Multimedia Alperen-Dolunay & Aren-Derin
İyi okurmalar tatlışlarımmm <3
Eve girdiğimde sofra hazır beni bekliyorlardı ve mutlu görünüyorlardı. Sofraya oturmamla yemeklere saldırmam bir oldu. Kurt gibi açım... Bana gülümseyerek baktıklarında kafamı kaldırıp onlara baktığımda ağzımı açtım. Bir şeyler söylemek istediğimi anladıklarında pür dikkat suratıma bakmaya başladılar. Ellerimi kaldırıp anlatmaya başladım.
'Reddettiğim tedavi var ya doktoru arayıp hemen tedaviye başlamak istediğimi söyleyin. Yalnız tek bir şartım var. Tedaviden kimsenin haberi olmayacak. Özellikle Derin'in.Konuşmak ve duyabilmek istiyorum onun için.'
dediğimde yüzlerinde şaşkınlık ve mutluluk karışımı bir ifade vardı. Babam hemen ellerini kaldırıp
'kabul kabul sen yeter ki iste oğlum kimse bilmeyecek söz. Ben hemen doktorunla konuşurum.' diyip sofradan kalktığında annemin gözlerinden yaşlar dökülmeye başlamıştı. Yanına gidip diz çöktüğümde kafamı dizlerine koydum. Saçlarımı okşarken onlara bu mutluluğu daha önce neden yaşatmadığım için içimden kendime sövmeye başladım.
Kafamı kaldırıp annemin gözyaşlarını sildikten sonra ona gülümseyip merdivenlere yöneldim. Odama çıktığımda kendimi yatağa attım ve olacakları düşünmeye başladım.
'Belki de hiç konuşamayacaksın Aren. Hayır ne bekliyorsun ki. Herkese bu umudu vermemelisin. Baksana annen bile senin konuşabileceğini, duyabileceğini düşündükçe ne hale geliyor. Ya hiç başaramazsan. Lanet olsun lan ya başaramazsam! '
iç sesim bana bağırırken balkona çıktım. Kum torbama doğru hızla vururken daha çok vurma isteği geliyordu içimden. Daha çok daha çok. Art arda vurduğumda elimde hissettiğim acı giderek azalmıştı. Kendime ve o kazaya içimden lanetler okurken gözüm kararmış gibi yumruklarımı kum torbasıyla buluşturuyordum. Gözlerimden istemsiz yaşlar akarken hızımı daha da arttırdım. Ya başaramazsam! Bu düşünce beynimin her yerini sararken kolumla göz yaşımı hızla sildim. Bana doğru savrularak gelen kum torbasını diğer elimle yavaşlatıp ondan güç almaya çalışıyor gibi ellerimi üzerine koyup ağlamaya devam ediyordum.
Belki diyeceksiniz erkek adam ağlar mı? diye. Cevap vereyim o zaman ağlar hemde öyle bir ağlar ki erkek adam. Daha önce hiç görmediğiniz gibi. Sanki elinden oyuncağı alınan ufak bir bebek gibi hıçkıra hıçkıra ağlar. Hıçkırıklarında boğulabilecek kadar, göz yaşlarında boğulabilecek kadar ağlar. Öyle ağlar ki erkek sevdikleri için, kaybettikleri için.. Asla sahte ağlamaz erkekler. İşte bende ağlıyorum hemde kendimi durduramayacak kadar şiddetli. Canımdan bir parça kopmuş gibi. Kim ister ha kim ister sonsuza kadar duyup konuşamamak...
Düşündükçe delirecek gibi oluyordum. Kafamı defalarca kum torbasına vururken tek aklımdaki Derin'di. Onu boş bir ümitle tek başına bırakıp başaramamaktan öyle korkuyorum ki. Onun üzülmesini hiç istemiyorum. Bunları yaşatacağıma ölsem belki daha az acı çekecekti bilmiyorum artık akıllıca düşünemiyorum. Yere oturup sakinleşmeye çalışırken kanayan ellerim dikkatimi çekti. Bandaj sarmadan kum torbasına sert vurduğum için ellerim parçalanmıştı. Ama acı hissedemiyordum. Yerden zorla kalkıp banyoya gittiğimde kendimi buz gibi bir duşun altına soktum. Daha da rahatlamıştım. Duştan çıkıp altıma eşofmanımı giyip kendimi yatağıma attım. Ellerimi her zaman parçaladığım için komidonun çekmecesinde duran kremi alıp ellerime sürdüm. Düşüncelerimden uzaklaşmış gibiydim. Rahatlamıştım biraz olsun. Gözlerimi kapattığım anda cebimde titreyen telefonla bakışlarımı telefona diktim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SESSİZ ANILAR
RomanceAren Göktuğ 19 yaşında bir kaza sonucu konuşma ve duyma yetisini kaybetmiş bir genç. Çocukluğundan beri süre gelen muhteşem bir arkadaşlığı olan Derin'e içten içe büyük bir sevgi beslemektedir. Derin Özülk 18 yaşında hayata bağlı, enerjik ve daima...