Saat 7'ye doğru Sarah'nın evine geçtik. Annesi evdeydi. Bize selam verip dışarı çıktı. Sarah "Siz salona geçin, ben size bir şeyler hazırlayıp geliyorum." dedi. Ezel salondaki masayı olağanüstü toplantı düzenine soktu. Masanın bir başında Sarah'ya ayrılan sandalye vardı. Öbür başa bir sandalye, yanına da masaya yakın iki tarafta birer sandalye vardı. Haberi alındığında gidilmesi zorunlu olan olağanüstü toplantılarda toplantıyı ilan eden kişi yalnız sandalyeye, diğerleri de öbür baştaki sandalyelere geçerdi. Masaya geçip Sarah'yı bekledik. Ezel ağız arar gibi "Sarah çok güzel bir gitarist değil mi?" dedi. Jackson da "Aynı zamanda bir geri vokalist..." dedi.
Sarah ve Jackson anne tarafından kuzen idiler. Fakat annelerinin birbirlerini sevmemesine karşın Sarah'nın annesi Jackson'ı, Jackson'ın annesi ise Sarah'yı sever, hatta kendi çocukları gibi görürlerdi. Biz (ben, Kate ve Ezel) ise aynı sitede oturduğumuz için tanışma fırsatı bulduk fakat Ezel'in ebeveynleri de taşınmadan önce babamla birbirlerini gördükleri yerde muhabbetten kaçınmazlardı. Kate'in annesi de babamı "severdi". Her karşılaştıklarında (evlerimizin balkonları birbirlerine bakmakta ve sabahları genelde aynı saatlerde babam kahve-sigaraya çıkarken Kate'in annesi de çiçeklerini sulamaya çıkarken) "Günaydın/Tünaydın/İyi akşamlar Xxxx Bey!" diye selam verirdi. Babam da nazikçe ona selam verirdi ve en az on beş dakika muhabbet ederlerdi. Babam yurt dışına gidince Ezel'in ebeveynleri ve Kate'in annesi babamı bana sorar ya da onun yerine benimle muhabbet ederlerdi.
Sarah mutfaktan "Ezel? Bana yardım edebilir misin?" diye bağırdı. Ezel sigara paketiyle çakmağını çıkartıp "Mikey, sen bakabilir misin Sarah'ya? Sigaram tuttu da..." dedi. Jackson'a dönüp "Benim de sigaram tuttu. Sen baksana?" dedim. Jackson istemediği bir şeye zorlanan bir çocuk edasıyla "İyi, peki..." dedi ve kalkıp mutfağa gitti. Biz de salonun balkonuna geçtik. Ezel sigarasını yaktı ve ağzımda sigarayı görünce çakmağını bana uzattı. Sigaramı uzattım ve yaktım. Ellerimizi balkonun demirine dayadık ve Ezel "Sarah'nın nesini sevmiyorsun Mikey?" dedi. Ezel'e dönüp "Ben Kate'i seviyorum. Onu görmediğim her gün acı çektiğimi sen de biliyorsun." dedim. "Arada kaçamaklar iyidir dostum... Yoldan geçerken karşıdan gelen güzel kızları kesmediğini söyleyemezsin bana. Seni o konuda gayet iyi tanıyorum..." dedi. Dediği doğruydu ama bu, önerisini meşru kılmazdı. "O farklı bu farklı Ezel! Ayda bir minik kaçamaklar yaptığımı inkar edemem ama bu Kate'e olan sadakatimi zedelediğimi göstermez. Kabul, o kadar da sadık biri gibi gözükmeyebilirim ama ilişkimizin devam etmesi için bunu gerekli görüyorum. Benim Sarah'ya bir yakınlık göstermem hem grup içinde hem de ailelerimizin -en azından sizinkilerin- ilişkileri arasında bir kaosa sebep olabilir. Eğer Sarah benimle bu denli yakın olmaya çok meraklıysa Kate'in ölmesini beklemeli. Belki şokumu atlattıktan sonra bir şansımız olabilir."
Sigaramı balkondaki küllüğe söndürüp salona geçtim. Arkamdan Ezel de geldi. Sarah ve Jackson yerlerinde beni bekliyordu. Oturduğumuzda konuşmaya başladı: "Evet gençler, saat 9 da Opeth'in ön grubu olarak sahneye çıkacağız ama Kate adlı vokalistimiz hala ortalarda yok." Telefonum çaldı. Arayan babamdı. "Çok özür diliyorum, babam arıyor..." deyip ayağa kalktım ve telefonu açtım. "Evet baba?" dedim. "Mikey, Kate'in kayıp olduğundan haberdarım. Şu an Sarah'nın evinde olağanüstü toplantı yaptığınızı ve akşam 9'da Opeth konserine ön grup olarak gideceğinizi de biliyorum. Ezel'in babası ile muhabbetimiz sürmekte ve şansa bak ki, onunla aynı şirkette çalışıyoruz. O, o ülkenin temsilcisi olduğu için orada kalabiliyor. Ve Opeth'in menajeriyle yakın arkadaş olduğu için size bu konserde güzel bir yer ayarladı. Toplantınızı bitirip 8 buçukta konser alanında olun. Ezel babasının ismini grubun menajerine versin ve detayları onunla konuşun. Sen de hiçbir şeyi kafana takma. Bu gece senin gurur gecen olacak. Cümle alem seni görecek! Yıkamaz kimse seni, kalbin senin kalendir. Sen benim oğlum isen ve ben de seni iyi tanıyorsam baş koyduğun bu yolda hiçbir şey seni durduramaz. Neyse, benim toplantıya girmem gerekiyor, hepinize bol şans diliyorum." deyip kapattı. Fazla konuşmama fırsat vermemesine rağmen kendisi iyi konuştu.
Babamın dediklerini gruba anlattım ve konser alanına erken gitmek üzere yola koyulduk. Grupça Opeth ile (en azından) tanışacağımız için şanslıydık fakat Kate'in eksikliğinin gruba zarar verdiği aşikardı. Konser alanı dün geceki bara yakındı. Arabadan inince "Dün geceki bara gireceğim, benimle gelmek isteyen var mı?" diye sordum. Herkes birbirine baktı. Jackson "Ben gelirim!" dedi. Ezel de gelmek istedi fakat Jackson onu durdurdu: "Ezel, belli ki Sarah gelmekten yana değil. Sen burada kalıp ona sahip çıkar mısın?" Ezel olduğu yerde kaldı, biz içeri girdik. Kapıyı kapattığımız anda bir bıçak ikimizin arasından geçip kapıya saplandı. Bu sefer kendimi deli yerine koyamazdım, çünkü Jackson da benim gördüğümü gördü: Kate'in suratı, Kate'in saçları, Kate'in vücudu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kediler, Bagetler ve Camel İzmaritleri
AcakBu hikayeyi okumadan önce https://www.wattpad.com/story/44469812-lig%27deki-gen%C3%A7-bagetler bu hikayeyi okursanız hikayeyle daha iyi anlaşabilirsiniz :)