocuk gülümsüyordu. Gaeul ise elini tutup çekiştirmeye başladı. Yanlarına geldiğimizde ise geri dönmemiz gerektiğini söyledim ama annesini bulduğunu ve hiçbir yere gitmeyeceğini söyledi. Sonra siz aradınız ve onunla konuştunuz. Kapattığınızda ise anne sana bir kere sarılabilir miyim dedi. Çocuk başta tereddüt etti ama sarılmasına izin verdi, onun saçlarını okşayıp öptü. Sonra ise eve döndük hyung." Anlattıkları ilgimi çekmişti. Çünkü Gaeul bugüne kadar kimseye anne dememişti. Anne diye getirdigim kadınları sevmiyordum. Bende geri gönderiyorsun. Sonuçta Gaeul için getiriyordum onları. Şimdi ise bir erkeğe anne demesi garipti. Düşüncelerimden sıyrıldım ve sordum. "Onun hakkında her şeyi bilmek istiyorum Changbin. Bul onu.". O da sanki bunu bekliyormuş gibi hevesle "Çoktan araştırdım hyung."dedi
Tek kaşımı kaldırarak vaktim ona. Hevesi anında sönerken, oflayarak konuştu."Al hyung. Herşey bunu içinde."elime mavi renkte bir dosya sıkıştırdı. Sonra ayağa kalktı ve iyi geceler dileyerek odadan çıktı. Dosyanın kapağını açtım ve dikkatle okumaya başladım.
"Adı -Sim Jaeyun-Jake.
Yaş - 22.
Yaşadığı yer- Seul **********.
Doğduğu yer - Sydney Avustralya.
Anne ve babası ile yaşıyor.
Anne adı- Lee Miyeon-Jane.
Baba adı- Sim Jaehwan
Numarası- +82*********
Arkadaşları:
Ortaokuldan- Jungwon
Liseden- Riki
...........Okuduklarım ile gülümsemiştim. Birden gözüm başta sağda olan fotoğrafına gitti. Tatlı diye geçirdim içimden. Ne diyorum ben. Elimdeki dosyayı sert bir şekilde kapattım.
Geriye yaslandım ve biraz düşündüm mesaj atmak mı atmamak mı? Dosyayı geri açtım ve numarayı telefonu kaydettim. Tam yazacaktım ki birden kapı çaldı. Ve tatlı bir ses duyuldu."Baba girebilir miyim?"
"Girebilirsin prensesim" dedim gülümseyerek.
Kapıyı açtı ve etrafa baktı en son gözleri bana takılı kalınca. Gülümseyip kollarımı açtım. Kıkırdayarak geldi kucağıma ve gözlerini ovdu."Baba bugün annemi gördüm. Çok güzeldi ve çok güzel gülümsüyordu bana. Hatta sarıldı bana. O kadar güzeldi ki kokusu. Benim saçlarımı karıştırdı ve öptü. Birdaha saçlarımı yıkamayacağım, çünkü öptü. Baba annemde bizle yaşayabilir mi? Lütfen lütfen lütfen."dedi köpek bakışlarıyla ve büzülü dudakları ile. Hayır de Sunghoon. Sadece hayır de. Yapabilirsin. Başarabilirsin. Hayır. Sadece hayır.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
mom's daughter# Jakehoon
HumorJake sahilde oturup düşünürken, bir kız ona anne der. Ve bu kız dünyaca ünlü yeraltının mafyasının kızıdır.