28-orman

694 97 693
                                    

Yazma isteği 10/0 yazma becerisi 10/0 hayat enerjisi 10/0 bıkkınlık 10/10 of

____

Çadırda boş boş otururken seungmin ve jeongin yanıma geldi. Zaten biraz daha çadırı izlemeye devam edersem sıkıntıdan ve göt ağrısından patlayacaktım.

"Selam sikilmiş."

"Lan seungmin sussana!"

"Tamam ya ne kızıyorsun şaka."

"Hem jis nerde?"

Jeongin sırıtarak atladı. "En son minho hyung ile yine ormana gitmişti."

Bir saat böyle gülüşerek konuştuk yani daha doğrusu diğerlerinin dedikodusunu yapmış olabiliriz.

Daha sonra elinde tepsi ile hyunjin içeriye girince Jeongin ve seungmin çadırdan dışarıya çıktılar. Hyunjin de gelip yanıma oturdu. Dudaklarımı büzüp sızlandım.

"Hyunjin-ah oturmaktan götüm ağırdı ama kalkınca da acıyo."

"Farklı bir yere otur o zaman."

"Nereye?"

İli elini belime sabitleyip beni kucağına oturttu, gülümseyip tepsiyi de aramıza koydu. Ne yapıyor bu? Kalbim ağzımda atıyor resmen. Dışarıdan duyulduğuna yemin bile edebilirim...

(Aşırı utaniyom yazarken. Sakın ben yaziyomusum gibi davranmayın. Ben yazmiyormusum gibi yapın.)

Aramızdaki tepsi yüzünden bacaklarında oturuyordum. Böyle de götüm acıyor ki amına koyayım. Biraz kıpırdanmaya başlayınca anlamış olacak ki aramızdaki tepsiyi yere bıraktı. Tekrar iki elini belime yerleştirdi ve beni iyice kucağına çekti, yani...kasıklarına.

Bir tepki vermeden sanki çok normalmiş gibi tabaktaki çorbayı kaşıkla alıp bana içirdi. Bende şaşkınlıktan tepki veremiyordum. Verdiği çorbayı bitirince elini peçete ile temizleyip sordu;

"Tadı nasıl?"

"Teşekkürler, güzel."

"Başka kalmamış ama tadına bakmak istiyordum."

Eğilip dudaklarımda kalan çorbayı yaladı. Sonrada alt dudağımı yavaş ama tutkulu şekilde biraz emdi. Nefes alamadım. Yani unuttum. Kalbim durdu sanki. Bunu tarif edemeyecek kadar kısa, ama sanki bir ömür olacağını hissettim.

Geri çekilince boşluğa düşmüş gibi hissettim. Ama o bunları rahatça yapıyorsa bende rahatça sorumu sorabilirdim.

"Hyunjin şey, bir şey sorabilir miyim?"

"Hmhm."

"Biz neyiz?"

Bir süre düşündü. Daha sonra gülümseyerek cevap verdi. "İnsanız bebeğim."

"Ya hayır. Arkadaş mıyız?"

"Hayır." Bunu söylerken sesi net bir şekilde çıktı. Ee o zaman neyiz?

"Nasıl yani uff."

"Flört meleğim."

ALLAH'IM GOLLLLL!!!! Nasıl? Biz? Flört!? Hyunjin benden hoşlanıyor mu yani!? Ne? İçimde tarif edemeyeceğim bir mutluluk vardı. Ama bir yandan da huzursuzdum. Çünkü yönelimi...

"Ama şey...sen hetero değil misin?"

"Sorgulama Felix, flörtüz dediysem öyle. Bunu istemiyor musun?"

"Hayır! Yani neden istemeyeyim."

"Güzel, o zaman sorgulama."

Elimi saçlarına attı ve okşamaya başladı. Bir süre öylece bir birimizi izledikten sonra beni kucağına aldı ve dışarıya çıkardı. Diğerlerinin yanında oturmaya başladık. Fakat yine garip olan minho ve Jisung ikilisinin ortalıkta olmamasıydı.

Lan minho sanki konuşmak için başka yer yokmuş gibi ikidir ormana getiriyordu. Bir sürü hayvan sesleri geliyordu. Sanırım beni kendi yaşam alanına getiriyor ayı.

"Neden insani bir ortamda konuşmuyoruz?"

"Burası daha iyi gezmiş oluyoruz işte."

"Lan koskoca orman hiç bir yerini bilmiyoruz."

"Bir şey olmaz."

Yine bildiğini okudu. Ormanda gezerken öyle havadan sudan konuşmaya başladık. Sohbet sarınca zamanın nasıl geçtiğini anlamadık. Güneşin battığını görünce geri dönmeye karar verdik ama... Yolu kaybetmiştik.

"Ben senin dik kafanı sikeyim. Hani bir şey olmazdı."

"Düzgün konuş, buluruz şimdi."

Sinirli gözüktüğü için bir şey de diyemiyordum. Elimi kavrayıp yolu aramaya başladı. Hrr haşin seme.

En sonunda bulamayacağını anlayınca ceplerini yokladı. Telefonunu çıkartıp birini arayacaktı ama hat çekmiyordu. Hemen bende kendi telefonuma baktım fakat aynıydı.

LAN BURDA MI KALDIK!!??

Niye bu kadar sivri sinek var her yerim kasiniyo







Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 13 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YB AT!/HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin