"Artık hesaplaşma vakti, Aoto"
Ben Tagi'nin ne söylediğini anlamaya çalışırken bir süre bakıştık. Neyin hesaplaşmasından bahsediyordu? Sonunda sessizliği bozdum. "Neyden bahsediyorsun Tagi? Neyin hedaplaşması?"
Tagi bu soruma karşın alaylı bir şekilde gülmüştü. "Çok safsın, Aoto. İnsanların neden senden bu kadar kolay yararlanabildiklerini şimdi anlıyorum" Tagi'nin neden bir anda böyle davrandığına anlam veremiyordum. Gözlerimi birkaç kez kırpıştırdım. Oysa beni takmadan konuşmaya devam etti. "Anlamıyorsun değil mi Aoto? Bana ne yaptığından haberin bile yok"Artık sabrımın sonuna gelmiştim. Olayın benimle ilgili olması ve ne olduğunu anlamamak iyice sinirimi bozuyordu. Biraz daha yüksek bir sesle "Sana ne yaptığımı söyler misin artık Tagi? Biz seninle dostuz ne yapmış olabilirim bilmiyorum" Tagi tekrar alayla güldü. Sonra gözlerini gözlerime dikip konuştu. "hatırlamıyor musun, Aoto? Doğru ya. O gün kendini kurtarmaya o kadar odaklanmıştın ki benim ne halde olduğumu görememiştin. Yalnızca kendini düşünen bir piçsin!" sonlarına doğru sesini yükseltmişti ve bu kulaklarımı kapatmama sebep oldu.
Yüksek seslerden hoşlanmadığımı bildiği halde bağırması beni kötü etkilemişti. Bunu düşünmemeye çalışıp kısık bir sesle konuştum." Söyle artık, Tagi. Söyleki ona göre hareket edeyim" Tagi cümlemi bitirir bitirmez "Gerçekleri öğrenmek mi istiyorsun? Pekala. Her şeyi anlatacağım." dedi ve derin bir soluk aldı. Kısa bir sessizlikten sonra konuşmaya başladı.
"Birlikte benim evime gidip oyun oynadığımız günü hatırlıyor musun? 6. Sınıftaydık. O gün eve gidip oyun oynamaya başlamıştık. O sırada dışarı çıkmam gerektiği için seni mutfakta yalnız bırakmış ve ocağı yakmanın söylemiştim. Annem her zaman ocakla işi bittikten sonra doğal gazı kapatırdı. Ama ocağı sen yaktığın için bunu bilmiyordun. Sana söylemiştim, 'işin bittikten sonra gazı kapatmayı unutma, saat geç oldu ve annem hep kapatmamız söyler' demiştim. Ama sen beni dinlememiştin. Ve de hatırlarsan evde gaz kaçağı olduğu için ailem zehirlenerek ölmüştü. "
Tagi son cümlesini söylerken sesinde derin bir acı vardı. Olayın nereye gideceğini çözememiştim ama göğsümde derin bir acı vardı. Tagi bir süre soluklanıp tekrar sakinleştikten sonra devam etti." Ailem senin açık bıraktığın vana yüzünden öldü. Eğer beni dikkate alıp söylediğimi yapsaydın böyle olmayacaktı" Tagi'nin Söylediği şeyler beynimde şok etkisi yaratmıştı. Ailesi benim yüzünden ölmüştü ve ben bunu 6 yıl sonra öğreniyordum. Gözlerimin dolduğunu hissederek yere çömeldim Tagi'yse başımda öylece dikilmiş tam karşıya bakıyordu. Boğazım düğümlendiği için konuşamıyordum.
Sonunda zorlukla ağzımı açıp konuştum. " Ta - Tagi, ben çok ö-özür d-dilerim" ağzımdan zorlukla çıkan kelimelerden sonra gözyaşlarım dökülmeye başladı. Canım acıyordu. Kendimi o kadar suçlu hissediyordum ki Tagi'nin yüzüne bakamıyordum. Haklıydı. Ortaokuldayken söz dinleyen biri değildim. Bunu düşündükçe ağlamam şiddetlendi. Tagi'yse hiç bir şey söylemeden öylece bekliyordu. Sonunda biraz daha sakinleştiğimde ağlamam derin soluklara dönüşmüştü. Tagi'de bu anı bekliyormuş gibi derin bir nefes aldı. Sonrasında ise "Aslında bir şey daha söylemem gerek, dedi." aklım daha fazla şeyi kaldıracak gibi değildi ama "nedir" diye sordum.
İkinci defa iç çekip "ailene eşcinsel olduğunu ben söyledim." beynim ikinci bir şokla uyuşurken donup kaldım. Dostum dediğim kişinin sonuçlarını bildiği halde aileme söylemesi beni o kadar kötü yapmıştıki gözyaşlarım yeniden dökülmeye başladı. Hızla ayağa kalkıp "bunu ailene zarar verdiğim için mi yaptın?" diye sordum. Yaptığım şey için kendimi savunacak değildim ama Tagi'nin böyle bir karşılık vermesini beklemiyordum.
Bana cevap vermediğinde önüme eğdiğim kafamı kaldırıp ona baktım ama kafamı kaldırmamla sert bir şeyin kafama geçmesi bir oldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken dengemi kaybettiğim için geri geri gitmeye başladım. Sırtımı bir yere çarptığımda kafama düşen demir çubuklar ile yere düştüm. Kafamda bir sıcaklık hissediyor ve her yerin kararmaya başlıyordum.
Gözlerim kapanmadan önce gördüğüm son şeyse Tagi'nin korku dolu gözleriydi...
~~~~
Kota Furuya:
Aoto'nun yanından ayrıldıktan sonra düşünceler eşliğinde boş sokakta yürümeye başlamıştım. Kafam çok karışıktı. Kendime itiraf edemediğim duygular içindeydim. Anladığım kadarıyla biseksüelim. Ve hiç olmaması gereken birinden hoşlanıyordum. Bu kişi tabii ki Aoto'ydu. Evet, Aoto'dan hoşlanıyorum. İstemesemde bunu kabullenmiştim. Ama bunu nasıl söyleceğimi bilmiyordum.
Aoto'dan hoşlanmaya başladıktan sonra onu bir hayli araştırmış ve neredeyse hakkında ki her şeyi öğrenmiştim. Eşcinsel olduğu, en sevdiği rengi, en sevdiği ve sevmediği dersi, en sevdiği yemeği ve ailesin yönelimi yüzünden evlatlıktan reddedilip evden kovduğu gibi... Bunları nasıl öğrendiğimi ne siz söyleyin ne ben söyleyeyim.
Hala Aoto'ya bunu nasıl söyleceğimi düşünüyordum. O an ani bir şekilde karar verdiğim şeyle yönümü değiştirip hızlı adımlarla Aoto'nun evine doğru yürümeye başladım. Aoto'ya ondan hoşlandığımı söylecektim çünkü daha fazla dayanamıyordum. Onu tehdit ettiğim günden beri bekliyordum ve artık sabrım taşmıştı.
Eve vardığımda kapının açık olduğunu fark ettiğimde kaşlarım çatıldı. Aoto kapısını asla açık bırakmazdı. Bir kaç adım daha atıp etrafa baktım.
Ama görmeyi beklediğim şey kesinlikle bu değildi...
🌸🌸🌸
Acaba ne oluyorr🤭
Asklarım bir sonraki bölüm final olacak ama belkide 2. Bir kitap yazabilirim belli olmaz
Neyse umarım sevmişsinizdir
Oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın lütfennn💗💕
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Memories Never Die - Aota-
Random"Yönelimin yüzünden ailenin senden nefret edip evden kovduğunu biliyorum" "Ne? Bunu nasıl öğrendin?" "Hiç zor olmadı:)" (İlk ficim yanlışlarım olabilir lütfen saygı duyun💖) Düz yazı ama az da olsa bir kaç Texting var. Not: Bu fan fic rahatsız...