1. Bölüm

69 7 5
                                    

Bir kolun beni öldürmek istercesine sarsmasından sonra başımdaki ağrıyla uyanmıştım. "E içine etmişsin evin lan. Ne yapacağım şimdi? Kız arkadaşım gelecek birazdan gerizekalı."

Pierre bugün biraz gergin uyanmıştı sanırım. Dün gece olanlar hakkında hiçbir fikrim yoktu. Eve nasıl geldiğimi dahi bilmiyordum hatta.

"Sen geldiğinde biri var mıydı evde?" Sorumla beraber gözlerini bana dikti ve sözlerimi anlamak istercesine uzun süre beni izledi.
"Kafanı sikeyim senin."

Çok fazla küfür ediyordu. Kesinlikle küçükken ağzına pul biberi sürülmemiş gibiydi. "Kardeşim saygı çerçevesine girer misin lütfen? Seviye çok düştü şimdi, ben alışık değilim böyle."

Kolumu ani bir hareketle sıktığında neye uğradığımı şaşırmıştım. "Acıdı." Dedim sadece.

"En son ne hatırlıyorsun? Kolunu bu sefer kırdıktan sonra kıyma yapmamı istemiyorsan adam akıllı cevap vereceksin." Parmağını tehdit edercesine üzerime doğru salladığında onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmediğimi farkettim.

Zihnimi zorlayarak geceyi hatırlamaya çalışıyordum fakat tek bir sahne bile gelmiyordu gözümün önüne. Tek hatırladığım şey birinin ben fütursuzca dans ederken beni sahneden çekip eve getirmesiydi.

Yüzünü hatırlamaya çalışıyordum ama olmuyordu. Birisi beni daha kötü bir sondan çekip çıkarmıştı. Onu bulduğumda samimi bir teşekkür etmem gerekiyordu.

"Kim geldiyse artık aranızda bir şey geçip geçmediğini hatırlıyor musun peki?" Utanmasam ismimi bile unutacak durumdayken bana bunu sormasına gülmek istedim. Yüzüne baktım fakat beni öldürmek istercesine bakışı bana ciddi olmam gerektiğini hatırlattı.

Biraz çıplak uyanmıştım ama bunun yeterli bir delil olduğunu düşünmüyordum. "Ella mı yutturacaksın bana?" Gülerek sorduğum soru onu güldürmeyi başaramamıştı.

"İyi o zaman. Ne bok yapıyorsan yap. Evden çıkman gerekiyor, birazdan gelecek sevgilim."
Uflayarak kıyafetlerimi üstüme geçirmeye başladım.

Yarış haftasının başlarında genellikle kafamı dağıtmak için bir yerlere giderdim. Bu da o günlerden biriydi ama daha önce hiç bu kadar kendimi kaybetmemiştim. Gittiğime bin pişman olduğum günler bundan daha güzel günler olabilirdi.

Kendi evime geçtiğimde yarışın Monako'da olduğuna bir kez daha şükrettim. İlk hedefim bir ağrı kesici alıp uyuyabildiğim kadar uyumaktı.

**

Uyandığımda hava kararmıştı, evde sıkıntıdan patlamak üzereydim ki gelen çağrıya hızla cevap verdim. "Öğrendim." dedi sadece Pierre. Neyi öğrendiğini söylemedi ve soruma cevap vermek yerine telefonu yüzüme kapatmayı tercih etti.

Biraz sonra zil sesi geldiğinde onun geldiğini anlamıştım. Evimi bilen pek çok kişi olmamakla beraber arkadaş sayım bir elin parmaklarını geçmezdi.

Kapıyı açar açmaz bana bir şey söyleme gereği duymadan salona adımladı. "Kimmiş bu gizemli kadın? Daha da önemlisi güzel miymiş?" Soruyu sorma şeklime birazcık takılsa da cevap vermeyi geciktirmedi.

"Kadın olmadığı çok bariz amlaşıyordu. Güzel olup olmaması da kişinden kişiye göre değişir. Ben karizmatik olarak tanımlamayı tercih ederdim."

Kafam karışmıştı. Erkek olması çok şaşırtmasa da neden Pierre'e gitmiş olduğumuz büyük bir muammaydı. "Baygın falandım sanırım." dedim evet demesini umarak. Ondan kaçabilmenin tek yolu buydu çünkü.

"Adamı duvara var gücünle itip üstüne çıkmış gibi gözüküyordun ama bilemeyeceğim tabii." Beni alay malzemesi olarak kullanmasına izin verdiğim için kendimi cezalandırmaya söz verdim.

"Yatak odasına kamera takdırtacak kadar ne yaşamış olabilirsin acaba?" diyerek konuyu kendimden uzaklaştırmayı hedefledim.

Bir süre yüzüme sorgularcasına baktı, içine içine kahkaha attığını hissediyordum. Havanın sıcak olduğunu bahane ederek mutfağa geçtim ve bir süre orada oyalandım.

İçeride beni bekledigini bilmek korkmama sebep oluyordu. Hayatımda tanıdığım en alaycı insan değildi, hatta bu konularda son derecede makul bile diyebilirdim.

"Daha kaç dakika orada çaresizce  saklanacaksın?" Sorusuyla düşüncelerimden arınıp dolaptan içecek alarak salona geçtim.

"Yatak odasında kamera falan yok salak. Adama saldırmak için yatak odasını bile bekleyememişsin. O da sen sarhoşsun diye bir anca önce uzaklaşıp seni yatırdıktan sonra çıkmış evden."

"Bu kadar iyi biri olacağını düşünmezdim." Kafamı ona çevirdim ve şaşkın gözlerle bakmaya başladım.

"Tanıyorsun." dedim farkındalıkla. Başından bu yana tanıdık biri olacağını aklıma bile getirmemiştim. Bu kişi arkadaşım olsaydı sabah mutlaka benimle dalga geçmeden evden ayrılmazdı.

"Tanıyorum maalesef kardeşim. Senin hoşuna gideceğini düşünmüyorum bu yüzden yüzyüzeyken söylemek istedim. O yakışıklı suratının alacağı morarmayı görmeseydim çok üzülürdüm."

Kim olduğunu daha da çok merak etmeye başlamıştım artık.
Pierre'in keyifli ifadesini görünce nasıl anlamamıştım, bilmiyordum. O sadece benim rezil olabileceğim konularda bu kadar mutlu olurdu.

"Harf alsana biraz. Heyecan olsun istiyorum, bedavaya gitmesin şu bilgi." Salaklığına sövmek istemiştim. Hatta ağzında çıkan sözcüğü merak etmeseydim üzerine atlamış bile olabilirdim.

"Kim olduğunu söyleyecek misin yoksa şiddete başvurayım mı?" Tehditlere devam edecektim ki hafifçe güldükten sonra "Tamam tamam." diyerek beni onayladı ve ayağa kalkıp mutfağa adımlarken "Bir su alayım, henüz çok gençsin ölmek için." dedi.

Elindeki bardakla tekrar salona girdiğinde kalbimin üstüne bir ağrı çökmüştü. "Tahmin et bakalım sence o gece evde kiminleydin?" dalga geçtiği her hareketinden belli oluyordu. Artık söylediklerini dinlememeyi tercih etmiştim çünkü çoğunu beni sinir etmek için yaptığını biliyordum.

"O gece yanımda annen olabilir mi kardeşim? Sadece bir soru." dediğimde sinsi sinsi gülen suratı düşmüştü ve öfkelendiğini de  hissedebiliyordum. Gözleriyle bana biraz ateş ettikten sonra kanepede arkasına yaslandı, ayaklarını masanı üzerine uzatıp "Anlaşılan sen Max'la geçirdiğin geceye doyamadın. Hiç dert etme müsait olduğum bir gün kapımı yine seninle Verstappen'e açarım. Sevenlerin arasına girmektense arasını yapmayı tercih ederim."

Onun asılan suratı yerini benim neredeyse öksürmekten boğulacak suratıma bıraktı. "Değildir. Yanlış görmüşsündür sen." derken kendimden emin olamamanın üzüntüsünü yaşıyordum.

Kafamı ellerimin arasına alırken çaresizlikten ne yapacağımı bilemiyordum.Sonunda "Allah kahretisin." diyebildim sadece. Pierre'e baktığımda benim tam tersim olarak birazdan ters takla atacak gibiydi.

"Aynı yerde çalışırkrn ilişki yürütmek gerçekten çok zor. Başarılar diliyorum size canım. Lütfen birbirinizi üzmeyin, hayat sevince güzel." dedi.

Son golünü de filelerimde hissetiğimde kanepeye kendimi bırakıp tavanı saatlerce izlemek için yeterli overthink vaktim vardı.

Eski fici sildiğimi farkettigimde cok uzuldum ve hemen yenisini yazmaya karar verdim.

O GeceHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin