Karaktere Özel Bölüm

90 9 43
                                    

Toprak ve Elemental Lordu Amon

Tepki: Elemental'de onun özel asistanıydın. Ve seni köle gibi kullanıyordu. 

(Sonlara doğru Smut uyarımız var!! Smut başladığı yerde uyarı vereceğim.)

       Köleler ve yönetenler

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

       Köleler ve yönetenler. Hayat iki grup üzerinde ayrılıyordu, bazıları buna avlar ve avcılar da diyordu. Fakat, köleler ve yönetenler tabiri her zaman sana daha doğru gelmiştir. Çünkü bazen insanlar, avlarını yakalayıp kemiren avcılardan daha çok acımasızlaşıyordu. Bunun sonucunda kölelik doğmamış mıydı zaten? 

Ve sen bu konuyu, yüce ve sessiz Toprak Sarayının mutfağında düşünürken gözlerin yemek tabaklarının olduğu tezgahta ki tertemiz bıçağa kaydı. Kölelik ve asistanlık. Bu iki kavram birine sorulsa ikisinin ayrı şeyler olduğunu savunurdu, ama tabii ki bunu savunun kişi senin Toprak ve Elemental Lordu olan Amon'un asistanı olduğunu bilmezdi. Bilen kişi ise sana asistan değil, köle derdi. 

Bıkkınlık ile nefes alıp gözlerini hızlıca bıçaktan ayırdın, ölmeyi dilediğin çok zaman olmuştu. Ama şuan çok önemli bir görevin vardı. Lotus çayı görevi. 

Amon şuan da Hava Krallığından çok önemli kişiler olan iki general ile büyük bir toplantıdaydı. Ve sen bu toplantının ortasında, kapıyı tıklatacak, iki generale de bu çayı içirecektin. Hatta Amon bu görev için seni el bebek gül bebek hazırlamıştı. Normal hizmetli kıyafeti yerine yeşil, ve siyah ile süslenmiş, tütülü bir elbise giydirtmişti. 

Ama açık olursak hoşuna gitmişti, kendini önemli bir leydi gibi hissediyordun. Tabii hayat gerçeklerini yüzüne vurana kadar sürecekti bu. 

Hemencecik eline, düzgünce donatılmış olan tepsiyi aldın. Ve kendini en üst katta bulunan toplantı salonunun önüne bedenledin. Bedenlendiğin anda elindeki tepsiden çaylar biraz dökülmüştü.

"Hay- Dökülecek yer mi?"  Fark etmeyeceklerini umarak toplantı kapısının önüne tepsiyi koydun ve bardaklardan dökülen lotus çayını generaller için konulan peçetelerle temizledin. Ve tam o an kafanda şimşekler çaktı. Amon'un bardağını eline aldın, ve dilini bardağın üst kısımları boyunca sürtüp, yaladın. Sonrasında tekrar yerine koydun. İçine tükürmek aklına gelmişti, ama az çok korkuyordun, her an birisi görebilirdi. Muhafızlar şuanda yemek molasındaydı. 

Sonrasında tepsiyle birlikte ayağa kalktın ve duruşunu dikleştirdin. "Hadi kızım, batırma bu işi. Basit bir şey zaten." kendini avutup desteklerken kıyafetlerini birazcık düzelttin, ve derin nefes alıp kapıyı üç kere nazikçe tıklattın. 

Bir süre içeriden ses gelmediğinde, Amon yerine bir başkasının "Gel." dediğini duyunca kaşlarını çattın. Ve içeri girip girmeyeceğini kafanda tarttın, bu saray Amon'un mekanıydı. Ve onun yerine başka birisinin gel demesi seni işkillendirmişti. 

HGOİ TEPKİLERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin