Ormandan eve doğru yürüyorduk. Annemden yardım isteyecektim. Belki de o biliyordur diye umuyordum. Kafam karmakarışıktı. Asyayı orda bırakmış olmanın verdiği hüzün beni mahvediyordu. Ve içimden bir ses geri dönemeyeceğimi söylerken, onun son kez gözlerini görmemiş olmak canımı sıkıyordu. "İskender! Dikkat et!" Sinanın bağırışı kulaklarıma dolarken dalgınlığımla farkedemediğim ayı kapanını gördüm.
"Demek geldin." Karşımda duran adama öfkeyle bakıyordum. Kendisini daha önce hiç görmemiştim ama oku saplayan ve Asyayı zehirleyenin o olduğunu anlamıştım. Elinde tuttuğu küçük şişeyi salladığında öfkeyle bağırdım. "O panzehiri, bana ver." Sinan yayını çekmiş şekilde arkamda bekliyordu ama etrafımızda sayısız adam vardı. Seslerini işitebiliyordum. "Vereceğim zaten." dedi yüzündeki sevmediğim sinsi gülüşüyle. "Ama önce senden alacaklarım var." diyip tekrar güldü.
Sinana doğru döndüm. Onları aklayabilirdim ama panzehiri şu an alıp Sinanla göndermem gerekiyordu. Gözümü açıp kapadığımda yayını çekti. Yayından çıkan ok karşımdaki adamın koluna isabet ettiğinde hızlı koşup panzehiri elime geçirdim. Adamları hızla etrafımız taradığında Sinanın yanına gidip ona siper oldum. Eline panzehiri tutuşturduğumda hızlıca cebine koydu ve yeniden yayını çekecekken onu durdurdum. Açtığım geçiti işaret ettiğimde başını salladı. "Seni burada bırakamam İskender."
Adamların okları bize çevriliyken, burdan beraber çıkamazdık. "Onları oyalayacağım sırada geçitten geç. Onu Asyaya götürmem lazım Sinan." dedim aceleyle. "Beraber gideceğiz." diye direttiğinde derin bir nefes aldım. "Bu imkansız. Adım atar atmaz bitirirler bizi. Ben karşı yöne koşup dikkati kendime çekeceğim sırada sen gideceksin." Sıkıntıyla nefesini verdiğinde kararsız şekilde yüzüme bakıyordu. "Geleceğim Sinan." dedim umut ederek. "Benim onlarla savaşabilecek güçlerim var. Ama asyanın yok. Anlıyor musun beni?" dediğimde başını salladı. Başka çaresi kalmadığını biliyordu.
"Eğer gelemezsem." dedim yutkunarak. "Ona onu sevdiğimi söyle." Sinan dolmuş gözleriyle bana bakarken geçiti işaret ettim. "Söylemeyeceğim İskender. Bunu bilmesi için gelmen gerekiyor. Gel ve ona ölümün pahasına onu sevdiğini söyle." dediğinde o geçite bense aksi yöne koşup adamları peşime taktım. Geçiti kapandığını gördüğümde elimi yeniden kalbime yasladım. "Bu hisleri sana karşı hissettiğim için mutlu kalacağım Asya."
"Ölsem bile."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dünden Bugüne (Tozkoparan İskender)
Fanfiction"Bu çok tehlikeli İskender!" diye bağıran Elife çevirdim bakışlarımı. Kalbim olması gerektiğinden hızlı atıyordu. Korku bedenimi ele geçirmişti ama hepsinden önce gelecek başka bir his vardı içimde. Başımı aşağı yukarı sallayıp "Biliyorum." dedim ne...