Yolculuk yaklaşık 1 saat 25 dakika sürdü. Ankaraya vardığımızda özel arabalar bizi alıp,evlerimize bıraktı.Eve vardığımızda etrafa göz gezdirdim. Kocaman bahçe,bahçenin de 3 tane bahçivanları vardı. Havuz,ağaçlar,koltuklar ve salıncak vardı. Çok huzurluydu. Evde 9 tane oda vardı. Gerçektende etkileyiciydi. Şimdi ise Ece,Ada,Hediye abla ve ben akşam yemeği yiyorduk. Ada bize yeni sahiplendiği köpeğinin tatlılığından bahsediyordu. Hepimize şimdiden çok sevdirmişti.
Ece "Yarın saat sekizde holdingde olmalıyız,Ali bey söyledi. Salih Şimşek bizimle tanışmak istiyormuş. Ve sonrada işimize başlayacakmışız. Bizi almak için araba göndericeklermiş." dedi. Bende tamam anlamında kafamı salladım. Ada "Ne çabuk yaa,bir iki gün kafa dinleseydik keşke." dedi kocaman baklavayı yerken. Bu sanırım yedinci baklavasıydı. Umarım mide fesadı geçirmez. Yemekten sonra bahçeye çıktık,kahvelerimizi içtik. Akşam alarmı kurdum ve uyudum. Sabah alarm değil,Hediye ablanın çığlıklarına uyandım. Banyodayken düşmüş ve ayağını kırmış. Hemen kalktım. Kıyafetlerimi giyip,hastaneye gittik. Çok yağmur vardı. Doktor,önemli bir şey olmadığını sadece dinlenip,fazla çalışmamasını ve ayağını fazla incitmemesini tenbih etti. Ancak bir kaç gün hastanede kalıcakmış. Doktora teşekkür ettim sonra hasta kaydını yaptırdım. Hastaneden çıkarken saate baktım. 07:35. Eyvah, geç kalmışım. Hem çok trafik vardır,hem de burası holdinge çok uzak. Daha ilk günden işe geç kalıcaktım. Taksiye bindim ve şoförden biraz hızlı olmasını rica ettim. Oda başını salladı. Telefonumu açar açmaz Adanın mesajlarıyla karşılaştım.
Fıstıklı baklavam: Tatlım nerede kaldın yaa? Hepimiz seni bekliyoruz. Evde de yoksun bir sey mi oldu? Şoföründe geldi.
Fıstıklı baklavam: Kötü bir sey yok dimi?
Fıstıklı baklavam: Ayyy deliricem meraktannn. Neler oluyor ?
Hemen cevap yazmaya başladım.
Siz: Geliyorum taksideyim. Hastanedeydim.
Fıstıklı baklavam: Ne? Ne oldu? İyimisiniz?
Siz: Merak etme iyiyiz. Hediye ablanın ayağı incinmiş sadece,ama şimdi iyi bir kaç gün hastanede kalıcak. Siz napiyorsunuz? Çok geç kaldım değil mi?
Fıstıklı baklavam: Hmm,anladım. Çok geçmiş olsun. Bizde seni bekliyoruz. Ali bey sen gelince Salih beyle görüşeceğimizi söyledi, Salih bey öyle istemiş. Acele etsen iyi olur.
Siz: Tamam,yoldayım geliyorum.
Fıstıklı baklavam: Tamiş. Kocaman öptüm.
Siz: :)
Telefonumun şarjı bitti. Bir bu eksikti zaten. Yirmi,otuz dakika geçti. Artık varmak üzereydik. Dümdüz giderken,sağ taraftan beyaz lüks bir araba hızla geliyordu,çarpışıcaktık. Neyseki taksici hızlı manevrayla arabayı diğer tarafa çekti,ama iki arabada baya hasar almıştı. Çok korktum,ama neyseki kimseye bir şey olmadı. Camı açtım,midem bulanıyordu. Taksici sinirli bir şekilde arabadan indi. Önce arabadaki hasara baktı sonra beyaz araca doğru ilerledi. Beyaz aracın şoförüde indi. Taksici yüksek sesle bir şeyler anlatıyordu. Diğer şoför ise taksiciye para uzatıp,özür diliyordu. Beyaz aracın önce camı,sonra kapısı açıldı.
Uzun boylu,kaşları çatık,siyah takım elbiseli,yakışıklı bir adam indi. Önce taksiciyle bir şeyler konuştu. Sonra 2 saniyelik bir bakışma geçti aramızdan. Gözleri yeniden taksiciyi buldu,gözlerini ondan ayırmadan cüzdanını çıkardı. Az önceki adamdan daha çok para verdi. Sonra bir şeyler söyledi,ve arabaya geri döndü. Ve arabadan beni izlediyini fark ettim. Dikkatle beni inceliyordu. Ben bu adamı bir yerden çıkarıyordum ama nerden? Çatık kaşlarla ona bakarken,diğer tarafa döndü ve camı kapattı. Bende aynı şekilde camı kapattım. Sonra taksici geldi ve arabaya bindi. 10,15 dakika sonra Ali bey,Ece ve Ada holdingin önünde beni karşıladı. Yedinci kata çıktık. Salih beyin odasına ulaştık. Ali bey kapıyı iki kez tıklattı. Salih bey " Buyurun " dedikten sonra içeri girdik. Dördümüzde odaya sırayla girdik.
