6; cry for me.

74 20 23
                                    


ama nasıl oluyor da hâlâ ağlıyorum?

Zihnimin etrafında dönüp dolaşan düşünceler, vücudumun kasılmasına neden olurken mental olarak sarsıldığımı hissediyordum. Bu durumun yeni olan bir şey olmamasına rağmen şu anda iyi değildim, özellikle bugün diğer günlere nazaran hiç ama hiç iyi değildim.

Yaptıklarım ve bana yapılanlar, karma misali birçok kişi arasında mekik dokurken artık ne yapacağımı; ne düşünceğimi bilmiyordum. Yaşayacaklarımdan ve yaşatacaklarımdan korkuyordum.

"Cidden çok fazla yorgunum."

Elimin altındaki yorganı daha da sıktım, ateşim çıktığından ötürü deli gibi üşüyordum. Bedenim zangır zangır titriyordu ve yalnız olduğum için, hiçbir şey yapamıyordum. Ailemi aramak istesem dahi parmağımı kaldıracak ne gücüm ne de azmim vardı.

Onun yerine uyuyor, kâbus görüyor ve uyanıyordum. Uyandığımda tüm hayatımı, yaptıklarımı hatta saçmalıklarımı düşünerek kendime eziyet ediyordum ve bu kısır döngü sürekli kendisini tekrarlıyordu.

Öyle ki bu, dördüncüydü artık ve uyumama kararı almış yatakta öylece tavanı izleyerek kendime acı çektiriyordum.

Izuku'yu düşünüyordum mesela "gerçek olduğunu sanıyordum," diyordu düşlerimde sürekli "beni gerçekten sevdiğini sanıyordum."

"yalnız olduğumun farkında değil miydin Katsuki?"

Dilimi damağıma değdirdim, açıkçası pek bir şey hissetmiyordum. Özellikle konu Izuku olduğunda hiçbir şey hissedemiyordum, pişmanlıktan başka.

Keşke diyordum mesela, en başında onunla sevgili olmasaymışım.

Yani, yalnızca boşta olduğumu düşünerek sevgili olduğum birisiydi Izuku. İlk sevgilimdi, ilk ve en yanlış hevesimdi.

Sonuç olarak, bende de liseye başlayan ve ilk sevgili olan herkeste olduğu gibi onunla birlikte olmaya başladıktan sonra kendimi ona adamak zorunda gibi hissetmiştim.

Artık yalnız değildim, Izuku popülerdi ve üstümde olan ilgiyi kaybetmek istemiyordum. Bu yüzden ki sürekli ona ufak tefek hediyeler hazırlar, Izuku'yu mutlu etmeye çalışırdım.

Haftanın birkaç günü dışarıda gezer, eğlenirdik. Öyleki hava güzel olduğunda bana kızmasına rağmen piknik için ısrar eder günün sonunda galip gelerek birlikte güzel vakitler geçirirdik. Izuku'nun dışarıda takındığı kötü adam, ımajı benim yanımda şımarık çocuk imajına döndüğü için kendimi özel hissediyordum o zamanlar ve o bunu doğruluyordu da.

"Seni seviyorum Katsuki," diyordu elimi kalbinin üzerine getirerek "senin yanında kendimi asla kötü hissetmiyorum."

Hissediyordum da, elimin altında atan küçük kalbi sözlerinin destekçisi olurken ben Izuku'nun benliğine usulca daha da hakim olmuş ona sahte güvenimi vererek tüm benliğini bana adamasına sebep olmuştum.

Yani, tüm bunlar olup biterken ve Izuku'ya alışılmışlığın getirdiği bıkkınlıkla gözlerim açılıp, bakışlarım Izuku'nun en yakın arkadaşına kayarken kimse bunu fark etmemişti.

Artık her an Izuku'ya hissettiğim tüm sahte hislerin zıttını onun yanında tadıyor, bundan gram pişmanlık duymuyordum açıkçası çünkü ben önemliydim; mutluluğum önemliydi.

Seviyordum, kalbimin yalnızca onun yanında gerçekten attığını hissediyor; bir heves olan Izuku'nun yanında onu gerçek aşkımmış gibi görüyordum.

Fakat her kışın ardından ilkbaharın geldiği gibi tüm güzel günlerin ardından da kötü günler geliyordu.

"Yapamıyorum artık," diyordum "seninle olmuyor Izuku."

"Gitme," diyordu gözleri yaşlı bir şekilde "beni bırakacağını söyleme Katsuki ben.."

ve bitmişti.

Açıkçası Izuku'yu hevesten ileri görmeyen benim için nedenini bilmediğim şekilde ayrılığımız bana da ağır gelmişti ve kendime uzun bir süre gelememiştim.

Sana tutunamayan gözlerime öyle bakma.

Kısacası hayatı zindan gibi olan Izuku için anlık olarak bi' gün ışığı görünsemde bir anda her şey alt üst olmuş ve Izuku arkadaşına olan hislerimden haberdar olarak benden nefret etmeye başlamıştı.

Yani, hak ettiğim tek şey Izuku'nun nefreti olsa dahi bu iğrenç muameleyi hak ettiğimi düşünmüyordum hiçbir şekilde.

Düşüncelerimden kapının açılma sesiyle sıyrılırken kaşlarım çatıldı ve oldukça karanlık olan küçük odam anında aydınlanarak gözlerim kamaştı. Şaşkınlıkla etrafa saçma sapan bakışlar atmakla kalmayıp, üstüne üstlük Izuku ile karşı karşıya geldiğimde ufak bir küfür kaçırdım dudaklarımdan.

"Sikeyim senin ne işin var burada?"

Izuku'nun kaşları alayla havalanırken "Hasta olduğunu duydum, kendini ölüme terk edeceğini düşünerek buraya geldim." demişti aynı tonda "acı çekişini izlemek güzel olurdu aslında fakat bunun kurtuluşun olduğunu biliyorum."

Yüzüm buruşurken "Ne saçmalıyorsun?" demiş ve yorganı yüzüme çekip, sırtımı da Izuku'ya döndükten sonra dudaklarımı aralamıştım.

"Ne yapmak istiyorsan onu yap. Ben yalnızca uyuyacağım, o yüzden sessiz ol."

Ah, gerçekten de her şey farklı olacakmış gibi hissettiriyor.

———

katsuki bebisimin bu kadar bencil olması halis midir acaba??? cidden asiri toksik iliskileri😭😭 ayrıca bugun düsüncelere biraz agırlık berdım umarım olmustur..

bölüm hakkındakı goruslerınızı allayim;;

reason to hate him | katsudekuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin