Tüm gece kabus görmüş, hasta olduğum halde uyumayı becerememiştim. Izuku ise onun varlığını evin içerisinde hissetmiş fakat ne yaptığını asla anlamlandıramamıştım.Şimdi ise bir elimde peçete ve diğer elimde kalemle birlikte önümde duran ara sınavı tamamlaya çalışıyordum. Hiçbir şey bilmememin üstüne hastalığım da eklendiği için ölmek istiyordum.
Zira şu an burada halsizliğimden ölmesem bile gün içerisinde bu ihtimal, çok yüksekti.
"Evet çocuklar kalemlerinizi bırakın ve kağıtları teslim edin."
Duyduğum komutla birlikte refleks olarak yerimden kalktım fakat başım döndü, dengemi kaybettim.
Bilincimi kazandığımda başıma birçok kişinin toplandığını fark ettim lakin kimseye odaklanamadım çünkü vücudumun her yerini nedenini bilmediğim bir ağrı kaplamıştı.
"Hangi aptal hasta olduğu halde okula gelir ki? Şunun zavallı haline bakın."
Neden böyle bir durumda bile kimse bana üzülme gereği duymuyor?
Gözlerim doldu, bulunduğum yerde küçülmek, küçülmek ve bir anda yok olmak istedim.
"Hey, ne yapıyorsunuz orada? Arkadaşınızı revire götürün."
Duyduklarıma eş zamanlı olarak vücudum havalandı ve hissettiğim acıyla inledim. Burnuma gelen tanıdık kokuyla birlikte dudaklarım aralandı ve "Izuku," diye mırıldandım istemsizce "çok acıyor, canım çok yanıyor ve hâlâ benimle dalga geçiyorlar. Böyle olsun istemedim, hiç bir zaman.."
Her şeyin sorumlusu o değilmiş gibi ne yapıyordum ben şu anda?
Gözlerim yavaş yavaş kapanırken Izuku'nun sert ve o umursamaz çehresi gördüğüm en son şeydi, tabii bilincim hala yerindeydi fakat gözlerimin üzerinde öylesine bir ağrı vardı ki asla açamıyordum.
Aradan geçen kısa sürenin ardından sırtım yumuşak bi' zemine değdi, kafamın üzerinde bir takım konuşmalar yapıldı, sol kolumda ağır bir ağrı hissettim ve vücudumdaki titremeler arttı.
Aradan geçen belli bir sürenin ardından, sanıyorum ki uyuya kalmıştım, gözlerimi açmakta zorluk çekmiyordum ve vücudum hafiflemişti. Bakışlarımı yanıbaşımdaki koltukta kollarını bağdaştırarak bana ifadesizce bakan Izuku'ya çevirdim ve dudaklarım anında hareket etti.
"Daha kötü hasta olmamı istediğin için mi buraya oturmayı seçtin?"
Bir anda, anlık dahi olsa sağ gözünün seğirdiğini sandım ve içime garip bir korku düştü. Onun yarı sıra yüz ifadesinde ekstrem bir değişiklik yoktu ve ifadesizce "Dilin uzadığına göre bu iyileştin demektir." demişti.
"Hayır olabildiğince hastayım ve senin yüzüne bakmak beni daha da çok hasta ediyor." dedim, çatallı ve bozuk sesime nazaran.
"Bu şekilde sana rahatsızlık verebiliyorsam eğer, keyfim yerine gelir." diyerek umursamazca cevaplamıştı beni.
İğrenç, diye geçirdim aklımdan ve o sırada hemşire yanımızda gelerek "Serumun bittiğinde eve gidip dinlenebilirsin Katsuki-chan. Mümkünse 3-4 gün evde kal ve dinlen, kendini yorma." demişti.
İrislerim duyduğum kelimelerle birlikte büyürken dudaklarımda küçük bir gülümseme belirdi ve "Sonunda, rahatça dinlenebileceğim." dedim yanıbaşımda oturan Izuku'yu unutarak.
"Sana özel rapor hazırladım, evde dinlenebilirsin rahatça."
Hemşire sözlerini bitirip çıktığında bakışlarım bana boş gözlerle bakan Izuku'ya kaydı ve kendimi engellemeden "Aklından saçma düşünceler geçirme ve en azından hastayken beni rahat bırak, hayatımı yeterince zorlaştırıyorsun zaten." dedim.
Izuku'nun kaşları alayla havalanırken "Senin dilin çok uzamış, kesmek lazım." demişti tehditkâr bir biçimde. Korku yavaş yavaş bedenimi sararken Izuku bana doğru eğilmiş ve dudaklarını aralamıştı.
"Daha her şeyin başındayız Katsuki, bana yaptıkları-"
"Saçma sapan konuşma artık! Sevgilisine değil de arkadaşına inanan bir insansın sen, anlatsam dahi inanmadın beni dinlemedin. Sırf gücün var diye beni ezmenden bıktım usandım! Ben, ben seni seviyordu-ahh"
Izuku sinirle olduğu yerden kalkıp çenemi avuç içerisine almış ve sıkarak "Siktiğimin çenesi yalnızca yalana çalışıyor değil mi?" demişti yüzüme tükürürcesine.
Gözlerim hissettiğim acıyla dolarken "Bana ne zaman inanacaksın bilmiyorum lakin inandığın da her şey için geç kalacak, bunu biliyorum." dedim zar zor.
Izuku beni sertçe yatağa doğru itip yanımdan sinirle ayrılırken acıyan vücudumdan ötürü gözlerimden yaşlar oluk oluk akmaya başlamıştı.
Yani bana inanmamasını anlıyordum, ona bilerek kötü davranmış, ihanet etmiş ve arkasından bıçaklamıştım. Her şey geçtiğinde, ben ona olan hislerimi fark edip yaptıklarımdan pişman olduğumda ise geç kalmıştım.
Izuku her şeyi öğrenmiş, her şey için geç kalınmıştı.
Şimdi ise yalnızca onu zaafından vurarak kendimden uzaklaştırmaya çalışıyor, yine de başaramıyordum.
Izuku'nun nefretiyle baş edemiyordum.
O ise benim ona yaptıklarımla, onu aldatışımla ve koca bir senenin yalan oluşuyla baş edemiyordu.
Derin bir nefes aldım, gözyaşlarım yanaklarımı yakıp geçerken tüm vücudum kasıldı. Sonrasında ise serum bitti, onca ayın ardından başıma bir şey gelmeden eve gitmeyi başardım.
En tuhaf olanı ise her sabah kapıma 1 adet süt bırakılmasıyken, Izuku tarafından rahatsız edilmeyişimdi.
———
dıger bolum gecmıse yolculuk yapicaz aşzpwğxpwpdpa
gec gelen bolum icin pardon 😭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reason to hate him | katsudeku
FanfictionKatsuki'nin Izuku dan nefret etmesi için bir çok nedeni vardı. *Kısa süreliğine bölüm atmayacağım gangster au. [ depresif ilerlese de iyi son ]