Dizlerimin üzerine çöküp Kate'e baka kaldım. Jackson ise Kate'in üzerine yürümeye başladı. Kate ne olduğunu anlamadan Jackson Kate'i kolundan yakalayıp duvara vurdu. Kate arkadaki kolunun ve duvara çarpmanın etkisiyle inledi. Eğer şok halinde olmasaydım belki ben de aynısını yapabilirdim. Jackson "Kate, sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedi. Barmenin Jackson ve Kate'e yaklaştığını gördüm. Bar yarı yarıya doluydu. Kendimi toplayıp ayağa kalktım ve barmeni kolundan yakalayıp "Merak etmeyin, ben onları dışarı alırım." dedim. "İsteyen olmadı." dedi ve beni itip onlara yürümeye devam etti.
Çantamdan bagetlerimi çıkarttım ve birbirine vurup herkesin dikkatini çektim. "Kate ve Jackson, sizi kapının oraya alabilir miyim?" diye bağırdım. Bagetlerimi çıkarttığımda korkulacak biri sayıldığımı bildikleri için itaat ettiler. Barmen bana bakıp "Sen ne ayaksın çocuk?" dedi. "Seninle muhtemelen aynı yaştayız dostum." deyip bir elimle sakalımı sıvazladım. Barmenin yandan aşağı sarkan bıyıkları vardı. Suratı biraz kırışıktı ama dikili saçları onu biraz genç gösteriyordu. Belki de erken yaşta sigaraya başlamış biri olduğu için suratı yaşlı gösteriyordu. Arkasında durmakla yükümlü olduğu amerikan barın üzerindeki uzun Winston paketinden bunu anlayabiliyordum. Barmen "Barımda sorun istemiyorum." dedi. Ben de "Gördüğün gibi sorunu çözdüm. Şimdi buradan gidiyoruz." dedim. "Kız kalıyor..." dedi. "O 'kız' bizim vokalistimiz ve bugün grubumuzun ona ihtiyacı var." dedim. Barmen amerikan masanın arkasına geçti ve iki tane bıçakla geri dönüp "Kız kalıyor!" diye bağırdı.
Kate'e baktım. "Dediğini yap" dercesine bakıyordu. Kaşlarımı çatıp ona "hayır" mesajını verdim ve dönüp "Eğer zarar görmek istemeyenler varsa arkamdaki kapıdan çıkabilir!" diye bağırdım. Bıçakçı barmen gülümsedi. İnsanlar kapıdan çıkarken masasına yaklaşıp viski şişesini kafasına dikti. Kapı kapandığında ben, barmen, Kate, Jackson ve masada oturan iri yapılı, siyah ve hafif uzun saçlı (bir kısmı beyazlı) bir adam vardı. Baktığımı fark edince oturduğu masadan kalktı ve biraz kalın, biraz kahramansı, biraz da pislik bir sesle "Kardeşiyim. Ona dokunacak olursan burada üçünüzün de kafasını doldurup şu gördüğün *birkaç değişik baltanın asılı olduğu duvarı gösterir* duvara asarım." dedi. Çantamı önüme alıp tahta olan bagetlerimi içeri attım. İri adam sırıttı. Metal olanları (baget niyetine kullanmadığım tek bagetlerim, rahat tutulurluğu onları tercih odağım yapmakta) çıkarttım. Barmen sırıttı, kardeşi gülmeye başladı.
Jackson Kate'in kulağına bir şeyler fısıldadı, Kate barın bir köşesine geçip bir sandalye alıp oturdu. Jackson yanındaki sokak lambasını (barın ortasında duran alakasız bir dekorasyon) söktü ve yanıma geçti. Barmen "Dağhan**?" dedi. Dağhan ona dönmeden "Dare***." dedi ve az önce gösterdiği duvardan çift taraflı hafif bir balta aldı ve kardeşinin yanına geri döndü. Jackson "Demek Türklermiş..." diye fısıldadı bana. Gülümseyip "İşimiz zor olacak ama imkansız diyemem." dedim ve nara atarak kardeşlere koşmaya başladım.
**Oğuz tanrılarından biri ***Yoldaş, arkadaş. (Kaynak: http://www.hurriyetaile.com/bebek-isimleri?C=erkek-isimleri&h=D)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kediler, Bagetler ve Camel İzmaritleri
RandomBu hikayeyi okumadan önce https://www.wattpad.com/story/44469812-lig%27deki-gen%C3%A7-bagetler bu hikayeyi okursanız hikayeyle daha iyi anlaşabilirsiniz :)