Üçümüz dışında herkes "Neler oluyor?" gibisinden şeyler bağırıyordu. Dağhan "Sakin olun! Herkes sakin olsun!" diye bağırdı. Herkes sustu. Dare bana baktı. Elimi çantama götürdüm, kafasını onay anlamında salladı. Ardından Dağhan'a baktı. Dağhan da ona baktı ve elinde bir baltayla ölü kediye doğru yürümeye başladı. O anki kafam yüzünden midir bilinmez, "Lanet olsun! Kedileri severim..." diye bağırdım. Müşteriler bana bakarken Dare işaret parmağını ağzına götürdü. Dağhan ise oralı bile olmadı. Kediyi boştaki eliyle karnından kaldırdı, evirip çevirdi. "Cam kırığının izleri ya da cama fırlatılmanın etkisi onu öldürmemiş. Fırlatılırken zaten ölüydü." dedi.
Birden kırılan camın altındaki duvar yıkıldı ve yıkıkların içinde bir minotaur görüldü. Dağhan minotaura hırladı. "Eve gitmem gerektiğini biliyordum." dedim. Dare "Ama şu an zamanı değil." dedi. Dağhan elindeki baltayı iki eliyle tutup minotaura savurdu. Minotaur yıkıktan dışarı uçtu. Dare bıçağını kavradı ve "Çantandan güzellerini çıkar dostum!" dedi. Dağhan "Hayır! Bunu ben hallederim. Siz etrafı kollayın." dedi. Dare'ye "Sen burada kal. Ben dışarı bakacağım." dedim ve metal bagetlerimi alıp yıkıktan dışarı fırladım. Dağhan minotaura doğru koşup saldırmaya başladı. Ben barın etrafında bir tur koştum. Bekliyormuşçasına sağımdan gelen bir bıçağı bagetimle engelledim. "Kate!" diye bağırdım. Kate'i göremiyordum ama sesini duydum: "Beyaz küre yüzünden Mikey! Beyaz küreyi bul ve yok et!" "Lanet olsun, ne beyaz küresi? Ne diyorsun sen?" diye bağırdım. "Beyaz küre bende!" diye bağırdı ve ardından arkamda bir nefes hissettim.
Arkamı döndüm ve Kate'in ta kendisiyle karşılaştım. Gözleri yaşla doluydu. "Küre, Mikey... Şu an sahip olduğum küreyi kontrol etmeye çalışıyordum ama şu an o beni kontrol ediyor..." dedi ve elini açtı. Elinde beyaz ışıktan oluşan bir küre göründü ve infilak etti.
***
Gözlerimi hastanede açtım. Yanımda Dare, Sarah, Ezel, Jackson ve bir doktor vardı. "Gençler?" dedim güçlükle. Sarah "Kendini yorma Mikey." dedi. Ağlamamak için kendini zor tutuyordu. Jackson'a sarılmıştı. Birden kapı çalındı. Doktor "Girin." dedi. İçeri giren kişi beni hayrete düşürmekle birlikte düşürmedi de. Gelen babamdı. "Baba?" dedim. "Haberi duyunca ilk uçakla geldim. İlk hafta içeri sadece bir refakatçi alınıyordu ki o da Ezel olmuştu. Hastanenin kuralları gereği ilk gelen refakatçi yerini kısa süreli olmaksızın başkasına bırakamazdı." dedi. Doktora bakıp "Durumum nedir doktor?" dedim. Sarah ve Ezel gülümsedi. Doktor "Şu an için iyisin ama yerinden kalkmaman ve kendini fazla yormaman gerekiyor." dedi. Dare babama bakarak "Oğlunuzla hasret gidermek istemenizi doğal buluyorum ama onunla özel konuşmama gereken şeyler var, eğer sizin için uygunsa..." dedi. Babam "Tamam, biz kapıda olacağız. Gelin çocuklar..." dedi ve herkesi alıp çıktı.
Dare'ye "Sana iki sorum var. Birincisi benim ne kadar süredir hastanede olduğum hakkında, ikincisi ise o gece neler olduğu." dedim. Dare "Bu soruları sormanı bekliyordum. O yüzden şu an yalnızız." dedi. "Birinci soruyu sonra cevaplayacağım. O gece Kate'in elindeki küre patladığında bir ağaca çarptın ve sırtındaki kemiklerin çoğu kırıldı. Ve Kate de öldü, parçaları etrafa dağılmıştı ve suratı tanınmaz haldeydi. Dağhan ise minotauru öldürdükten sonra bitkin düştü ve yere yığıldı. Sonra aldığı ağır yaralardan dolayı kalkamadı. Başka bir saldırı olmadı ve ekipler olay yerine geldiğinde kimse sorumlu bulunmadı. Benim ve bardaki insanların ifadeleri alındı ve barın yapımı şu an hükumet tarafından karşılanıyor. Sana gelince, sen o patlamadan sonra hastaneye kaldırıldın ve en az iki haftadır ayılmadan yattın. Bu arada, bacaklarını açmamanı öneririm."
Ben tabii ki de yorganı araladım ve bacaklarıma -olmayan bacaklarıma- baktım. Biraz uzun süre baktım. Dare "Mikey? İyi misin?" dedi. "Bana doktoru çağır." dedim sinirimi tutarak. Dare odadan ayrılmadan doktora seslendi. Doktor geldiğinde "Bir çift bacak edinmem ne kadar sürer?" dedim. "Açıkçası sana protez bacak yaptırabiliriz ama--" Doktora "Uzatmayın, ben bateri çalıyorum ve bir müzik grubum var, grubun devamı içi--" Ezel kapıyı çalmadan odaya girdi ve "Grup Kate öldükten ve sen bacaklarını kaybettikten sonra dağıldı Mikey..." dedi. "Nasıl olur?? Bizim bir geleceğimiz vardı, o geceki konserle bunu bütün dünyaya göstermiştik. Ben bacaklarıma protez taktırırdım ve... Kate... Lanet olsun, o niye ölmek zorundaydı ki? Lanet olsun!" diye yatağa yumruklarımı vurdum. Ezel "Sakin ol Mikey, kendini yormamalısın..." dedi. Doktorun yakasına yapışıp "Ötenazi hakkımı kullanmak istiyorum! Şimdi öldürün beni!" diye bağırdım. Doktorun bir yumruğuyla yine bayıldım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kediler, Bagetler ve Camel İzmaritleri
AcakBu hikayeyi okumadan önce https://www.wattpad.com/story/44469812-lig%27deki-gen%C3%A7-bagetler bu hikayeyi okursanız hikayeyle daha iyi anlaşabilirsiniz :)