five

9 1 0
                                    


esneme bandında uzuvlarını esneten sarışının aklında tek bir düşünce vardı, güçlenmek. güçlenmeli, özgünlüğünü olabilecek en üst seviyeye çıkarmalı ve çok iyi bir kahraman olmalıydı. hayatta ki amacı bundan ibaretti. başka yöne sapamazdı. şimdi ise salona yayılan hareketli müzik ile ellerinin üstünden inip ayaklarının üzerine basmış ve terleyen saçlarını geriye itmişti. biraz koşu bandında çalışsa iyi olurdu. aslında özgünlüğü ile çalışmak istiyordu ama beta alanı açık değildi.

"kacchan!"

duyduğu sesle başını hızla kaldırırken kalabalık sayılabilecek grubu görmüştü. bu saatte gelen tek kendisi değildi anlaşılan.

"oi inek.."

havlusunu alıp yüzünü silerken iç çekmiş ve müziği biraz kısmıştı. tek başına çalışmayı ve gözleri üstüne çekmemeyi tercih ederdi ancak şu an pekte mümkün görünmüyordu. özellikle kirishima adlı oğlan doğruca kendisine bakıyor gibi görünüyordu.

"birlikte çalışalım mı?"

gözleri parlayan çocukluk arkadaşına bakarken bir elini beline doğru yaslamıştı. şu an hayır dese bile dinleyeceğini sanmıyordu. bu yüzden uğraşmaya gerek görmemişti.

"ne yaparsan yap."

ardından arkasını dönüp koşu bandına doğru yürümüştü ağır adımlarla. iyice terlemesi gerekiyordu yoksa yaptığı sporun bir etkisi olmayacaktı. bandın üstüne çıkıp ayarı on ikiye getirirken beklemeden bacaklarını hareket ettirmeye başlamıştı.

"çok erkeksi görünüyorsun dostum!"

erkeksi mi? duyduğuna şaşırırken yan gözle yanındaki banda binip koşmaya başlayan oğlana bakmıştı. iyi bir şey mi söylemişti kendisine? muhtemelen öyleydi.

"sen de erkeksi görünüyorsun."

bunu neden söylediğini bilmiyordu ancak kirishima'yı samimi bulduğunu söylemek mümkündü. normalde insanlara öyle kolay ısınan biri de olmamıştı. kirishima ise... ah bilmiyordu. sınıfa girdiğinde kendisine büyük bir hayranlıkla bakması hoşuna gitmişti.

"gerçekten mi?! teşekkür ederim! söylesene, staj yerin belli oldu mu?"

son anda gelen soru ile başını iki yana sallamıştı usulca. hâlâ koşuyordu, bu konudaki odağını değiştirmemişti zaten.

"yarın belli olacak. haftanın iki günü oraya gitmek iyi olur. birkaç kötü pataklamak istiyorum."

bunu derken sırıtmadan edememişti. her şeyden sonra kötülere olan nefreti iyice artmıştı. hepsinin yok olmasını istiyordu sadece. bu dünyada olmayı hak etmiyorlardı ki.

"ah evet! belki yakın yerlerde oluruz. harika olur..."

olur muydu? bilmiyordu ama başını sallayıp onaylarken geri kalan dakikalar boyunca susmuş sadece kirishima'yı ve ara sıra yanına gelen deku'nun dediklerini dinlemişti.

ikisi de ne çok konuşuyordu böyle...

~~

" bakugou, yanında eğitim alacağın profesyonel kahraman belli oldu. best jeanist. çarşamba ve cuma günleri yanında olacaksın."

aizawa ders başlamadan önce çocuğu yanına çağırıp durumu açıklamıştı. bakugou başarılı bir öğrenciydi. amerika'da eğitim alırken yanında çalıştığı kahramandan da bilgi almıştı. hırslıydı, kendisinden emindi ve özgünlüğü üstünde büyük bir kontrolü vardı. U.A için büyük bir nimetti.

"ordan alacağım derecelendirme sistemi notlarımı etkileyecek değil mi?"

amerika da böyleydi sonuçta. bu yüzden sorma gereği duymuş ve adamın başını sallamasıyla derin bir nefes almıştı. en azından kaldığı yerden devam etme fırsatı olacaktı.

"yarın saat sekizde sana verdiğim adreste ol. okulla aynı saatte bitecek ordaki işin. tek fark daha fazla hareket halinde olacaksın."

"anladım, teşekkürler sensei."

adres yazılı olan kağıda son bir kez bakmış ve adamın önünde hafifçe eğildikten sonra odadan ayrılmıştı. sınıfa gitmesi gerekiyordu. yarın da nasıl anlaşacağını bilemediği kahraman ile tanışacaktı.

return ¦¦ bakugou katsuki Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin