yorum yaparsanız sevinirim, yorumlarınız ve oylarınız beni motive ediyor ❤️
Sıramın altında hissettiğim darbeler, ruhuma atılan darbelerin yanında bir hiç sayılırken zihnimden yalnız olduğum gerçeği çıkmak bilmiyordu zira yalnız olmasaydım bunları yaşamak gibi zorunluluğum olmazdı.
"Aptallığının da bir sınırı olmalı."
Önümden çekilip alınan defter ve kafamda toplanan grup, midemin bulanmasına neden olurken irislerim yerle buluşan defterime kaydı.
Görünen o ki yeni bir defter alıp, notlarımı yeniden geçirmeliyim.
Gömleğimin arka kısmından tutulup sertçe ayağa kaldırılırken, alışık olduğum senaryo kendisini yeniden ve yeniden tekrar ediyordu.
Aşağılanmalar, fiziksel ve mental şiddet, tacizleri, bitmek bilmeyen söylenmeleri, her şeyin sonunda ise benim üzerimde bırakmış oldukları sorunlar..
Ellerim titremeye, nefesim kesilip gözlerim dolmaya başlarken karşımda ilk defa gördüğüm bireyin beni yere fırlatıp tüm sınıfın önünde iğrenç kelimeler söylemesine şahitlik ediyordum.
Gözyaşlarım oluk oluk akmaya başlarken, etrafımdaki sesler uğultuya dönüştü ve bedenime inen darbeleri daha az hissetmeye başladım.
"Neler oluyor burada?"
Tok, gür bi' ses bedenime inen darbelerin duraklamasına neden olurken ortam daha da ağırlaşmış, üstüne üstlük kafamı kaldırdığımda aşina olup iğrendiğim o çehreyi görmek zorunda kalmıştım.
"Bensiz mi eğleniyorsunuz?" demişti histerik bir şekilde gülümserken, her bir kelimesinde bana daha da yaklaşmış elinde bulunan bardağı tam üzerime geldiği vakit ters çevirerek ıpıslak olmama neden olmuştu.
Sıvı saçlarımı ıslatıp, kıyafetimden içeri usul usul sızarken canımın daha da yandığını hissettim.
"Neden bütün bunlara katlanmak zorundayım?" diye bağırdım elleri saçlarımı bulurken "Sana dayanarak bana bunları yapmaları ne kadar doğru?"
Yaşlı irislerim onun alaylı irisleriyle kesiştiğinde midemin bulandığını hissettim. Nefret, tüm vücudumu sarmaşık misali sarmalarken yüzüne tükürmek istedim.
"Katsuki sen," dedi gülümseyen yüzünü bana doğru yaklaştırırken "suçlu olduğunu bilmiyor musun ki?"
Gözlerim doldu ve "Bana inanmayan sensin." dedim sesim, sonlara doğru desibelini düşürmüştü. Kaşları havalanırken "Her şey ortadayken sana nasıl inanmamı bekliyorsun?" demişti.
Dudaklarımı birbirine bastırdım, haklıydı ona ihanet eden bendim ve her şeyden kurtulmak için kendi kurduğum yalanların arkasına sığınan da bendim.
Fakat yalanımı ele veremezdim zira şu anda yaşadığımın tonlarca katını o zaman yaşardım. Izuku'yu tanıyordum, özünde ne kadar kötü bir insan olduğunu da oldukça iyi biliyordum.
"Sana yalan söylemedim, sana hiçbir zaman ihanet de" dedim göz yaşlarım oluk oluk akarken "sen yalnızca bana inanmamayı tercih ettin."
Yalan.
Tüm sınıf nefeslerini tutmuş, pür dikkat ben ve Izuku ile aramızda olanları izlerken kendimi kelimenin tam anlamıyla iğrenç hissettim. Midem çalkalandı, üzerimde olan her bir bakışın ayrı ayrı tenime battığını, başımın döndüğünü hissettim.
"Ah, keyfim kaçtı." dedi dilini şaklatırken. Saçımı tutan parmakları gevşemiş, ayağa kalkarak karnıma gelişi güzel bi' tekme savurmuştu. Bununla birlikte, etrafımdaki herkes birer birer dağılırken Izuku'nun ilk önce bana saldıran çocuğu kolunun altına aldığını görmüştüm.
Vücudum birçok şeye alışık olduğundan ötürü pek zorlanmadan ayağa kalkarak, sınıftan çıktım. Karnımdan vücuduma yayılan sızı çenemin sıkılaşmasına neden olsa dahi umursamadım.
Adımlarım hızlanıp yönünü müdür odasına çevirirken sinirden bir şeyleri parçalamamak için zor duruyordum. Bu okula ve burada olan her şeye karşı hissettiklerim, saf nefretten öte değildi.
Müdür odasının önüne gelip, kapıyı birkaç defa tıklattıktan sonra gel komutunu almış zamanımı kaybetmeden içeri girmiştim. Oldukça bakımlı olan müdür, benim aksime göz alıcı ve sağlıklı görünüyordu. Açıkçası kıskanmadan edemedim.
"Naklimi aldırmak istiyorum," dedim yakutlarımı şaşkın irislere sabitlerken "nedenini açıklamaya gerek olduğunu da düşünmüyorum."
Müdürün kaşları havalanırken "Bunu kim yaptı?" demişti şaşkınlıkla. Dudaklarımı birbirine bastırdım, bu sene gördüğüm kaçıncı müdür bilmiyordum. Belli bir süreden sonra saymayı bırakmıştım.
"Lütfen, yalnızca şimdi naklimi başka bir okula aldırın. Gerekli her şeyi imzalayacağım."
Kaşları çatılırken "Ailenin bundan hab-" demek istemişti fakat bağırarak, onu susturmuştum.
"Lütfen yalnızca naklimi başka okula aldırın."
Tabii, bu ilk denemem değildi. Izuku her şeye müdahale ettiği gibi buna da müdahale ediyor, tüm hayatı bana zindan etmekten geri kalmıyordu.
Bu okulu benim için cehenneme çeviriyordu.
"Üzgünüm, aileni çağırman gerekiyor."
Omuzlarım bağımsızlığını ilan etmişçesine çökerken "Anlıyorum." diye mırıldandım. "Bunu sana kimin yaptığını söyle, ceza vereceğim." diye bana seslendiğinde gülümsemek istedim.
"Kimin bana bunları yapmadığını söylersem daha kolay olurdu."
Kaşları çatılırken dudaklarımı yeniden araladım.
"Ayrıca, bir şey yapabileceğinizi de düşünmüyorum efendim. Siz yalnızca kendinize dikkat edin."
Ne de olsa gerçeğe ihanet etmeden bir şeyi anlatmanın olağanı yoktu, ben Izuku'ya ihanet etmiştim ve şimdi ise;
tırnaklarımla kazıyarak elde ettiğim yalnızlığımın, bozulması için tanrıya dualar ederek kendi benliğime ihanet ediyordum.
———
çok konu bulamıyorum ondan geç geldi bölüm ama yorum yaparsanız sevinirim.
kitap hakkındaki görüşlerinizi alırsam sevinirim;
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reason to hate him | katsudeku
FanficKatsuki'nin Izuku dan nefret etmesi için bir çok nedeni vardı. *Kısa süreliğine bölüm atmayacağım gangster au. [ depresif ilerlese de iyi son ]