4

1.6K 163 97
                                    

"Eline ne oldu Selen?"

Masaya götürdüğüm demliği koyarken fark etmişti sargıda olduğunu annem. "Hiç, dün akşam kestim biraz."

"Hiç de söylemiyorsun!" dedi annem beni kınayarak. "Bir şey yok anne, ufak bir kesik."

"Kız sen sinek ısırıp kaşırken kanadığında bile dakika başı söylenen inansın."

Ofladım masaya otururken. Sesini alçaltarak bana yaklaştı. "Bana bak, Barış burada; sarı kızla birlikte diye bozulmuyorsun inşallah sen." Sarı kız ne ya, inek mi bu kız?

Kocaman açtım gözlerimi. "Yok artık anne, Barış'ı tamamen bitirdiğimi biliyorsun. Üstünden kaç kişi geçti..."

Sahiden, kaç tane başarısız flört denemesi geçmişti üstünden. Kaç tane başarısız buluşma, kaç tane sonu engelle biten gece? Sayamamıştım.

"Öyle kızım da, ne bileyim bir garipsin." Annemi sallamadan salatalık attım ağzıma. Yan bahçede de Yılmaz ailesi kahvaltı ediyordu. Ve promosyon olarak Helin.

Barış ve Helin'in arkası bana dönüktü. Dün olanlardan sonra Sare ile ortalığı temizleyip odama çıkmıştım. Ayıp olmuştu belki ama o şişmiş gözlerle kimseyle uğraşasım yoktu. Biraz kitap okuyup gerçeklikten sıyrılmak iyi gelmişti. Ya da sıyrılabildiğimi düşünmüştüm biraz da olsa.

Annem odama çıktığında ise uyuyor taklidi yapmıştım, öyle iyi yapıyordum ki gören herkes kırkıncı rüyamı gördüğümü düşünürdü. Bir keresinde Barış'a yapmıştım da bayıldığımı sanmıştı mal. Safozdu biraz ama şimdi daha açıkgöz, ben anlarım.

Kısa bir kahvaltıdan sonra, annemle Sare markete gitmek için evden çıktığında ben de mutfağı toplamaya giriştim. Sargılı elimle zor olacaktı ancak bir şekilde hallederdim.

Barış'tan.

"Kızım boyun ne kadar uzun maşallah." dedi annem Helin'e bakarken. Helin gülümsedi utançla. "Allah vergisi teyzeciğim."

Normalde böyle bir kız değildi, çıtı pıtı tavırları beni bile şaşırtmıştı doğrusu. Sohbet muhabbet ederek yaklaşık bir saatte kahvaltımızı tamamladığımızda Helin'den anneme yardım etmesini beklesem de tabağını bile kaldırmadan yukarı çıkmıştı.

"Pek de saygılı gelin, bayıldım!" dedi Yelda imayla. "Bana bak bücür, düzgün konuş."

"Yalan mı oğlum, tabak bu ya; insan nezaketen kaldırır."

Ofladım ve kızgın bir ifade ile sesimi alçaltarak konuştum. "Kız duyacak anne, sussanıza!" Annem alıngan bir tavırla masayı toplarken ben de yukarı çıkmıştım Helin'in peşinden.

Kapıyı açtığımda kendi odasında olmadığını gördüm, muhtemelen benim odamdaydı.

Yan taraftaki odama girdiğimde, arkası dönük komodinde bir şeyler ile uğraştığını fark ettim.

Kapı açılınca arkasını döndü. "Aşkım, bu kim?"

Kapıyı kapatıp yanına adımladığımda, elinde bir fotoğraf tuttuğunu gördüm.

Selen'i yanağından öptüğüm fotoğraf. "Selen." diye mırıldandım. Onca fotoğrafın arasından onu mu seçmişti gerçekten? Bu eve çok uğramadığım için bu fotoğrafları düzenleme fırsatım olmamıştı, annemler de ellememiş olmalıydı.

"Çok değişmiş." dedi fotoğrafa bakmayı sürdürürken. Kafamla onayladım onu.

Kumral, hatta bal rengi saçları simsiyah olmuştu artık, ilk gördüğümde çok şaşırtmıştım. Ayrıca kilo almış gibiydi, yüzü toparlanmıştı.

en sevdiğim yanlışım | barış alper yılmaz. Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin