6

127 15 21
                                    

JAKE

Anlamamıştım. Ama Sunghoon bana dönüp gözlerime özür diledcesine baktı. Şimdi anlamıştım. O kızını seçmişti. Beni ise burada bırakıyordu. Gözlerim doldu. İstemiyordum.
Annemi gitmek istiyordum. Onunla uyumak istiyordum. Ona sığınmak istiyordum. Ama olmadı. Sunghoon baktım ve yalvarırcsına konuştum.
"Ne dedi bilmiyorum. Ama beni burada bırakma Sunghoon. Yalvarırım."
Bana üzgünüm der gibi bakıyordu. O bir mafyaydı. Herşeyi yapabilirdi. Ve bir anda bir ses duyuldu.

-------------------------------------------------------------------------------
Bu sesler silah sesiydi. Çatışma vardı galiba dışarıda. Sesler tahminen yarım saat sonra kesilmişti.Birden Jungwon'un sesi duyuldu depoda. Jungwon mu?. Yok canım. Acıdan beynim bana oyun oynuyordur yoksa ne işi var benim Jungwon'mun buarda. Acaba o da mi mafya lan? Jungwon'um yapmaz. Ve bir daha duyuldu arkadaşımın sesi. Jungwon yaptı Mesude. Aman Jake.

" JAKE! JAKE!"
"JAKE BENİ DUYUYOR MUSUN!? İYİ MİSİN!?"tam cevap olarak bağıracaktım ki  sarışın adam eli ile ağzımı kapattı. Orospu çocuğu. Köpek. Köpek mi? Aklıma gelen fikirle. Ağzımı açtım ve dişlerimi geçirdim o pis ellerine. Bağırarak geri çekildi. Yaa böyle göt olursun işte. O bana sinirli bakışlarını yollarken ben ona sırıtıyordum. Kapı birisinin tekmesi ile yere düşmüştü. Oha hint dizileri resmen gerçek.
Düşen kapını önünde tanımadığım ama yakışıklı bir adam duruyordu. Yanında ise Jungwon. Yok ebenin nikahı.
Jungwon yanıma gelmek için yeltelendi ama sarışın adamın ona silah doğrultması ile olduğu yerde kaldı.
Yanında ki sivri çeneli ve yakışıklı adam da hemen silahını sarışın adama doğrulttu. Sunghoon aniden kolunu tutan adamın birinin yüzüne dirseğini geçirdi. Yüzüne gelen dirsekle sendeledi adam arkaya doğru. Diğer adamın ise kendisini tuttuğu kolunu tuttu ve büktü ve yüzüne yumruk attı. Yüzüne dirsek yiyen adam Sunghoon'a doğru adımladı.
Sunghoon bunu hissetmiş gibi kafasını çevirdi. Adam ona yumruk atacakken  ani bir refleksle yana doğru kaydı ve onun da kolunu tutum büktü . Saçlarından tutarak duvara vurdu bir kaç kez. Bunu yaparken de sarışın adam olanları izliyordu sakince. Ama arkasından bir adamın onun kafasına bir silah dayadığını hissedince sakinliği yok oldu.
Ona silah dogrultan adam bana tercümanlık yapan adamdı. Sarışın,orta boylu güzel fiziğe sahip minik burunlu ve çilli bir adamdı. Tatlı görünüyordu ama bu tatlı aurasının altında hiç de masumluk yatmıyordu.

"Отпусти оружие. Босс"
[Silahını indir. Patron] dedi ve küçük bir kahkaha attı.

Sarışın adam dişlerini sıktı önce sonra ise yavaş yavaş indirdi silahını. Ve yere attı kendisinde uzak bir yere. Sunghoon kendine gelen silahı gördüğü gibi. Uzanıp aldı yerden.
"Felix onu başka bir odaya götürelim ve bağlayalım, sevgilim" diyerek geldi arkadan uzun boylu bir çocuk.
"Tamam, Hyunjin" dedi ve bana döndü. Gülümsedi ve gitti.
Jungwon koşarak yanıma geldi ve beni çözdü.
"İyi misin Jake?" telaşla sordu.
"Asıl sen iyi misin? Ne işin var burada?" dedim şüpheci bir tonda.
"Anlatacağım önce gidelim buradan." Yutkunarak söylemişti. Bir bokluk vardı.
"Gidelim Jungwon. Hemen gidelim" elini tuttum ve çekiştirmeye başladım. Ama aklıma birden Gaeul geldi. O nasıldı. Hızla arkamı döndüm. Kollarını ve dizlerini kendine çekmiş köşede ağlayan bir Gaeul gördüm. Önünde ise onu teselli etmeye çalışan bir Sunghoon. Hemen yanına gittim ve bende eğildim.

"Güzel kızım?"ilk defa ona böyle sesleniyorum. Şoktaydı ve onu bu lanet olası şoktan çıkarmam gerekiyordu. Travma olmaması için ona ulaşmam gerekiyordu. Kafasını kaldırdı ve bana baktı dolu gözleriyle. Yanakları yaşlar ile dolmuştu. Akıp gidiyordu bir su gibi. Ama gözlerinin içi gülümsüyordu, parlıyordu resmen. Bu kadar mı mutlu olmuştu? Bu kadar mı ihtiyacı vardı bir anneye? Kıyamam.

mom's daughter# JakehoonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin