Garaja varınca o seyehat edilen otobüslerden varya hah işte ona bindim en arkaya oturdum ve kulaklıklarımı takıp müzik dinledim.Birde o herkesin kullandığı seyehat yastıkları vardır siyahı bende var onuda boynuma koydum ve gel keyfim gel.Bir iki saat böyle geçtikten sonra sanırım motordan,bir ses geldi ve araba durdu.Şöför inip baktı "ciddi bir sorun var yolda kaldık" dedi.Lanet olsun bir damak tadıyla evden kaçamıyoruz.Al işte ne yapacağım herkes otobüsten indi ve çekiciler gelip otobüsü götürdü.Bende ne yapayım elimde valiz yolda kaldım.
Herkes dağıldı biri oraya biri buraya.Dümdüz giden asfalt bir yol vardı bir tarafı dağ diğer tarafı uçurum.Uçurum olan tarafın birde deniz manzarası vardı.Mavinin neredeyse en güzel tonu diyebilirdim güneş bulutların ardına saklanmış ben bunlara dalarken yolda kimsenin kalmadığını fark ettim.İlk gelen arabaya otostop çekeceğim dedim ve kırmızı üstü açık bir spor araba geldi.Baş parmağımı kaldırıp durması için içmden ne dualar ettim.Sonra durdu ve içinden benim yaşlarımda olduğunu düşündüğüm bir çocuk indi.Çocuk tek kelime ile mükemmeliyetin vicut almış bir haliydi."Otostop mu çekiyorsun sen?"dedi bana.Kendime bile zar zor inanırken sesinden bile büyülendiğimi fark ettim.Daha önce odamdan hiç çıkmazdım bu yüzden pek erkek arkadaşım olmazdı yani hiç erkek arkadaşım olmadı."Sence? Oradan ne gibi duruyor?"dedim kendimden emin bir ses tonuyla.
Hafif bir kahkaha attı.Kahkaha atışı bile güzel olan bu çocuk kimdi? "buradan otostop çekiyorsun gibi gözüküyor." dedi."Evet.Evet öyle yapıyorum" dedim.Daha ne bekliyordu ki bu."Eee,beni arabana alacak mısın?"dedim gözlerimi kırpıştırarak.Onu yakından tanımak istiyorum."Bilemiyorum.Beni tanısaydın arabama binmezdin" dedi. "Aslında evden kaçtım, senide tanımama gerek yok yani sen nereye gidersen benide oraya götürbilirsin"dedim bu dediklerime ben bile inanmazken onun inanmasını beklemiyorum.Tekrar o güzel sesiyle bir kahkaha attı "demek evden kaçtın" gülümsedim genelde gülmeyi sevmem ama bu çocuk varken kesinlikle gülmeyi sevdim."Normalde araba tanımadık bindirmem ama neyse haydi sana bir kıyak geçtim"dedi.
Cidden bende seni tanımıyorum ve kesinlikle tanımadığım kişilerle konuşmam,tanıdığım kişilerle bile pek konuşmam ki ben.Hava git gide soğumuştu ve rüzgar çıkmıştı.Tenim soğuğa pek alışık olmadığında biraz morarmıştı ve tüylerimin diken diken oluşunu fark ettim belli ki oda fark etti ve "Of haydi gel" dedi ve şöför koltuğunun yanına ben oturdum oda bavulumu bagaja koyup şöför koltuğuna oturdu.
Bunları yaparken ciddiyetini bozmuyordu.Bense arabanın içini inceliyordum,arabanın içine krem rengi hakim olmuştu.Radyoda açık değildi dışarıda buz gibi bir hava ve biz hiç konuşmuyorduk.Eninde sonunda konuşacaktık ve neden bu şimdi olmasın ki değilmi? "Adın ne?" daha kibar sorabilirdim ama ben böyleyim ve onun için değişmem."Eren" dedi. Eren hmm ."Benim adımı sormayacak mısın?" dediğimde hafif tebessüm etti."Hayır"dedi.Ben onun ismine çok meraklıydım sanki."Adım Kumsal,Kumsal Tekin"dediğimde bana dönüp gözlerimin içine baktı.Gözleri açık kahverenginin en güzel tonuydu ve ışık saçıyordu öyle güzel parlıyordu ki bir insanın gözünün içine bu kadar fazla baktığım için kendimi tebrik ettim."Tekin mi? Şu Tekin adalarının sahibi misiniz?" dedi. Bu çok utanç vericiydi.Yani zengin olabilirdik o adaları babam keşfetmişti adınıda "Tekin Adaları" koymuştu kısa sürede çok konuşulan bir aile olduk bunun etkisi uzun bir zaman dilimi geçtikten sonra unutulmuştu ancak."Evet ama ben,ben oraya hiç gitmedim ve gitmeyide düşünmüyorum"dedim.
O açık kahve gözler önündeki yola sabitlenmişti.Bir açıdan iyi bir açıdan da kötüydü bana bakınca onun gözüne fazla bakamıyor ve gözlerimi kaçırıyordum ayrıca birinin size öylece bakması sizi de rahatsız etmez mi birde rahatsız olup kıpırdandığımda da bakmayı kesmiyordu.Bu yüzden yola odaklanması benim için daha iyiydi.En azından buna karar vermiştim."Peki nereye gidiyoruz?" diye sordum oysa çarpık bir gülümsemesi ile "Tekin Ada'larına" dedi.Göz ebeklerimin irileştiğini hissediyordum ve onu bakıyordum.Yani yan profiline o bana değil önündeki yola bakıyordu.Babam orada olabilirdi ayrıca ben İstanbul'a gidecektim."Olmaz ben oraya gidemem evden kaçtım ve babam orada olabilir" dedim.İki seçenek vardı ya benimle dalga geçiyordu ya da ailesinden kaçmaması gereken küçük bir kız olarak görüyordu beni.
İkinci seçeneği hemen eledim ve aklıma gelen ilk soruyu sordum "Peki kaç yaşındaydın?"dedim.Yaşını öğrenmem gerek tabii ki sonuçta benden küçük ya da büyük olabilirdi.Beni dinlemediğini fark edince "Kaç yaşındasın diye sormuştum" dedim.Biraz homurdandı ve "Çok soru soruyorsun" dedi.Cidden mi onu sıktığımı bilmiyordum hava iyice soğuduğu için arabanın üzerini kapattı ve normal üstü kapalı arablar gibi oldu.
"Seni sıktığımı bilmiyorum üzgünüm sadece benden büyük veya küçük olduğunu merak etmiştim." dedim."19" dedi yola dikkatini vererek.Yoldan bir araba bile geçmezken neden bu kadar dikkat ediyordu anlamıyorum ama benden bir yaş büyük tam da olması gerektiği gibi."Peki bende 18 yaşıma yeni bastım hatta bu gün benim doğum günüm" dedim heyecanla doğum günümü kutlamasını beklerken.
Tam tersine beni takmıyordu.Beni umursamadığı zamanlar kendimi dışlanmış gibi hissediyorum.Cidden bu kadar mükemel birinden de bu beklenirdi."Doğum günümü kutlamayacak mısın?" dediğimde çarpık gülümsemesiyle sırıttı."Sence buralarda bir pastane var gibi mi görünüyor.Pasta filan mı alıyım ne yapayım?" dedi.Aptal, ne bekliyordum ki kendinden başkasını umursamayan o kıza ne oldu?
Doğum günümün kutlanmasından nefret ederken onun kutlamasını mı bekliyecektim sanki.Zaten kaçmak aptalca bir fikirdi nereye gitmeyi düşünüyordum İstanbul'da kimim vardı ki.
Peki ya şimdi... Aklıma gelen o düşünce ile gözlerimi büyüttüm ve içimden 'Eyvah!' dedim."Tekin Ada'larına gitmiyoruz değilmi?" dediğimde tekrar o mütiş açık kahve gözler ile göz göze geldim."Evet" dedi.Tek söyleyeceği buydu 'Evet'. Zaten ondanda böyle beklenirdi.Surat asıp dışarıyı izlemeye başladımHava açmıştı,güneş sanki cetvel ile çizilmiş gibi dimdik ışınlarını benim gözüme gönderirken "Camı açabilirmiyim?" diye sordum.Kıkırdadı ve tekrar arabanın üzerini açtı.Yağmur yağsaydı.Yağmurun habercisi gri ve siyahın karışımı olan o bulutlar çıksa ve yerde o kara lekleri bıraksa..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Otostop
Random"Kabul ediyorum küçük sinir hastası artık küçük sinir hastası değilsin artık sadece sinir hastasısın" -EREN ATA-