Bazı insanlar için sevmek ve sevilmek oldukça zordu. Bu bir lanet gibiydi ve kurtulması da bir hayli karmaşıktı. Örneğin, toplu bir yere girip başta sevildiklerini hissetseler dahi bir süre sonra bu his geçer; sevilmediklerini iliklerine kadar hissederdi.Otomatik düşünceler usul usul kanına karışıp gününü zehir edene dek bu devam eder, her şeyin en sonunda ise sevilmedikleri sonucuna vararak günü tamamlarlardı.
Ve kimsenin seni hiçbir zaman sevmeyeceği düşüncesi, dünyadaki en iğrenç düşüncelerden birisiydi.
Ben de öyleydim, kimsenin beni sevdiğini düşünmezdim. Annem ve babamla bir sıkıntım yoktu, genellikle sıkıntıyı ben kuruntularımdan doğurur onları mutsuz etmeyi bir şekilde başarırdım. Arkadaşlarımla birlikte olduğumda ise gerçekler hiçbir zaman değişmezdi.
Benim yanımdayken sıkılıyorlar mı?
Ben yeterli değil miyim?
Başkalarının yanında benim yanımda olduklarından daha mı mutlu oluyorlar?
Acaba başkalarını da mı çağırmalıydım, şu anda bıkmış gibi görünüyor.
Acaba...
Bunlar, düşüncelerimin küçük bir kısmıydı ve ben kapılıp gidiyordum. Şimdi ise hiç arkadaşım yoktu, yalnızdım ve okulum uzakta olduğu için de ailemle yaşamıyordum.
Yalnızdım, iliklerime kadar yalnızdım ve herkes zorbalık gördüğüm, ezik olduğum için benden iğreniyordu daha da yalnızlaşıyordum fakat bir şekilde tüm bunlardan kurtulacağımı da biliyordum, bu düşünce zihnimin köşesindeki ufak umut kırıntılarından biriydi.
Yani liseyi bitirip üniversiteye geçtiğim vakit her şey düzelecekti, değil mi?
Sesli bir nefes verdim ve karamsarlaşmama neden olan düşüncelerimden uzaklaşmama neden olan zilin sesine odaklandım, tek kelimeyle iğrençti; rahatsız ediyordu.
Tabi iğrenç olan tek şey bu değildi, arkamda oturan Izuku'nun sert bir şekilde sıramı tekmeleyip belimin ağrımasına neden olan hareketleri de iğrençti.
"Hey," diye seslendi oldukça sakin bir şekilde "bugün yazılan tüm notları benim defterlerime de geçir."
Sözlerini takip eden tabi kafama sertçe çarpan defterin kapağı olmuştu. Derin bir nefes aldım ve sıramın üzerine düşen deftere uzandım, eş zamanlı olarak Izuku da sertçe elimin üzerine vurarak dudaklarını araladı.
"Birisi sana bir şey söylediğinde ona cevap vermen gerektiğini bilmiyor musun aptal?"
Elim acımaya başlarken ikinci darbe de bunu takip etti ve ben, çatallı çıkan sesimle "Notları geçireceğim." dedim.
Elleri saçlarımı bulup çekiştirirken "Evet böyle ol." dedi sinir bozucu gülümsemesiyle
"Böyle olmak sana yakışıyor."
İfademi bozmamak için tüm bedenimi sıktım usulca, havalanan yumruğunu gördüğümde ise refleks olarak gözlerim kapandı lakin beklediğim şey olmadı, Todoroki Izuku'nun elini tutuyordu.
"Bu kadar yeter, geç kalacağız sonra istediğini yaparsın."
Dudaklarımı birbirine bastırdım, Izuku ağır bi' şekilde küfür ederek hızla beni bırakıp uzaklaştı. Pekala bugün her ne olacaksa olsun gece her halükarda, bana gelip her yeri dağıtacağına emindim.
Böyle olmak sana yakışıyor.
Yalnızlık, diye düşündüm kafama fırlatılan defteri açarken en çok kime yakışırdı?
———
Katsuki'm de Katsuki'm 🤧
Gerçekte de böyle akran zorbalığı yaşayan insanların olduğunu bilmek..
cidden üzücü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
reason to hate him | katsudeku
FanfictionKatsuki'nin Izuku dan nefret etmesi için bir çok nedeni vardı. *Kısa süreliğine bölüm atmayacağım gangster au. [ depresif ilerlese de iyi son ]