...
"Minho babam..." demişti Şehremini oğlu. Anlamıştı babasının geldiğini. Keklikler göç eder gibi kaçacak delik arıyordu. "Han koş çabuk gonağa çabuk!" Diye bağırmıştı Çoban. Kendini değil, onu düşünüyordu. "Ama sen?" "Beni boşver Şehremini oğlu koş!" Han Çobana son kez bakıp olabildiğince hızlı koşmaya başlamıştı. Taşlar koşarken takılıp duruyordu. Yine o sessizlik oluşmuştu. Şehremini oğlu koşamıyordu artık. Zorlasa olsa bir şekilde koşup eve Şehreminiden önce gitmesi gerekiyordu. Bacaklarında derman yoktu. Nefes nefese kalmıştı ama gitmek zorundaydı her şekilde.
"Çok yoruldum baba... Daha fazla gücüm yok lütfen gelmemiş ol."Şehremini oğlunun gözleri kapanıyordu yavaş yavaş. Bir zeytin ağacına tutunmuştu. Derin bir nefes almıştı. Ağaçta birşey yazıyordu en son gördüğü şeyde oydu...
"19/05/..."
Gözleri kapanmıştı Şehremini oğlunun...
...
"Şehreminim buraya neden geldik?" demişti koruma. "Bana hesapmı soruyorsun?" Diye dişlerini sıkarak bağırmıştı. Bir köşeye sıkıştırmıştı adamı. "Sen kimsinde bana hesap soruyorsun?!" Bir zeytin ağacına vurmuştu yakasında tutup. Boğazını sıkıyordu... "Seni burda öldürürüm kimse duymaz sesini." "Defol git şimdi"
Dedikten sonra yakasındaki armayı söküp yere fırlatmıştı. O arma Şehremini korumalarına takılan birşeydi. Sadece korumalar takıyordu.
Adam hiçbirşey diyemeden gidiyordu. Ağlayacak duruma gelmişti. Şehremini yürüyordu hızlı adımlarla. "Nasıl cürret edersin evden çıkmaya!? Sen bittin Han!" diye bağırıyordu. Dağın tepesinde sadece Şehreminin sesi yankılanıyordu... Yoldaki taşları tekmeliyordu sinirden. "HAN" diye bağırıyordu. "Seni seni...." "Eğer birdaha gün yüzü gösterirsem sana..."
"Allahın cezası geber git!"...
6 saat önce.../Potgoritsa/Karadağ
"Şehreminim size gelen bir telefon var."
"Teşekkür ederim" "Alo ben Edremit Şehreminisi." "Şehreminim ben Jay."
"Bir sorunmu var Jay?" "Evet var Şehreminim." "Ne sorunu?" "Han..."
"Ne olmuş diyorum sana!" diye bağırmıştı Şehremini. "Günlerdir evden çıkıyor durduramıyoruz. Hatta kaçmak için korumalardan birini bıçakladı." "Ne?! Ne- nasıl?" "Hastanedeydi durumu iyi Şehreminim." "Hemen geleceğim Türkiye'ye. Han sen ne cürretle çıkarsın o evden!" Diye bağırıp Alexander Matija'nın masasında duran telefonu yere doğru hızlıca ittirmişti..."Aptal! Kendini birşey sanan aptal!" "Korumalarımdan birini gönder Türkiye'ye hemen şimdi uçak ayarlasınlar." "Şehreminim ama-"
"Sana hemen dedim!" Diye bağırmıştı. O sırada Alexader Matija gelmişti. "Şehremini sakin ol." "Nasıl olayım! Evden kaçmış piç herif!" diye bağırıyordu. Sinirden gözü hiçbir şeyi görmüyordu. "Şehreminim, yaptığımız anlaşmanın bozulmasını istemezsiniz herhalde." demişti Alexander Matija.
Şehremini ona bakmıştı sonra sesini kesmişti. Alexander Matija hafifce sırıtmıştı. "Şehreminim beni örnek aldığınızı biliyorum ama asla bir Alexander Matija olamazsınız." dedikten sonra kahkaha atmıştı hafifçe. Sonra piposunu yakıp ağzının kenarına almıştı. O sırada korumalardan biri kapıyı tıklatıp içeri girmişti. "Şehreminim uçak biletinizi ayarladık. Hava limanına gideceğiz." demişti korumalardan birisi. "Tamam geliyorum." Dedikten sonra hızlıca çıkmıştı. Oldukça büyük bir evdi Alexander Matija'nın evi. "Acilen gitmemiz lazım hızlı olun. Ona benden habersiz dışarı nasıl çıkılır göstereceğim."
